Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “ ‘Türkiye Reisi Cumhuru’ ifadesi Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve İnönü tarafından da geçmişte kullanılmıştı. Bunun üzerinden Türkiye Cumhuriyetinin kazanımlarına dönük bir takım spekülasyonların yapılmasını doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti bu milletin yönetim şeklidir" dedi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlediği basın toplantısında, “Sayın Cumhurbaşkanımızın 21 Ağustos Pazartesi günü Ürdün Kralı Sayın Abdullah’ın davetine icabeten günübirlik bir resmi ziyareti olacaktır Ürdün’e. Ziyaret kapsamında ikili ilişkiler ele alınacak. Ayrıca Suriye, Irak başta olmak üzere bölgesel konuları ele alacağımız bir ziyaret olacaktır. Özellikle Filistin Mescid-i Aksa konularını da detaylı bir şekilde Sayın Cumhurbaşkanımızın ele alması beklenmektedir. Özellikle işgal altındaki Filistin topraklarında Mescid-i Aksa ve civarındaki bütün vakıf mülkleri Ürdünlü makamlar tarafından Filistinlilerle birlikte koordine edilmektedir. Biz de bu konuda Ürdün makamlarıyla yakın çalışma mesaisi içerisindeyiz” diye konuştu. İran Genelkurmay Başkanı'nın ziyereti Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir dizi kabulü olduğunu hatırlatan Kalın, “İran Genelkurmay Başkanı buradaydı. Uzun bir aradan sonra bu düzeyde yapılan ilk önemli ziyaretti bu. Sayın Genelkurmay Başkanımız Hulusi Akar’ın ev sahipliğinde çok verimli bir ziyaret gerçekleştirildi. İki ülkenin silahlı kuvvetleri arasında terörle mücadele sınır güvenliği PKK ve DEAŞ başta olmak üzere terör örgütlerine karşı mücadele Suriye ve Irak’taki askeri ve siyasi konular Astana süreci ve diğer bölgesel konular etraflı bir şekilde ele alındı. Bundan sonra da üst düzey ziyaretlerin düzenli bir şekilde yapılması konusunda da mutabık kalındı. Bu askeri iş birliğinin farklı alanlarda derinleştirilmesi içinde bir dizi faaliyetin yapılacağını ifade edebilirim” ifadelerini kullandı. "Türkiye’nin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiyor gibi bir ithama maruz kalması da aslında kabul edilebilir bir şey değil" Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün Estonya Başbakanı'nı kabul ettiğini anlatan Kalın, şöyle konuştu: “Dünkü kabullerinde Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye’nin AB üyeliğine eşit egemen bir ülke olarak dahil edilmesi konusundaki kararlılığı ifade etmiştir. Bunun şartlarının nasıl olacağı, bunun karşılıklı güven çıkar ve eşitlik ilkesine dayalı olması gerektiği hususundaki önceliklerimizi de AB Dönem Başkanı olan Estonya Başbakanı'na ifade etmiştir. Burada AB’ye de önemli roller düşmektedir. Yaklaşık 54 yıldır AB kapısında bekletilen bir Türkiye’nin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiyor gibi bir ithama maruz kalması da aslında kabul edilebilir bir şey değil. Son dönemde yeni fasılların açılması Gümrük Birliği’nin güncellenmesine ilişkin dile getirilen itirazlar ortaya çıkartılan suni engellerde bu konuda AB içerisinde hem bir kafa karışıklığının hem de Türkiye konusunda bir negatif tutumun giderek güç kazandığını ve bunun maalesef Avrupa’da yükselişe geçen popülist hareketlerle yakından irtibatlı olduğunu seçim takvimiyle bağlantılı olduğunu bizde izlemekteyiz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir çağrı yaptığını hatırlatan Kalın, “26 Ağustos Cumartesi günü Malazgirt Meydan Muharebesi'nin 946. yıl dönümü münasebetiyle Sayın Cumhurbaşkanımız Malazgirt’te olacaklar. Özellikle gençlerimizi de davet ediyoruz” dedi. Terörle mücadele Terörle mücadelenin sürekli gündemlerinde olan bir konu olduğunu ifade eden Kalın, “İlgili bütün birimlerimizle Türk Silahlı Kuvvetleri, İçişleri Bakanlığımız, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma, korucular ve diğer güvenlik birimlerimizle birlikte teröre karşı çok yoğun mücadele veriyoruz. Bu ilgili güvenlik birimlerimiz arasında tam bir koordinasyon ve işbirliği içerisinde bu mücadele sürdürülmektedir. Güvenlik güçlerimiz fedakarlıkla özveriyle bu mücadeleyi yoğun bir şekilde devam ettirmektedirler. Bunun neticelerini de son dönemde açık ve net bir şekilde görmeye başladık. Özellikle sınır güvenliği konusunda daha önceki dönemlerde yaşadığımız sorunlar Suriye ,Irak kaynaklı sorunlar büyük oranda minimilize edilmiştir. DEAŞ, PKK, DHKP-C ve benzer terör örgütlerine karşı bu mücadelemiz bundan sonra da kararlı bir şekilde devam edecektir. Astana süreci, İdlip meselesi, Afrin meselesi olsun bu genel güvenlik tedbirleri çerçevesinde ele alınması gereken ana başlıklardır. Türkiye kendi sınır güvenliğini sağlamak için kendi milli imkan ve kabiliyetlerini kullanarak gerekli tedbirleri almaya devam edecektir. Terörlü mücadele bir ülkenin tek başına yapabileceği bir mücadele değil. Bu küreselleşme çağında terörün de küreselleştiğini çok karmaşık bir network yapısı içerisinde hareket ettiğini ifade etmemiz gerekir. Bu çerçevede de ülkeler arasında işbirliği istihbarat paylaşımı gibi konular büyük önem arz etmektedir. Bazı ülkelerin ‘bana dokunmayan terör örgütü benim sorunum değildir’ yaklaşımının eksik yanlış olduğunu ifade etmeliyiz. Bunun sizin gözardı ettiğiniz terör örgütleri yarın gelip sizi vurabilir. Terörle mücadele koordinasyon ve iş birliği noktasında Türkiye üzerine düşeni yapmaktadır. Beklentimiz müttefiklerimizden de aynı hassasiyeti göstermeleri ve göstermeye devam etmeleridir” değerlendirmesinde bulundu. "Turizm sektöründe çok ciddi bir hareketlenme var. Bir patlama var adeta" Ekonomiyle ilgili değerlendirmede bulunan Kalın, “Temmuz ayında bütçenin 926 milyon lira fazla vermesini son derece olumlu karşılıyoruz. Mayıs ayında istihdam edilenlerin sayısında 1.8 milyonluk bir artış sağlandı. Hakikaten bu ciddi bir rakam. 2 milyona hedefine yaklaşıldığını da göstermektedir. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türk ekonomisi de büyük sınamalarla karşı karşıyaydı. Ama bu imtihanı çok büyük bir başarıyla geçtiğimizi ifade edebilirim. Özellikle şu dönemde turizm sektöründe çok ciddi bir hareketlenme var. Bir patlama var adeta. Turizm hizmet sektörümüzün bu sene çok verimli dönem geçirdiğini ifade edebiliriz" açıklamasında bulundu. 'Türkiye Cumhurbaşkanı' ifadesi “‘Türkiye Cumhurbaşkanı’ ifadesiyle ilgili bir takım spekülasyonlar yapıldı” diyen Kalın, şunları kaydetti: “Ben Cevdet Sunay’dan itibaren ‘Türkiye Cumhurbaşkanı’ ifadesinin başka cumhurbaşkanları tarafından kullanıldığını ifade etmiştim. Aslında biraz daha bunu geriye götürmek mümkün ifade biraz daha eski, ‘Türkiye Reisi Cumhuru’ ifadesi Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve İnönü tarafından da geçmişte kullanılmıştı. Bunun üzerinden Türkiye Cumhuriyetinin kazanımlarına dönük bir takım spekülasyonların yapılmasını doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti bu milletin yönetim şeklidir. Bu milletin egemenliğini bağımsızlığını garanti altına alan devlet biçimimizdir, yönetim modelimizdir. Bu konuda herhangi bir taviz verilmesi, bir geri adım atılması asla söz konusu değil, ifadeleri de hem dil açısından hem tarihi teamüller açısından doğru bir şekilde kullanmakta fayda olduğunu hatırlatmak istiyorum.”
Editör: TE Bilisim