Açık hava müzesi konumundaki Diyarbakır Surları ile Hevsel Bahçeleri'nin "Dünya Kültür Mirası" olarak tescillenmesi, Çözüm Süreci ile tarihte onlarca medeniyete ev sahipliği yapan, zengin tarihi ve kültürel dokusuyla dikkat çeken Diyarbakır'ın bu potansiyelini taçlandırdı. Bu tescil ile Türkiye'nin turizmde parlayan yıldızı olmaya aday görülen Diyarbakır'da turizmde hedef büyütülürken, son dönemde artan terör saldırıları turizme büyük darbe vurdu. Çözüm Süreci ile sağlanan huzur ve güven ortamıyla son 2 yılda gelen yabancı turist sayısında yüzde 130, yerli turist sayısında ise yüzde 35 artışın gerçekleştiği kenti ziyaret etmeyi planlayan yerli ve yabancı turistler, terör örgütü PKK'nın silahlı saldırı eylemleri nedeniyle rezervasyonlarını iptal ediyor. Dünya mirası olarak tescillenen tarihi surlar ve Hevsel Bahçeleri terör nedeniyle turizmde hak ettiği değeri göremiyor. "Kendimize darbe vurmuş oluyoruz" Diyarbakır Tanıtma Kültür ve Yardımlaşma Vakfı (DİTAV) Başkanı Erhan Akalınlar, tanıtım ve turizmdeki bütün girişimlerin çatışmasız bir ortamla başarıya ulaşabileceğini söyledi. Akalınlar, çatışma ortamının Türkiye'nin genel yapısını olumsuz etkileyeceğini ifade ederek, "Biz bir yerde kendimize darbe vurmuş oluyoruz. Çatışmalı ortamdan iş hayatı etkileniyor, işsizlik artıyor. Aklın yolu bir. Dolayısıyla bir an evvel sulh yolunu tercih etmemiz gerekiyor. İnatlaşmayla bir şey kazanılacağını düşünmüyorum" diye konuştu. "Turist canını tehlikeye atıp gezmeye niye gitsin?" Bu yıl turizm hedeflerinin Çözüm Süreci göz önüne alınarak belirlendiğini dile getiren Akalınlar, bu ortamda hedeflere ulaşılmasının mümkün olmadığını belirtti. Akalınlar, insanların can güvenliğinin olmamasının turizmi son derece olumsuz etkilediğine işaret ederek, şunları kaydetti: "Olaylar yaşanırken turist canını tehlikeye atıp da bir yeri gezmeye niye gitsin? Dünyada birçok tarihi yer var. Bizim cazibemizin öne çıkması ve tercih edilebilmemiz için huzurlu bir ortamın olması gerekir. Kimse canını tehlikeye atıp böyle bir riske girmez. Çatışmalı ortam bölgeyi onlarca yıl geriye götürecektir. İnsanlar tarihi bir yeri görmeye gidiyor, canından olma riski varsa burası tercih sebebi olmayacaktır. Diyarbakır'ın yasaklı olduğu dönemi düşünün. Yani ihtilal ile yasaklı dönemin arasındaki sürece gelmiş olduk. Bir dönemler Diyarbakır'a turist gelmesi yasaktı. O dönemde bir devlet yasağı vardı ama şimdi yasaktan ziyade insanların can güvenliği riski söz konusu." Sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelerek taraflara Çözüm Süreci'nin yeniden başlatılması için gerekli adımların atılması noktasında baskı yapmasını öneren Akalınlar, bu konuda herkesin elinden gelen gayreti göstermesi gerektiğini söyledi. "UNESCO, Diyarbakır'ın rüyasıydı" Terör saldırılarının yaşandığı bir ortamda kent tanıtımının yapılmasının mümkün olmayacağına dikkati çeken Akalınlar, en iyi reklamın bölgeyi gezen insanlarla yapılacağını vurguladı. Akalınlar, en iyi reklamın insanın yaptığı reklam olduğunu dile getirerek, huzur ve güvenliğin sağlanması halinde bölge insanının turistleri ağırlamaya hazır olduğunu ifade etti. "UNESCO, Diyarbakır'ın rüyasıydı, gerçekleşti. Şu an bir şeylerin değişmesi için adımlar atılması gerekirken böyle bir ortamın içerisine girilmesi her şeyi durdurdu" diyen Akalınlar, en kısa sürede barışın sağlanmasından yana olduklarını söyledi. Kentin tanıtımı için gayretle çalışmalar yürüttükleri dönemde olayların yaşanmaya başladığını belirten Akalınlar, "Tam turizmde yol alma aşamasına gelmişken yaşanan olaylar kanatlarımızı kırdı. Elimizden gelen çabayı sarfediyoruz ama o da bir yere kadar. Bu konuda herkesi üzerine düşeni yapmaya davet ediyoruz" şeklinde konuştu. "UNESCO kararı yeterince anlaşılmamış" Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'nin "Dünya Kültür Mirası" listesine alınmasının tarihi öneme sahip bir karar olduğunu aktaran Akalınlar, "Bölge halkı UNESCO'nun kararını yeterince anlamamış. UNESCO'ya girmekle herşeyin bittiği şeklinde bir algı vardı. Oysa ki öyle değil, bu ilk aşama. Sonrasında yapılması gereken bir sürü iş var. Bu olaylar da bunun gelişmesine engel oluyor" dedi. Akalınlar, komşu ülkelerde yaşanan çatışmalarda tarihi değerlerin de bir bir yok olduğuna dikkati çekerek, herkesi sükunete ve barışa davet ettiğini sözlerine ekledi. "Çatışma ortamı hayallerimizi gölgede bıraktı" Türkiye Seyehat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Diyarbakır Bölge Yönetim Kurulu Üyesi Abdulaziz Yatkın, Diyarbakır'ın Dünya Kültür Mirası olarak tescillenmesinden duydukları memnuniyeti dile getirdi. "UNESCO kararı hayalken gerçek oldu. Bölgedeki turizmciler olarak sevindik ancak bu sevincimiz kısa sürdü. Turist sayısında artış beklerken hayal kırıklığına uğradık. Çatışma ortamı hayallerimizi gölgede bıraktı" ifadelerini kullanan Yatkın, daha çok turist beklerken umut ettikleri turist sayısında da düşüş olduğunu dile getirdi. UNESCO'nun kararının kentin ekonomisi ve turizmi açısından büyük bir önem arzettiğini vurgulayan Yatkın, olaylar nedeniyle turizmin büyük darbe aldığını belirtti. "Tur operatörleri bölgeye olan turlarını iptal etti" Yatkın, "Şu anda yurtdışındaki tur operatörleri bölgeye olan turlarını iptal etti. Operatörler bu nedenle alternatif tur kurmaya çalışıyor. Bu bizim için büyük bir eksiklik" diye konuştu. Fransa'nın başkenti Paris'te bulunan Eyfel Kulesi'nin tarihi geçmişi olmamasına rağmen Türkiye'deki tüm eserlerden daha fazla ilgi gördüğünü vurgulayan Yatkın, Eyfel Kulesi'nin yılda çektiği turist sayısının Türkiye'nin yılda çektiği turist sayısına hemen hemen eş değer olduğunu dile getirdi. Bölgenin olumsuz olaylarla değil, dünyada eşi benzeri olmayan surları ve Hevsel Bahçeleri ile anılmasını istediklerini kaydeden Yatkın, bu konuda herkesin elinden gelen gayreti göstermesi gerektiğini belirtti. "Gezi amaçlı ziyaretler yüzde 1'in altına düştü" Dedeman Diyarbakır Oteli Genel Müdürü Mustafa Eryılmaz ise son günlerde yaşanan olumsuz olayların turizmi olumsuz etkilediğini söyledi. Kente yönelik iş ve gezi amaçlı ziyaretlerde düşüş olduğunu ifade eden Eryılmaz, "Güvenli olmadığı için iş ziyaretleri de minimuma indi. Turist kafileleri programlarını tamamen iptal etti. İş amaçlı ziyaretler erteleniyor, gezi amaçlı programlar iptal ediliyor. Gezi amaçlı ziyaretler yüzde 1'in altına düştü" şeklinde konuştu. "Otellerde doluluk oranı geçen yılın çok çok altında. Doluluk ortalama yüzde 40-50 civarında. Bu da otellerin karlılığının kalmadığı anlamına geliyor. Oteller zarar ediyor" diyen Eryılmaz, bu zararın devam etmesi halinde yatırımcılar yatırımlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacağını aktardı. "Patlama turizmde değil, terör olaylarında oldu" Eryılmaz, şunları kaydetti: "Geçmişte yılda 200-300 otobüs turist kafilesini davullarla zurnalarla karşılayıp ağırlarken bu yıl itibarıyla bugüne kadar 3 otobüs turist kafilesi otelde konakladı. Olaylar devam ettiği sürece tablo değişmeyecektir. Turizmin hareketlenmesi için acilen huzur ortamına ihtiyaç duyuluyor. Bölge turizmi 6-8 Ekim olaylarından sonra bir türlü istenilen seviyeye gelmedi. GAP turları ilgi görmüyor, gezi listelerinden çıkarılıyor ve acenteler alternatif turlara yöneliyor." Çözüm Süreci ile bölgede otel yatırımlarının hızla arttığına değinen Eryılmaz, "UNESCO kararıyla turizmde patlama beklerken bu patlama maalesef turizmde değil, terör olaylarında oldu. Bir an önce güvenliğin sağlanması lazım" dedi. "UNESCO'nun meyvesini yiyemiyoruz" Diyarbakır'ın Dünya Kültür Mirası olarak tescili ile seyahat edilmesi gereken noktalardan biri haline geldiğine dikkati çeken Eryılmaz, ancak güvenli olmayan bir yerin tercih edilmeyeceğini belirtti. Eryılmaz, Dünya Kültür Mirası listesine giren eserlere bakıldığında meyvelerinin alındığını aktararak, "Bölge olarak UNESCO'nun meyvesini yiyemiyoruz" ifadesini kullandı.
Editör: TE Bilisim