Aramiler ve Diyarbakır 2 Aramilerin Sami olduklarını son zamanlardaki arkeoloji buluntular da teyit etmiştir M. Ö. XIV. yüzyılda Suriye’deki küçük prensler ve valiler tarafından Firavun AmenofisIV'e (1370–1352) gönderilen ve Tel El Amarna harabesinde bulunan mektuplarlaHattilerin Boğazköy arivindeAramiler’denHabiru adıyla bahsedilmektedir. Bu belgeler, Arami adının bunlara Sinearlılar tarafından verilmiş olduğunu ve kendi aralarında Habiru ve yukarıda söylediğimiz diğer boy adlarıyla anıldıklarını meyda-na koymaktadır (Günaltay 1987: 137). Aramiler, Mezopotamya ve özellikle de Asur için tehlike oluşturmaya başladıkları XII. yüzyılda, yazılı belgelerde anılmaya başlayan toplumlardan biridir. Bu halk, ikinci binyıldaki Amurru ve birinci binyıl-daki İbraniler gibi, Kuzeybatı Sami grubuna giren bir dil konumaktaydılar. Anayurtları kesin olarak bilinmemekle birlikte, dillerindeki benzerlik nedeniyle, göçlerden önce Arap Yarımadası'nda veya Kuzey Suriye çevresinde yaşadıkları anlaşılmaktadır (Köroğlu 2006: 144). M.Ö. XIV. yüzyıl Tel El Amarna mektuplarının gönderildiği sırada, Suriye ve Filistin sınırlarında görünen ve yerli prensleri titretecek kadar kudretli olan tek kavmin Aramiler olduğu tarihçe kesin bir gerçek olduğuna göre Tel El Amarna mektuplarındaki Habiruların ancak Aramiler olacağına şüphe yoktur. Çünkü bu Aramiler çok geçmeden bütün Suriye'ye hâkim olmuş,  Şam'da, Hama'da, Tedmür'de, Soba'da, Moab'da, Amman'da, Edom'da bağımsız prenslikler kurmuşlardır. Aramilerden bir kol da Sinear’ı zapt ederek burada en kudretli Asur krallarını yıllarca uğraştıracak bir hükûmet vücuda getirmişlerdir. Aynak ; TÜBAR-XXIX/2011-Bahar/Arami Göçleri  ( Günaltay 1987: 137–138). Boğazköy metinlerinde LUSA. GAZ ideogramı ile gösterilen Habiruların ve Tel El Amarna mektuplarında pek çok zikredilen SutularınAramilerin ecdadı oldukları anlaşıldığından Aramilerin M.Ö. XIV. yüzyıldan beri Habur nehri dolaylarında bulunduklarına hiç  şüphe yoktur, fakat buraya nereden ve ne zaman gelmiş oldukları sorusuna gelince, yukarıda gösterilen eski Mezopotamya kaynaklarındaki kayıtlar, gerekse Tevrat rivayetleri Aramilerin Habur mecrasına gelmeden evvel güney Mezopotamya'da bulunduklarını gösteriyor (Kınal 1954: 194). Aramiler, Mısır'ın zayıf düşmesinden faydalanan HattilerinKadeş'e kadar ilerlemesini fırsat sayarak Suriye'ye yayılmışlardır. Mısır'da XIX. sülâlenin kuruluşuna kadar geçen kargaşalık devri, Aramilere yayıldıkları bölgelerde yerleşme imkânını vermişti. XIV. yüzyıl sonlarına doğru, Horemheb, Mısır'ın sarsılan nüfuzunu yeniden kurmak üzere çırpınırken Oront Vadisi’ne yayılan ve buralardaki Amurrularla karışıp kaynaşmış olan Aramiler, yukarı Suriye ve Naharina ile beraber Hattilerin nüfuzu altında bulunuyorlardı. Filistin ise Habirularla (Arami) Bedevî Saitlilerin(assu) çarpışma alanı olmuştu. Yukarı ve Aşağı Rezenu'dafiravunların nüfuzu hiçe inmişti (Günaltay 1987: 139).  Arami kavimleri göç eylemlerinde geldikleri bölgelerin siyasi şartlarını çok iyi değerlendirerek etkili olmak ve yeni yerletikleri yerlerde hâkim olabilmek için çalışmışlardır. Önceleri Mısır ile Hititler arasındaki mücadeleden doğan boşluğu değerlendirirken daha sonra Hitit ve Asur arasındaki mücadelelerden faydalanmışlardır. Aramilerin işini en çok da Ege göçleri diye de bilinen Deniz kavimleri göçü kolaylaştırmıtı. Ege göçlerinin sebep olduğu karışıklıklardan çöl sakinleri yararlanmaya kalkmışlar ve kültür merkezlerine doğru akın etmeye başlamışlardı (Memi 2007:191).                
Editör: TE Bilisim