Bu hadis, garibidir. Konstantiniyye, Rumların şehridir. Deccal çıktığı zaman fethedilecektir. Konstantiniyye, Resulullah (SAS)’in ashabından bir kısmının zamanında fethedilmiştir. Burada dikkat edilecek bir nokta var. Konstaniyye’yi Reulullah’ın ashabından bir kısmı zamanında fethedilmesi ancak Diyarbakır (Konstaniyyye)’e uyar. Zira Diyarbakır peygamberin ashabı zamanında fethedildi. (MS.639) İstanbul (Konstaniyye) ise ashabdan yaklaşık 800 yıl sonra (MS.1453) fethedildi. Yermük Savaşı ( 634 ): Müslümanların Suriye ve Filistin’e doğru hareket ettiğini öğrenen, Bizans İmparatoru Herakliyus, topladığı ordu ile Suriye’ye doğru hareket etmiş, Yermük Irmağı kenarındaki savaşı, Müslümanlar kazanmışlardır. Müslümanların Bizans’a karşı ilk büyük zaferidir. Suriye kapıları, Müslümanlara açıldı. Yermük Savaşı’nda Müslüman asker sayısı 30.000-40.000, karşı taraf 200.000 idi. Görüldüğü üzere bu büyük savaşa uyar. 639 yılında ise Diyarbakır (Konstantiniyye) fetholmuştur. Yukarıda belirtilen altı yıl rakamına Diyarbakır fethi uymaktadır. Olaya bir de ters yönden yaklaşalım.1453 yılında Konstantiniyye fethini ele alalım.6 yıl geriye gidelim.Yani 1447 yılında Melhame( büyük savaş) var mıdır? Hadisleri sahabelerin ne şekilde anladığı önemlidir. Sahabe ve tabiin devrinde hadisin muhatabı olmak için 5 sefer düzenlenmiştir.Burada İstanbul fethinin kastedildiğinden şüphemiz yoktur.Ancak Yüce kelamların da çok anlam içerebileceğini de unutmamak gerekir.Viranşehir Sümer, Hitit ve Asurlular döneminde “Tilla, Tella, Tilli” Romalılar döneminde “Constantina adını almıştır. MS.494-507 yıllarını ele alan Mar Yeşua’nın Vakayinamesinde de Derik’in batısında, Viranşehir bölgesine Romalıların ‘Konstantia’ veya Konstantinia dediklerini öğreniyoruz. Ancak bu bölge Peygamberimizin öveceği evsafta bir yer olmayıp fethedilmesi de zor olmadığından Konstantiniyye’nin iki muhatabı söz konusudur. Birisi İstanbul, diğeri Diyarbakır Mehdi Konstantiniyye ve diğer beldelerin imarına çalışır. Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir. Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak. Mehdiden önce, yaygın katliamların vuku bulacağı büyük bir fitne görülecektir. İncil'de kıyamet alametlerinin anlatıldığı bölümde kıyametin de Dicle Fırat arasındaki Mezopotamya’da olacağı ifade edilmektedir. Şam bölgesi bir şehri temsil etmeyip çok geniş bir alanı içine alan Peygamberimiz (SAV)’nın övdüğü bir bölgedir. Hz. Ömer ve Hz. Osman zamanından itibaren Ortadoğu ve Kuzey Mezopotamya sınıflandırmasında Diyar-ı Mudar, Diyar-ı Rebia bölgelendirmesini görüyoruz. Müteakiben buna Diyar-ı bekr dahil olmuştur. Ancak Peygamberimiz (AS)’den önce Romalılar zamanında ve Peygamberimiz (AS) zamanında da kısmen farklı yorumlar olmuştur. Lübnan, Romalılardan bu yana Bilad-ı Şam’dır, Suriye’nin tabii bir parçası olarak aynı yönetim altında olmuştur. Suriye’nin başkentine Araplar “Dimaşk” adını verirken, Batılılar “Damascus” demişler hep.. Aslında Şam ve daha doğrusu Hz. Peygamberin duasına da mazhar olan bu mübarek şehir, “bilâd-ı Şam” adıyla bilinen Ürdün, Lübnan, Suriye ve Türkiye’nin de belirli bir kısmını içine alan bir bölgenin merkezi sayılabilir. Suriye, Ürdün, Lübnan, İsrail, Filistin Bilad-ı Şam’dır. Bilad-ı Şam’ın kuzeyde sınırı Toros dağlarına uzanır. Mısır,Fırat nehri Toros dağları arası Bilad-ı Şam olarak kabul edilmiştir. Diyarbakır Kuzeyden Güneydoğu Toroslar yayı ile kuşatılmıştır. Yani Toros dağlarının altındadır. Çüngüş ve Çermik ilçesi köyleri de Fırat’la komşudur. Ancak olayı Cumhuriyet öncesine götürecek olursak Siverek Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde (1867 sonrası) Diyarbekir Vilayeti'ne bağlı bir kazaydı. Fırat nehrinin batısı da Diyarbekir vilayeti içindeydi.
Editör: TE Bilisim