Fatih SURUÇ

MÜCADELE HABER- Rengârenk Umutlar Derneği, 1 Haziran Dünya Çocuk Hakları Günü'nde “Suriçi’nde Çocuk Olmak” adıyla Suriçi’nde çocukların oyun hakkını izleme raporunu yayımladı. 2015-2016 yıllarında Sur’daki olaylardan en çok çocukların olumsuz etkilendiği belirtilen raporda, birçok sosyal aktiviteden uzak kalan çocukların hak ihlallerine maruz kaldığı savunuldu. Diyarbakır’daki STK’lar, yerel yönetim, sendika, meslek odaları ve bağımsız araştırmacıların çocuk oyun hakkını gündemlerine alması gerektiği vurgulanan raporda önemli önerilerde bulunuldu. 

 

Çatışmalı süreçte çocukların oyun alanlarının zarar gördüğünü ve sayılarının yetersizliğinde de söz eden raporda, 7 mahallede yapılan izleme çalışmasında parklarda vakit geçiren çocukların pek çok risk ile karşı karşıya kaldığını ve acil olarak iyileştirilmesi gerektiği söylendi. Çocukların yaşadıkları ayrımcılığa da değinilen raporda, “Kız çocukları, aileleri tarafından sokağın güvenli olmadığı öne sürülerek oğlan çocuklarına kıyasla daha az sokağı kullandıkları görülmektedir. Engelli çocuklar ise, sokağın erişilebilir olmaması ve kendilerine hitap edecek oyun alanlarının olmaması nedeniyle bir yetişkinin refakati olmaksızın sokağa çıkamamaktadır. Suriye’den gelen mülteci çocuklar ise, parklarda diğer çocuklar tarafından ayrımcılığa maruz kalabilmektedir. Bu ayrımcılık türlerine dair birincil sorumluluk devlete aittir ve devletin eksik politikalarının birer sonucudur.” İfadeleri kullanıldı.

 

 

“ÇOK SINIRLI OLAN OYUN PARKLARI ZARAR GÖRMÜŞTÜR”

Rengârenk Umutlar Derneği tarafında yapılan açıklama şöyle, “2015-2016 yıllarında Kürt nüfusun yoğunluklu olduğu kent merkezlerinde silahlı çatışmalar yaşanmıştır. Bu çatışmaların yaşandığı merkezlerden biri de Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesidir. Yaşanan çatışmalardan Sur sakinlerinin tamamı olumsuz etkilenmiştir. Ancak çocuklar, yaşları itibariyle yaşananları anlamlandırmakta zorlandıkları için en yoğun etkilenen sosyal grup olmuştur. Çatışma sebebiyle çocuklar yaşam hakları da dâhil olmak üzere, birçok hak ihlaline maruz kalmıştır. Çatışma sürecinde ve sonrasında tahrip edilen yaşam alanları, okulları, zamanının önemli bir bölümünü geçirdikleri ve geleneksel oyun alanları olan sokaklar ve zaten çok sınırlı olan oyun parkları zarar görmüştür.

 

“KÜLTÜR VE SANAT FAALİYETLERİNİ ARTTIRMALARI BEKLENMEKTEDİR”

Çatışmaların ardından Suriçi’nde yaşayan çocukların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve gelişimine katkı sağlayan oyun alanlarının güçlendirilmesi, çocukların gelişim hakkı kapsamında yetkililer ve yetişkinler tarafından yerine getirilmesi gereken bir görevdir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde yetkililerin, çatışmalı ortama maruz kalan ve o bölgede yaşamaya devam eden çocuklar için, travmatik süreçleri iyileştirici etkisi bilinen güvenli oyun alanlarını oluşturmaları, kültür ve sanat faaliyetlerini arttırmaları beklenmektedir.

 

“115 ÇOCUKLA ANKET, 25 EBEVEYNLE MÜLAKAT, 5 MUHTAR VE 1 MUHTAR AZASIYLA GÖRÜŞMELER GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR”

Belirttiğimiz süre ve süreçlerde Rengarenk Umutlar Derneği tarafından, Suriçi’nde yaşayan çocukların oyun alanlarının nicel ve nitel durumu; var olan oyun alanlarının çocuk haklarına uygunluğunu araştırmak için izleme çalışması yürütülmüştür. Bu çalışma kapsamında; 115 çocukla anket, 25 ebeveynle mülakat, 5 muhtar ve 1 muhtar azasıyla görüşmeler gerçekleştirilmiştir. İzleme çalışmasında elde ettiğimiz verilere göre; Sur Belediyesi’nin stratejik planları incelendiğinde, stratejik planları oluşturma aşamasında çocuk katılımını önemsemediği ve çocukların başta oyun alanları olmak üzere sosyal, kültürel ve sanatsal aktivitelere –özellikle Kayyım Belediyeciliğinde- yer vermediği ortaya çıkmıştır. Bu sonuç saha araştırmasında elde ettiğimiz bulgularla da desteklenmiştir. Suriçi bölgesi geniş bir alana sahip olmasına rağmen bölgenin tamamında sadece altı parkın olduğu ve bu parklardan sadece üçünün kullanılabilir durumda olduğu tespit edilmiştir.

 

“SUR’DAKİ PARKLARIN ACİL OLARAK GELİŞTİRİLMESİ VE İYİLEŞTİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR”

Çocuklar, oyun alanlarının yetersiz sayıda olması, güvenlikli olmaması ve bakımsız olması gibi nedenlerle oyun parklarında çok fazla zaman geçirmemektedirler. Parklarda vakit geçiren çocuklar ise pek çok risk ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Suriçi bölgesinin 7 mahallesinde yaptığımız izleme çalışmasında çocukların oyun alanlarının niteliklerine dair acil olarak geliştirilmesi ve iyileştirilmesi gerekmektedir.   

 

“ÇOCUKLARIN HARABE YAPILARI KULLANMAYA MECBUR BIRAKMAKTADIR”

Çocuklar, oyun oynamak amacıyla alternatif olarak kullandıkları sokaklarda ise mahalle sakinleri tarafından azarlanmaktadırlar. Çocuklar hem evde hem de dışarıda/sokakta oyun oynayabilecekleri alanlarının yetişkinler tarafından sınırlandırılması, çocukların harabe yapıları kullanmaya mecbur bırakmaktadır. Yürütülen saha çalışmasında sıkça dillendirilen harabe yapılarda gerçekleştiği belirtilen vakalar, sadece çocukları değil tüm mahalle sakinlerini kaygılandırmaktadır. 2015-2016 yılları arasında gerçekleşen silahlı çatışmalar sonrasında artan metruk/harabe yapıların düzenlenmesi, denetlenmesi ve güvenliğinin sağlanması aciliyet arz etmektedir.

 

“SURİÇİN’DEKİ SİLAHLI VE ZIRHLI ARAÇLARIN ALANDAN ÇEKİLMESİ GEREKMEKTEDİR”

Bölgede yaşanan silahlı çatışmaların olumsuz etkileri, çocuklar açısından hala varlığını sürdürmektedir. Çatışma dönemlerinde yaşanan tanıklıklar ve sonrasında zırhlı araçların neden olduğu, pek çok çocuğun yaşamını kaybetmesiyle sonuçlanan ihlaller yaşanmıştır. Aynı zamanda güvenlik güçlerinden kaynaklı yaşanan çocuk hak ihlallerinin cezasızlıkla sonuçlanması da mahalle sakinlerini tedirgin etmektedir. Suriçi’de kamusal alanda çok fazla bulunan silahlı ve zırhlı araçların varlığı güvenlik duygusundan ziyade bir tehlike algısına dönüşmektedir. Bu nedenle silahlı ve zırhlı araçların alandan çekilmesi gerekmektedir.

 

“ENGELLİ ÇOCUKLAR SOKAĞA ÇIKAMAMAKTADIR”

Çocukların, yaşadıkları ayrımcılıklar nedeniyle oyun alanlarını kullanamamaları gibi durumlarda söz konusu olmuştur. Bu ayrımcılıklar, cinsiyete, engelliliğe ve etnik kökene göre çeşitlenmektedir. Kız çocukları, aileleri tarafından sokağın güvenli olmadığı öne sürülerek oğlan çocuklarına kıyasla daha az sokağı kullandıkları görülmektedir. Engelli çocuklar ise, sokağın erişilebilir olmaması ve kendilerine hitap edecek oyun alanlarının olmaması nedeniyle bir yetişkinin refakati olmaksızın sokağa çıkamamaktadır. Suriye’den gelen mülteci çocuklar ise, parklarda diğer çocuklar tarafından ayrımcılığa maruz kalabilmektedir. Bu ayrımcılık türlerine dair birincil sorumluluk devlete aittir ve devletin eksik politikalarının birer sonucudur. 

 

“DİYARBAKIR VALİLİĞİ, STK’LARLA İŞBİRLİĞİ YAPMASI OLDUKÇA ÖNEMLİDİR”

Diyarbakır Valiliği’nin kent planlamalarındaki rolü nedeniyle, çocuk hakları bağlamında ödev ve sorumlulukları oldukça fazladır. Valiliğin bu bağlamda sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapması oldukça önemlidir. Medyanın ise çocukların oyun hakkını daha fazla gündemine alması ve bu konuda hak temelli bir farkındalığın oluşturulması, toplumsal algıyı belirlemek ile ilgili etkisi düşünüldüğünde önemli bir sorumluluktur. Bu nedenle medyanın da çocukların oyun hakkı ile ilgili içerik üretmesi ve hak temelli bir dil kullanması oldukça elzemdir.

 

“DİYARBAKIR’DA HERKESİN ÇOCUKLARIN OYUN HAKKINI GÜNDEMLERİNE ALMASI”

Diyarbakır’da yer alan sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, meslek odalarının ve bağımsız araştırmacıların, çocukların oyun hakkını gündemlerine alması, çocukların hayatlarında en önemli haklardan biri olan oyun hakkına yönelik eşitsizliklere ve hak kayıplarına dair kamu otoritelerine sorumluluklarını hatırlatmak için baskı yaratması oldukça önemlidir.”

 

 

ÖNERİLER

Raporda, kent yoksulluğunun sadece gelir eksikliğiyle ilgili olmayıp, birçok sosyal soruna da kaynaklık ettiği belirtildi. Yoksul kent mahallelerinde yaşayan çocukların, yaş, cinsiyet, etnik kimlik gibi değişkenlere bağlı olarak risklere en açık kesimi oluşturdukları ifade edilen raporda, şu öneriler sıralandı:

 

Kent hakkında alınacak tüm kararlara yetişkin ve çocuk yurttaşların katılımlarının sağlanması gerektiğine vurgu yapılan raporda, şu öneriler sıralandı:

 

- Yerel yönetimlerin çocuk haklarını hayata geçirebilmesi için;

 

- Yerel yönetimlerde çocuk haklarına yönelik çalışmalar yapan, yeterli kaynağın ayrıldığı bir “Çocuk Hakları Müdürlüğü” biriminin oluşturulması;

 

 - Yerel yönetimler bünyesinde çocuk meclislerinin kurulması ve çocuk meclisinin kararlarının bağlayıcılığı ile ilgili yönetmeliklerin oluşturulması;

 

 - Her ilçede çocuk haklarına yönelik çalışmalar yürüten sivil toplum örgütlerinin desteklenmesi, bu örgütler ile iş birliği geliştirilmesi ve yerel yönetimlerin öncülük ettiği çocuk hakları komisyonlarının

 

 - Her mahallede, çocuk nüfusuna göre doğru orantılı olarak oyuncak kütüphanelerinin kurulması;

 

 - Çocukların yaş gruplarına göre gelişimlerini destekleyecek, yeteneklerini keşfedecek ve becerilerini geliştirecek sosyal-kültürel ve sanatsal kursların sayısının arttırılması;

 

 - Düşünülen ve planlanan Kentsel dönüşüm projeleri iptal edilmeli, riskli yapıların iyileştirilmesi için alternatif dönüşüm modellerinin uygulanması;

 

 - 3194 sayılı İmar Kanunu’nda ve plan yapımına ait esaslara dair yönetmelikte, çocuğun oyun hakkının açık bir biçimde tanımlanması ve mahallelerde yaşayan çocuk nüfus yoğunluğuyla doğru orantılı olarak oyun mekânlarının yapımına dair standartların oluşturulması; 

 

- KAİP’te belirlenen yeşil alanların kullanılabilir hale getirilmesi ve bu yeşil alanların içerisinde çocuk oyun gruplarının kurulması gerekmektedir. Çocuklar, oyun alanlarının yetersiz sayıda olması, güvenlikli olmaması ve bakımsız olması gibi nedenlerle oyun parklarında çok fazla zaman geçirmemektedirler. Parklarda vakit geçiren çocuklar ise pek çok risk ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Suriçi bölgesinin 7 mahallesinde yaptığımız izleme çalışmasında çocukların oyun alanlarının niteliklerine dair acil olarak geliştirilmesi ve iyileştirilmesi gerekmektedir.   Tespit edilen bulgular ışığında Belediyeler oyun parklarını planlarken; 

 

 - Çocukların bakım verenleri ile birlikte gidebilecekleri güvenli, yeşil alan içinde oyun parklarının oluşturulması;

 

 - Oluşturulan mekânların, tüm çocukların; sokakta yaşayan, göçmen, farklı etnik kökenden, engelli gibi farklı ihtiyaçları olacak çocukları da kapsayacak şekilde planlanması;

 

 - Parklardaki oyun gruplarının her yaştan çocuğa hitap edebilmesi için yaş gruplarına göre ayrıştırılmış planlamaların yapılması;  

 

 - Oyun parklarının, çocukların ebeveynleri ya da bakım verenleri ile birlikte gidebileceği şekilde tasarlanması;

 

 - Çocukların yaşayabilecekleri herhangi bir hak ihlaline karşı bunu bildirebileceği mercilere dair bilgilendirme ve ihbar mekanizmalarının oluşturulması;

 

 - Metruk/harabe yapılarla ilgili çocukların sunduğu önerilerin bir an önce hayata geçirilmesi;

 

- Metruk/harabe yapılara girişi engelleyecek düzenlemeler yapılması,

 

 - Yıkılma tehlikesi bulunan metruk/harabe yapıların çevresine uyarıcı çitlerin çekilmesi veyahut uyarıcı levhaların konulması;

 

 - Çocuklara yönelik cinsel şiddet iddialarının araştırılması gerekmektedir. Bölgede yaşanan silahlı çatışmaların olumsuz etkileri, çocuklar açısından hala varlığını sürdürmektedir. Çatışma dönemlerinde yaşanan tanıklıklar ve sonrasında zırhlı araçların neden olduğu, pek çok çocuğun yaşamını kaybetmesiyle sonuçlanan ihlaller yaşanmıştır. Aynı zamanda güvenlik güçlerinden kaynaklı yaşanan çocuk hak ihlallerinin cezasızlıkla sonuçlanması da mahalle sakinlerini tedirgin etmektedir. Suriçi’de kamusal alanda çok fazla bulunan silahlı ve zırhlı araçların varlığı güvenlik duygusundan ziyade bir tehlike algısına dönüşmektedir. Bu nedenle silahlı ve zırhlı araçların alandan çekilmesi gerekmektedir. Çocukların, yaşadıkları ayrımcılıklar nedeniyle oyun alanlarını kullanamamaları gibi durumlarda söz konusu olmuştur. Bu ayrımcılıklar, cinsiyete, engelliliğe ve etnik kökene göre çeşitlenmektedir. Kız çocukları, aileleri tarafından sokağın güvenli olmadığı öne sürülerek oğlan çocuklarına kıyasla daha az sokağı kullandıkları görülmektedir. Engelli çocuklar ise, sokağın erişilebilir olmaması ve kendilerine hitap edecek oyun alanlarının olmaması nedeniyle bir yetişkinin refakati olmaksızın sokağa çıkamamaktadır. Suriye’den gelen göçmen çocuklar ise, parklarda diğer çocuklar tarafından ayrımcılığa maruz kalabilmektedir. Bu ayrımcılık türlerine dair birincil sorumluluk devlete aittir ve devletin eksik politikalarının birer sonucudur. Bu nedenle; 

 

- Sokağın daha güvenli hale gelmesi için çalışmaların yapılması ile birlikte, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik de Suriçi bölgesinde çeşitli çalışmaların yapılması, kamunun öncelikli sorumluluğudur. 

 

- Engelli çocuklara hitap edecek oyun alanlarının inşa edilmesi, ayrıca kentin her bölgesinin engellilerin erişimine göre yeniden düzenlenmesi, devletin ayrımcılık yasağı çerçevesinde bir an önce adım atması gereken bir sorumluluktur.

 

“Suriçi’nde Çocuk Olmak” raporunu okumak için TIKLAYINIZ

Editör: TE Bilisim