Fatih SURUÇ

MÜCADELE HABER- Diyarbakır’ın Sur ilçesinin kamulaştırmada dönemin Diyarbakır Mimarlar Odası Eşbaşkanı Şerefhan Aydın ile bir röportaj gerçekleştirdik. Aydın, kentin STK’larının sürece dahil edilmediğini belirterek kentin tüm dinamikleriyle birlikte karar verilmesi durumunda bu tablonun oluşmayacağını belirtti. Yaşanan mağduriyete önerisini sunan Aydın, “Sur’daki mağdur hak sahiplerinin tümü devletten alacaklıdır. Rant odaklı değil insan odaklı yeni bir çalışma ile kentin ilgili Meslek ve Sivil Toplum Kuruluşları dahil ederek bu yurttaşların barınma sorununu çözebileceğine inanıyorum.” Dedi.

 

Çevre ve Şehircilik Diyarbakır İl Müdürlüğü, tarihi Sur ilçesindeki Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde 5 etapta yürütülen 'Kentsel Dönüşüm' çalışmaları kapsamında TOKİ birinci etapta yer alan 47 konut, 8 ticaret ve 2 butik otel yapısından sözleşmesi imzalanan 28 adedinin anahtar teslimini yaptı.

 

Alipaşa mahallesinde gerçekleştirilen teslim töreninde konuşan Çevre ve Şehircilik Diyarbakır İl Müdürü Ufuk Nurullah Bilgin, “İçerisinde bulunduğumuz Alipaşa’da bir etap tamamlandı. Kalan 4 etabın da 2-3 ay içerisinde tamamlanmasına müteakiben anahtar teslimlerini hak sahiplerine yapacağız” dedi.

 

Diyarbakır Mimarlar Odası Eski Eşbaşkanı Şerefhan Aydın, gazetemizin sorularını şöyle yanıtladı:

 

“KAZANAN MÜTEAHHİTLER KAYBEDENLER İSE BİR BÜTÜNEN İNSANLAR OLDU”

Mücadele Haber: Sur’da yeni yapılan konutlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Şerefhan Aydın: Sur’da ortaya çıkan tablo maalesef bizde hayal kırıklığı bile yaratmadı çünkü bu anlayışın bundan farklı bir şey üretemeyeceğini, sunamayacağını biliyorduk. Yıllardır doğaya, tarihi değerlere, sanata yaklaşımları ortadadır. Hevsel bahçelerini yapılaşmaya açmaya çalışan, Hasankeyfi ve Geliyê Godernê(Kulptan Silvana uzanan Baraj) vb.. Birçok doğal hazineyi sulara gömen bir akıldan farklı bir son beklemek bunları tanımamak demektir. İnsanlığı ortak mirasına bir darbe vurdular. Dolayısıyla kazanan müteahhitler kaybedenler ise bir bütünen insanlar oldu. Çünkü Surlar İnsanlığın ortak mirası olarak tescillenmiş bir değerdir.

 

“SUR’LU AİLELER ÇOK YÜKSEK BEDELLERLE O EVLERİ ALMAK ZORUNDA KALDI”

Mücadele Haber: 1. Etap anahtar tesliminde hak sahiplerinin borçlanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şerefhan Aydın: Bunu doğru tanımlamak gerek. Binlerce mağdur ev sahibinden sadece birkaç tanesine ev verildi. Aslında verilmedi de birkaç Sur’lu aile geçmişine, tarihine sahip çıkmak ve tekrardan eski yaşamını kurabilmek umuduyla ömür boyu borçlanarak çok yüksek bedellerle o evleri almak zorunda kaldı. Tabi kamuoyuna sanki evlerini yıktıkları Sur’luların tamamına, devlet merhametli davranmış da karşılıksız ev vermiş gibi yansıdı oysaki toplumu büyük bir yanıltma durumu söz konusu.   

 

“DANIŞILSAYDI BU TABLO OLUŞMAZDI”

Mücadele Haber: Sur’da yapılan konutlar sizce neye göre planlandı ve Diyarbakır’daki STK’lardan fikir alındı mı?

Şerefhan Aydın: Tarihi koruma, yurttaşı mağdur etmeme odaklı yaklaşılmadığını net söyleyebilirim. Bu sürecin sonucu; binlerce mağdur aile, ailelerin yaşadığı toplumsal ve sosyal kırılmalar ile Dünya Kültür Mirası olarak tescilli ancak kimliksizleştirilen bir Sur kenti… Bir planları yoktu dersem haksızlık etmiş olurum vardı tabi ki; galiba mimari dokuyu nasıl yok edebilirim, toplumsal hafızayı nasıl silebilirim ve buradan en fazla nasıl para kazanabilirim üzerine kuruldu planlar. Maalesef kısmen başarılı da oldu, mülkleri ucuza aldı pahalıya sattı, mimari dokuyu yok etti ama hafızayı silemedi. Mevcut hakim anlayışın bir mottosu var; en iyisini bir tek ben yaparım, genelde yanılır da ama bunun farkına varmaz çünkü bilmediğini bilmiyor ve bunu kabul de etmiyor. Bundandır ki kentin meslek ve sivil toplum örgütlerini sürece dahil etmedi. Hiçbir şekilde danışılmadı, danışılsaydı bu tablo oluşmazdı.   

 

“RANT ODAKLI DEĞİL İNSAN ODAKLI YENİ BİR ÇALIŞIMLA ÇÖZEBİLECEĞİNE İNANIYORUM”

Mücadele Haber: Hak sahiplerinin mağdur olmaması adına bir öneriniz var mı?

Şerefhan Aydın: Surdaki mağdur hak sahiplerinin tümü devletten alacaklıdır.  Çünkü yıllardır Çevre Şehircilik Müdürlüğü, belediye ve adliye arasında süründürüyor onları. Yaşam alanlarını dağıttı, ekonomik, kültürel ve psikolojik olarak sarsmalarına yol açtı. Bu mağduriyetleri yapabildiği oranda telafi etmesi gerekir. Ne boyutta ve ne kadarını telafi edebilir bilmiyorum ama maddi mağduriyetlerini gidermeye imkanı vardır, yeter ki iyi niyetli ve doğru yöntemle yaklaşılsın. Rant odaklı değil insan odaklı yeni bir çalışma ile kentin ilgili Meslek ve Sivil Toplum Kuruluşları dahil ederek bu yurttaşların barınma sorununu çözebileceğine inanıyorum.

Editör: TE Bilisim