Diyarbakır'a, 10 yıl önce İstanbul'dan gelen üstün zekalılar öğretmeni Engin Akca (37), 3 yıl boyunca okulların arşivlerini taradıktan sonra kapı kapı dolaşarak, 'üstün zekalı' olarak tanımlanan; ancak unutulan öğrencileri buldu. Üstün zekalı ve yetenekli 10 öğrenciyi tespit edip, Bilim ve Sanat Merkezi'ne (BİLSEM) kaydetmeyi başaran Akca, "İstanbul'da çalışırken bıraktım, buraya geldim ve sıkıntılarla boğuştuk. Diyarbakır'da, terör olaylarının yoğun olduğu dönemlerde, yolda bombaların patladığı zamanlarda, ilçeleri gezerken 2 kere vurulmaktan kurtulduk" dedi. İstanbul'daki özel okulda üstün zekalılar öğretmeni olarak çalışırken, ayrılan ve Milli Eğitim Bakanlığı'na geçen Engin Akca'nın 10 yıl önce Diyarbakır'a tayini çıktı. Kente geldikten sonra anaokulundan itibaren Rehberlik Araştırma Merkezi'nce (RAM) 'üstün zekalı' ve 'üstün yetenekli' tanısı koyulan; ancak zamanla unutulan öğrencileri bulmak isteyen Akca, okul ile bakanlığın arşivlerinden çocukların adreslerini bulmak için çalışma başlattı. Çocukları BİLSEM'e kazandırmak isteyen Akca, ilçe, köy, mahalle ve sokakları gezerek çocukları aradı. Akca, 3 yıl sürdürdüğü çalışmayla 10 öğrenciyi bulup, BİLSEM'e kaydettirmeyi başardı. Kentte terör, çatışma ve operasyonların olduğu 2015 yılından itibaren çalışmaya başlayan Engin Akca, dosyaları satır satır inceleyerek, anaokulu çağında tanısı koyulmuş öğrencilere rastladığını söyledi. Akca, "RAM'ın arşivlerine girdik ve bulabildiğimiz kadar çocuk bulduk. Bütün ilçelere gittik. Bütün Diyarbakır'ı 3 defa turladık, hem üstün zekalı öğrenciler için hem de özel eğitim alanındaki öğrencilerimiz için. Sınıflarını tek tek gezdik, yerlerinde gördük; anaokulundan ve ilkokuldan tanılanmış çocuklar var. Şu an itibarıyla ortaokula, liseye gelmişler. Evraktaki bilgilere bakıyorsunuz, ulaşabileceğiniz detaylı bilgiler mevcut değil. Çünkü kimi taşınmış kimi de adres değişikliği yapmış. Bazıları için dedektif gibi çalıştık. Aradığımız öğrencilerin velisini, hocasını, bir arkadaşını sora sora sıcakta, sokakta saatlerce dolaştığımızı biliyorum. Peş peşe bakanlığa yazı yazdık ama kademe değiştirdiğinde yani ilkokuldan ortaokula geçtiğinde bu hakkını kaybediyordu. Son 10 gün kala çok hızlıca yazışmaları yapıp bakanlığa gönderdik ve genel müdürlüğe gönderdik. Bundan sonra 2 çocuk daha yolladık" diye konuştu. Engin Akca, 3 yılda toplam 50 çocuktan 27'sine ulaştıklarını, bir kısmı şehir dışına gittiği için 10'unu BİLSEM'e kaydettirmeyi başardıklarını belirterek, "Diğerleri haklarını kaybetmişti. Onları da destek eğitim odalarına yönlendirdik. Tunceli'de de bir çocuğumuza ulaştık ve onu da BİLSEM'e kaydettirmenin mutluluğunu yaşadık. Özellikle konuyu İl Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Şube Müdürü Bayram Duman'a ilettiğimizde kendisi Diyarbakır'da böyle cevherlerin yitirilmemesi gerektiğini bizlere vurguladı. Çocukları ararken de yalnız değildim. Bana bu süreçte Özel Eğitim Öğretmeni Zehra Uçak eşlik etmişti. Sonuçta mutluyum.10 yıldır Diyarbakır'dayım. İstanbul'da özel okulda çalışırken, bıraktım, buraya geldim ve sıkıntılarla boğuştuk. Diyarbakır'da terör olaylarının yoğun olduğu dönemlerde, yolda bombaların patladığı zamanlarda, ilçeleri gezerken 2 kere vurulmaktan kurtulduk. Deyim yerindeyse kelle koltukta gittik bazı yerlere" dedi. Diyarbakır'da, geçmiş yıllarda üstün zekalı çocukların eğitim alabileceği kurum olmadığı için tek seçeneklerinin şehir değiştirmek olduğunu; ancak bunun da iş yaşantıları nedeniyle imkansız olduğunu anlatan velilerden Ayfer Ekin, "Çok araştırdık, çok yerlere gittik; ama okulun olmadığı söylendi bize. Diyarbakır'da üstün yetenekli öğrencilerin eğitim alabileceği bir okul olmadığı söylendi. Şehir değiştirme gibi bir durumumuz da söz konusu değildi. Çünkü o dönemde 3 şehirde sadece vardı. Biz artık pes ettik; ama günün birinde bir telefon geldi ve 'Çocuğunuz üstün zekalı' denildi. Engin hoca; arşivlere girmiş, araştırmış ve benim oğlum gibi 2 çocuğa daha ulaşmış. Anlattı bize. Eğer Engin hoca, olamasaydı biz oğlumuza normal bir çocuk gibi davranacaktık" diye konuştu. Şebnem Gün adlı veli ise oğlu Berat Gün'ün (11) üstün yetenekli olduğuna dair ellerindeki raporla umutsuzca evlerine döndüklerini belirterek, "Biz ilk başta çocuğumuzun üstün yetenekli olduğuna dair raporumuzu almıştık; ama eve umutsuzca gittik. Çünkü Diyarbakır'da bilim ve sanat okulu yoktu. Testi uygulayan hoca da rapor olsun ama yapacak bir şey yok dediler. Daha sonra Engin hocayla tanıştık ve biz de artık BİLSEM'deyiz" dedi. RAM'da katıldığı tarama sonrası üstün yetenekli çıkan kızları Deniz'in, Engin Akca ile tanışana kadar farkında olmadıklarını anlatan baba Sıtkı Karakaş da "Bir taramaya katıldı kızım ve orada fark edildi. Ama biz Engin hoca gelene kadar farkında değildik ve bunun kızımıza katkılarının ne olduğunu bilmiyorduk ve 2 yıl öyle boşa geçti. Daha sonra Engin hoca ile tanıştık. Son hafta BİLSEM'e kayıt yaptırdık" diye konuştu. BİLSEM'de bir araya gelen 10 öğrenciden Deniz Karakaş (12), "Hedefim iyi bir gitarist olmak. Eğer Engin hoca olmasaydı bugün çok normal biri olarak hayatıma devam edecektim, başka çocuklardan farkım olmayacaktı" dedi. Yakup Balpetek (11) de hayalindeki hedefe artık daha güçlü sarıldığını belirterek, "Çok büyük bir hedef ama ben astronot olmak istiyorum. Umarım o vakte kadar Türkiye'de uzay çalışmaları daha da hızlanır" diye konuştu. Muhammed Erkmen ise geleceğin en çok tercih edilen meslekleri arasında bulunan genetik mühendisliğini istediğini söyledi. Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM); okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarına devam eden, üstün veya özel yeteneği olduğu uzmanlar tarafından tanımlanan öğrencilere eğitimlerini aksatmadan, bireysel yeteneklerinin bilincinde olmalarını ve kapasitelerini geliştirerek, en üst düzeyde kullanmalarını sağlamak için destek eğitiminin verildiği Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı eğitim kurumu olarak faaliyet gösteriyor.
Editör: TE Bilisim