Fatih SURUÇ

MÜCADELE HABER- Diyarbakır Edebiyatında Fantastik korku gerilim türünde verilen ilk eser olma özelliğini taşıyan ‘Armageddon Serisi’nin Diyarbakırlı yazar Ali Çiğdem ile bir röportaj gerçekleştirdik. Çiğdem, Diyarbakır’ın bir edebiyat şehri olduğu ve Türkiye edebiyatına yön vermiş şair ve yazarların yetişip çıktığı iki kültür merkezinin biri İstanbul diğeri ise Diyarbakır olduğunu ve Ahmet Ümit romanlarında nasıl ki İstanbul’u işliyorsa biz de eserlerimizde Diyarbakır’ı işlemeliyiz.”diye konuştu.

 

Diyarbakırlı yazar Ali Çiğdem çıkardığı kitaplar ve kent hakkında gazetemize önemli açıklamalarda bulundu.

 

 

“ARMAGEDDON KİTAP SERİSİ”

Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Ali Çiğdem: Diyarbakır’da doğup büyüdüm, 2011 yılında Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği bölümünden mezun oldum yine aynı yıl içerisinde Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmen olarak göreve başladım. Öğretmenliğin yanı sıra eğitim bilimleri, psikoloji, tarih ve edebiyat alanlarıyla ilgilenip araştırmalar yapıyorum. Yazarlığa olan ilgim lise yıllarında başladı. Korku gerilim türüyle ilgilenmemde gerek yazar olarak gerek okur olarak Stephen King’in etkisi büyük oldu. İlk roman yazma çalışmamı 2006 yılında yaptım tabi ki bu eseri yayınlamak için herhangi bir girişimde bulunmadım. Daha sonra ilk kapsamlı ve ciddi roman çalışmamı 2018 yılında yaptım ve ortaya Armageddon Şeytanın İntikamı isimli eser ortaya çıktı. Şimdi ise bu kitabın devamı olan Armageddon Kızıl Karanlık okuyucu ile buluşuyor. Armageddon bir roman serisi haline geldi ve serinin devam edip etmeyeceği sorusunun cevabı ikinci kitapta okurları bekliyor. 

 

“İKİNCİ KİTAPTA DİYARBAKIR’A AYRI BİR YER VERDİM”

Kitap hakkında bilgi verir misiniz? Diyarbakır ve bölge ile bağlantısı var mı?

Ali Çiğdem: Her iki sorunun cevabını birlikte vereyim, ilk kitapta olaylar Mardin- Nusaybin ekseninde geçmekteydi. Cinlerin başkenti olarak bilinen kadim bir tarihe sahip olan Nusaybin-Gırnavaz’ı konu edinmiştik. Bu bölgenin metafizik boyut için kritik bir öneminin olduğu ve yeryüzündeki güç odakları arasında cereyan eden mücadelenin metafizik istihbarat boyutuna değinmiştik. Devam kitabımız olan Armageddon Kızıl Karanlık’ta ise olaylar tüm dünyaya yayılıp küresel bir kaos ve yıkıma dönüşüyor. Çin, Amerika, Fransa, Afganistan, İsrail ve Türkiye romandaki önemli mekânlar. Tabi bu kitapta Diyarbakır’a ayrı bir yer verdim.

 

“DİYARBAKIR’DA YAŞAYAN GERÇEK BİR KARAKTERE YER VERDİM”

Diyarbakır’ın Yakın Doğu coğrafyasındaki dini ve kültürel etkileri tarihe silinmez bir şekilde iz bırakmıştır bundan dolayı dinlerle yakından ilgili olan metafizik konusunu işlerken Diyarbakır’a yer vermemek büyük bir haksızlık olurdu. Okurlarıma bir sürprizim olacak: Yeni kitapta şu an Diyarbakır’da yaşayan gerçek bir karaktere yer verdim. Cin Mehmet isimli bu karakterin başından enteresan metafizik olaylar geçmiş, bu yaşadıklarından esinlenerek romanda yeni bir karakter olarak hayat bulmuş oldu. İlerleyen zamanlarda kendisini okurlarımla tanıştıracağım.

 

“DİYARBAKIR BİR EDEBİYAT ŞEHRİDİR”

Diyarbakır’da sizin gibi genç yazarların yoğunluğu nedir, ne tür zorluklar yaşadınız?

Ali Çiğdem: Maalesef günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bir husus var o da Diyarbakır’ın bir edebiyat şehri olduğu. Ülkemizin edebiyatına yön vermiş şair ve yazarların yetişip çıktığı iki kültür merkezi öne çıkıyor bunlardan biri İstanbul diğeri ise Diyarbakır. Yani günümüzde “İstanbul Edebiyatı” tabiri nasıl kullanılıyorsa Diyarbakır için de aynı tabiri kullanabiliriz yalnız bu konuda şehrimiz çok kan kaybetti ve üzülerek söylüyorum eğer bunu tekrar canlandırmazsak şehir bu vasfını tamamen kaybedecek. Bunun için yapılacak en önemli ve basit şey okuma kültürüne ve sanatsal gelişime önem vermektir.

 

Diyarbakır Edebiyatında Fantastik korku gerilim türünde verilen ilk eser olma özelliğini taşıyor “Armageddon Serisi”. Ülkemizde Batı toplumlarına nazaran çok daha geride olduğumuz bu genç “roman türü”nde yazmak daha önce pek denenmemiş, yeni ve zor olanı tercih etmek elbette ki beraberinde birçok zorluğu getirdi; ama Diyarbakırlı genç bir yazar olarak zorlukları aşacağıma ve özelde Diyarbakırlı hemşerilerimin ve tüm yurtta yerli okurun, yerli korku gerilim edebiyatımızın gelişmesi adına destek vereceğine ve çok çalışarak onların desteğini alabileceğime inanıyorum.

 

“AHMET ÜMİT NASIL Kİ İSTANBUL’U İŞLİYORSA BİZ DE ESERLERİMİZDE DİYARBAKIR’I İŞLEMELİYİZ”

Son olarak eklemek istediğiniz?

Ali Çiğdem: Şehrimizin kültürel çekim potansiyeli var yani Diyarbakır sosyolojik, siyasi ve ekonomik alanlarda tüm yakın çevresini etkileyen bir çekim merkezi aynı şekilde kültürel alanda da bu böyle ama işin Edebiyat ve sanat yönü maalesef arka planda kaldı. Bu durumu tersine çevirmek için şehrin tekrar şair ve yazarlar yetiştiren sanat, bilim ve edebiyatın önemsendiği bir medeniyet beşiği haline gelmesi lazım. Bu konuda biz Diyarbakırlı yazarlara düşen sorumluluk Diyarbakır kültürünü ayağı yere basan nitelikle eserlerde işlemek ve kitlelere ulaştırmak. Diyarbakır’a dair edebi bir algı oluşturmamız lazım. Yani Ahmet Ümit romanlarında nasıl ki İstanbul’u işliyorsa biz de eserlerimizde Diyarbakır’ı işlemeliyiz.

Editör: TE Bilisim