AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan Adayı Binali Yıldırım, "Sahtekarlığın son kullanma tarihi olmaz. Sahtekarlık başta yapılmışsa sonuna kadar devam eder" dedi. Yıldırım, "Bu seçim başlı başına murdar olmuş bir seçimdir, murdar etinde kavurması olmaz" diyerek, “Yeninden sayımlarda 5 bin 500 oy bana 500 rakibe çıkıyor. Bu normal mi? Bu sorunun cevabını bekliyorum.Bu bile ciddi şüpheler organize kötülüğün olduğunu ortaya koyuyor. Bu seçimlerde organize kötülük yapılmıştır” şeklinde konuştu. 31 Mart Yerel Seçimlerinin yapılmasının 15’inci gününde İstanbul’un bazı ilçelerinde sayımlar devam ederken Cumhur İttifakının AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan Adayı Binali Yıldırım, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı’nda basın mensuplarıyla bir toplantı düzenledi. “Biz başından beri hukuk vurgusu yaptık ve adalet dedik” diyen Yıldırım, “Seçim hakim teminat altındadır. İşleyen süreç bundan ibarettir. YSK seçimin sahibidir, seçimle ilgili itirazları tamamıyla YSK yönetmektedir. Bizim bir kısım talepleri reddetti bazıları da kabul etti. CHP’de de bu aynı şekildedir. Bu sayede bir sona yaklaştık. Maltepe’deki sayım tamamlandığında bu süreç bitmiş olacak. Sonra YSK bir karar varmış olacak. Bu noktada şunu anlayabilmiş değilim, ortada usulsüzlük var. Seçimi kazandık verin mazbatayı, seçimi kazandığınızın kararını sen mi vereceksin? Bu zamana kadar bu ülkede onlarca seçim yapıldı kararı vere YSK’dır. Bugün böyle verilen karar var mı? Belediye başkanı diye kart çıkartırsan, Anıtkabir’e imza atarsan. Bu YSK’ya etkilemekten başka bir şey değildir. Hukuk devletinde baskılarla hakimleri karar vericileri etkilemek mümkün değildir. Onlar hukuka göre karar verir öyle konuşur. Hepimize düşen sükunetle beklemektir. Dış ülkelerden mesajlar göndermektir. Dış ülkelerden baskılar yapmak milletin canını sıkmaktadır. Türkiyeyi dünyaya şikayet etmek demokrasi sistemine yapılacak en kötü şeydir. Ben değerli rakibimi tecrübesiz davranışlar göstermemesine ve YSK’yı beklemesine davet ediyorum” şeklinde konuştu. Binali Yıldırım, “Şaibeler oy hırsızlıkları ile sınırlı değil, birçok yanlış var. Mesele Büyükçekmece’deki olay çok konuşuldu. Ne olduğunu İstanbul halkı anlayamadı. Neden orada seçimlerin yenilenmesi noktasına geldik? ‘Seçmen nakli herkes yapıyor sizde yapın’ deniliyor. Bu sahtekarlıktır, yani kendi iradenizle seçmen nakli yapmıyorsunuz. Bilgisayarın başında belediyeden aldığınız belgeleri kullanarak TC kimlik numaralarını alarak oturduğunuz yerden bu seçmen girişlerini yapıyorsunuz. Ne kadar hazin bir durum ki MHP İlçe Başkanının evine 6 kişi yazılmış haberi yok. Kepazeliğin geldiği boyutu görüyorsunuz. Bunu yapan Büyükçekmece Belediyesinden İlçe Nüfus Müdürlüğüne geçici olarak görevlendirilen biridir. İş 1 sene öncesinden planlanmıştır. Orada seçmen ağırlığını CHP lehine değiştirmek için önceden planlanmış bir iştir. Süreç bittiği için baskı süreci devam etmemiş. Bazıları da iptal etmiştir ama gerisi kalmış. Sahtekarlığın son kullanma tarihi olmaz. Sahtekarlık başta yapılmışsa sonuna kadar devam eder. Bu tıbbi ilaç değil, seçmenin iradesini oyunu çalmak bir riyada bağlı değildir. Bunu da halkın taktirine sunuyoruz. Bu seçimlerden bu şekillere gelmesini körükleyen rakip adaydır. Yoksa bu itiraz süreçleri her dönemde olmuştur ve sükûnet içinde yapılmıştır. Biri Mansur Yavaş diğeri de Ekrem İmamoğlu’dur. Mansur Yavaş soyadı gibi hareket etmiş, süreçleri beklemiş sonra da mazbatayı almış ve Anıtkabir’e gitmiştir. Defteri de imzalamış ve halkı olarak başkan olarak yazmış görevine başlamıştır. Sorumluluk taşımak budur. Meydan meydan başkan benim gibi dolaşacağına sakin oturup benim gibi sonuçları beklese, ben 15 günde 2. toplantımı yaptım. Dolayısıyla bir itiraz süreci varsa bizim yapmamız gereken hakkıyla riayet etmek ve sonucu beklemektir. Fazla gürültü yapan sonuç alır. Hukuk devletinde bu böyledir, istediğin kadar bağır çağır kararı hakimler karar verir” dedi. Yıldırım, “Tabi o kadar bu sayımlarda yanlışların hilelerin, eksikliklerin ve özensizliklerin olduğunu gördük ki, insan gerçekten hayrete düşüyor. Bunun adına ne demek lazım bu seçim başlı başına murdar olmuş bir seçimdir. Murdar etinde kavurması olmaz. Biz 1 oyun peşindeyiz, beklemek gerekir. Hiç edilmemesi için mücadele ediyoruz. Başka amacımız yok, bu insanlar fedakarlık yaptı oy verdiler. Oylarının yerine gidip gitmediğini emin olmak istiyorlar. Sonuç ne olursa olsun kararı YSK verecektir. Bu karar da herkesi bağlayan bir karar olacaktır. ‘Sayımlar kasten uzatılıyor’ lafının da maksatlı olduğunu işte gördük. İstanbullular şunu bilmelidir, seçim heyetinin sayısı sandık sayısı kadardır. 8 buçuk milyon oyu 8-9 saatte saydılar. Şimdi heyet sayısı bazı yerde 3-5 olsa 150 kişiyi geçmez. 150 heyeti bu kadar oyu ne kadar zamanda sayacağı ortada. Her sandığına bir heyet koymak seçimi yeniden yapmak demektir. İşi yönetecek olan seçim kuruludur, bu kurul orada kararını sandık güvenliği herhangi bir kargaşa çıkmasını önlemek mecburiyetindedir. ‘Siz gözünüzü dört açsaydınız’ dediler, buna itirazım yok ancak bu hırsızlığı şaibeyi haklı gösterir mi? Yani itiraz etmesek, 29 binden 12 bine geri getirmesek o aylar gitmiştir. Bunlar senin benin 8 buçuk milyon İstanbullunun oyudur. Biz oyların yerli yerine gitmesinden mesulüz” diye konuştu. Binali Yıldırım konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir türlü izah edilemeyen bir konu, rakibe de oy çıkıyor, bize de oy çıkıyor. 5 bin 500 oy bana 500 rakibe çıkıyor. Bu normal mi? Bir ondan bir bende gitmesi lazım bu bile ciddi şüpheler organize kötülüğün olduğunu ortaya koyuyor. Bu seçimlerde organize kötülük yapılmıştır. Seçimden sonra bizi yüzlerce insan aradı. Sandıklarda 3 tane pusula verilmesi gerekirken, 2 pusula verildiğini söylediler. Yani ilçe belediye başkanı adayının pusulası belediye meclis üyesi pusulası veriliyor ve İBB pusulası verilmiyor. Bazı sandıklarda. Bu da üzerinde durulması gereken bir şeydir. Bu da bu işin baştan planladığına dair somut bir şüphedir. Bunu da dikkate almak gerekir. Bizim amacımız bu itiraz sürecinin sağlıklı bir şekilde işlemesidir. Süreci YSK yönetiyor. Dolayısıyla YSK kararı ortada yokken böyle bir öngörüde bulunmak bir anlam ifade etmez. YSK’nın kararına göre durum değerlendirilir ve yol hartası çizilir. Mazbatayı kime verilirse başkan odur.”
Editör: TE Bilisim