Aramiler ve Diyarbakır 6 Fırat'ın batısındaki Arami ve Geç Hitit kent devletleri VIII. yüzyılın ortalarından sonra, III. Tiglatpileser ve sonrasında Asur eyalet sistemi içine katılmıştır (Köroğlu 2006: 147–148). Asur kralı Adadnirari III ordusuyla memleketinden uzaklaşmış olması, imparatorluk çevresindeki göçebe Aramilere zengin Asur ve Babil bölgelerine yayılarak  şehir ve köyleri yağma etmek fırsatını vermişti. Asur kralı dönünceye kadar, kuzey ve güney Mezopotamya'ya yayılarak her tarafı dehşet içinde bırakan Aramiboylarından  İtualar imparatorluk başkenti çevrelerine kadar sokulmuşlardı (Günaltay 1987: 153–154). Tiglatpalasar III (745–727) 732’de,  Şam’ı fethederek Aramilerin Suriye'deki en güçlü devletinin varlığına son vermiş ve buradaki Aramileri Asur sınır boylarına yerleştirmiştir. M.Ö. 720 yılında da Asur kralı Sargon II Aramilerin Hama prensliğini de ortadan kaldırarak Mezopotamya Aramileri ile Dicle ve  İskenderun arasında dolaşan göçebe Aramiler de dahil bütün Suriye Aramilerini Asur imparatorluğu içine aldı (Günaltay 1987: 155–156). Aramiler, Suriye çöllerinde göçebe kabileler-aşiretler hâlinde yaşayan, birbiriyle akraba birçok gruptan oluşmaktaydı. Uzun bir zaman dilimini kapsayan göçlerin sonucunda, bata Kuzey Suriye olmak üzere Mezopotamya'nın tümüne, Doğu Akdeniz kıyılarına ve Güneydoğu Anadolu'ya sızmışlardır. Ortaya çıkışlarından itibaren hiçbir zaman tek bir siyasal güç veya ortak bir kültür oluşturamamışlardır.  Ortaya çıkısüreci de dâhil olmak üzere birinci binyıldaki tarihleri Mezopotamya'da Asur ve Babil, Kuzey Suriye'de ise Asur'un yanı sıra Geç Hitit kent devletleri ile bağıntılıdır. Kuzey Suriye'de XI. yüzyıl ile VIII. yüzyıl arasında birbirinden kopuk birçok küçük devlet kurmuşlardır. Hititlerle akraba olan ve Luwice konuşan aristokrat sınıfın yönetimi al-tındaki Geç Hitit kent devletlerinden bir bölümü Arami nüfuzuna girmiş, diğer kentler ve Asur eyalet merkezleri de Arami toplumuyla karışıp kaynaşmıştır. Orta Asur Krallığının zayıflama sürecinde varlık mücadelesi veren I. Tiglat-pileser (1114-1076) krallığı döneminde 28 kez Fırat'ı geçerek bu göçebeleri durdurmaya çalımı, ancak bu çabalar baarılıolmamıtır. Önceleri kentlerini istila etmeye çalıan bu göçerlere karı düzenli ordularıyla savaan Asur kralları, Yeni Asur döneminde taktik değiştirerek büyük nüfus nakillerine başvurmuşlardır. Bir bölgenin güvenliğini sağlamak ve isyanları bastırmak temel gerekçesiyle nakledilen halklardan, yeni kentler kurmak, tarım alanlarına igücü sağlamak, orduda ise asker ihtiyacını karşılamak bağlamında yararlanılmıştır. Yazılı belgelerdeki kayıtlardan Yeni Asur krallarının birkaç milyon insanı bu amaçla naklettikleri anlaşılır. Bu nüfusun büyük çoğunluğunu da Aramiler oluşturur (Köroğlu 2006: 144–145). Arami Göçlerinin Kültürel Etkisi: Asur kentlerinden Ninive'deüzerinde Aramca yazı bulunan az sayıda belge bulunmuş, diğer birkaç kentte de Aramca yazılı tablet parçaları ele geçmiştir.  Uluslararası ortak iletiim dili olarak kabul gören Aramca, Eski Ahit'te de kullanılmış; Pers egemenliği döneminde yaygın bir ticaret dili olarak konuşulmuş; bazı lehçeleri Kuzey Mezopotamya ve Güneydoğu Anadolu'da Süryani ve Keldani gibi topluluklar aracılığıyla günümüze kadar ulamıtır (Köroğlu 2006: 146–147). Süryanilerin Aramilerden geldiğini savunan tezin dayanağı, Süryani halkının Aramca konutuğu ve bundan dolayı da kökenlerinin Aramilerolduğu iddiasıdır (Bülbül 2005: 30). Tarihî kaynaklar  İsa-Mesih’in Aramcanın bir diyalekti olan Süryanca konuştuğunu ve  İncil’i bu dille vaaz ettiğini kaydederler.  İsa-Mesih’in konuştuğu ve  İncil’i vaaz ettiği dili, hâlen kiliselerinde ve dini eğitimlerinde kullanmakta olanlar Süryanilerdir (Çelik 2005::http://goc. bilgi.edu.tr).  
Editör: TE Bilisim