Hz Adem ve Diyarbakır Hz. Âdem’e bütün isimleri öğrettikten sonra eşyayı meleklere gösterdi. "Eğer Halîfeliğe daha lâyık olduğunuz iddiasında doğru iseniz, bunların isimlerini Bana söyleyin" buyurdu. Melekler, "Seni her türlü noksandan tenzih ederiz.Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın” dediler. (Bakara Süresi: 31-32) Hz.Adem'le ilgili Serendip adası, Cidde ve Arafat söylemleri hakkında konuşacak değiliz. Bunlar yerleşik bilgilerdir. Adem Kıssası Tevrat'tın tekvin bölümünde de anlatılır. Kutsal metininin içindeki kronoloji Adem'in MÖ. 4026 yılında yaratıldığını gösterir. Tekvin şu şekilde devam eder ve Adem'in yaşadığı ortamı ve yeri tarif eder. Ve RAB Allah şarka (doğuya) doğru Aden'de (Aden: zevk) bir bahçe dikti ve yaptığı adamı oraya koydu. Ve RAB Allah görünüşü güzel ve yenilmesi iyi olan her ağacı ve bahçenin ortasında hayat ağacını ve iyilik ve kötülüğü bilme ağacını yerden bitirdi. Ve bahçeyi sulamak için Aden'den bir ırmak çıktı ve ortadan bölündü, dört kol oldu. Birinin adı Pişon'dur. Kendisinde altın olan bütün Havila diyarını kuşatır. Bu diyarın altını iyidir; orada ak günlük ve akik taşı vardır. Ve ikinci ırmağın adı Gihon'dur; bütün Kuş ilini kuşatan odur. Ve üçüncü ırmağın adı Dicle'dir; Aşur'un önünden akan odur. Ve dördüncü ırmak Fırat'tır. Ve RAB Allah adamı aldı, baksın ve onu korusun diye Aden bahçesine koydu. İşte şu âyet, evvelâ "Hazret-i Âdem’in hilâfet meselesinde melâikelere rüçhâniyetine medâr ilmi" olan bir hâdise-i cüz’iyeyi zikreder. Sonra, o hâdisede melâikelerin Hazret-i Adem’e karşı ilim noktasında hâdise-i mağlûbiyetlerini zikreder. Sonra bu iki hâdiseyi iki ism-i küllî ile icmâl ediyor-yani -1-. Yani, "Alîm ve Hakîm Sen olduğun için Âdem’i tâlim ettin; bize gàlip oldu. Hakîm olduğun için, bize istidadımıza göre veriyorsun, onun istidadına göre rüçhâniyet veriyorsun. Meselâ İkinci mânânın misâllerinden, meselâ Hz. Adem'le ilgili Serendip adası, Cidde ve Arafat söylemleri hakkında konuşacak değiliz. Bunlar yerleşik bilgilerdir. Cenâb-ı Hakkın, koyun, keçi, inek, deve gibi mahlûklarını insanlara hâlis, sâfî, leziz bir süt çeşmesi; üzüm ve hurma gibi masnuları da insanlara latif, leziz, tatlı birer nimet tablaları ve kazanları; ve arı gibi küçük muciza t-ı kudretini şifâlı ve tatlı güzel bir şerbetçi yaptığını ayet şöylece gösteriyor. Kilise babalarına göre, Aden Bahçesi Allah’ın iki nehir (Dicle ve Fırat) arasında yarattığı ruhani bir yerdir. Kutsal Kitapta, iki ayrı nehrin ismi de geçiyor. Bunlar Seyhan ve Ceyhan nehirleridir. Özellikle Dicle ve Fırat arasındaki coğrafya insanlık tarihinde çok önemlidir. Çünkü kilise babaları ‘Fardayso’ olarak bilinen Aden Bahçesini burada gösteriyor. Aden Bahçesi, iki anlamda kullanılıyor. Kavramsal olarak, yani Adem ve Havva’nın Allah tarafından yerleştirildiği yer. Ruhsal anlamda ise, fani dünyadan göç eden insanın kıyamet öncesinde gideceği yerdir. Aden bahçesi yukarıda ifade edildiği üzere Dicle ve Fırat arası yer olup Hrsitiyanlık ve Yahudilikte Hz. Adem’in yaşadığı yer olarak ifade edilmektedir. Potansiyel olarak bu tüm Mezopotamya’yı içerir.
Editör: TE Bilisim