Devrim AKTÜRK

MÜCADELE HABER- Diyarbakır halkının gönlünde taht kuran şehit Okkan’ın kente olan aşırı bağlılığını, muhabbetini ve öldürüldüğü 20 yıl öncesini gazetemize anlatan Diyarbakır’daki kurum, basın ve spor camiası; şehit Okkan’ın tam bir Diyarbakır sevdalısı olduğunu ve devlet ile halk arasında köprü görevi gördüğünü dile getirdiler. Halkla iç içe olduğunu dile getiren kurum, basın ve spor camiası, 7’den 70’e herkesin sevdiği ve özellikle de o dönemki Diyarbakırspor fanatiği olan şehit Okkan’ın, “3310 ben Ali Gaffar Okkan. Diyarbakır halkına eziyet edeni yakarım!”  sözünün halen hafızalarda yerini koruduğunu söylediler.  Kişiliği, güler yüzlülüğü, muhabbeti ve halkala olan samimi ilişkisiyle Diyarbakırlıların ‘Okkan babası’ olarak bilindiğine dile getiren Kurum, basın ve spor camiası, “3310 şehit edildi anonsunun 7’den 70’e herkesi ağlatıp derinden üzdüğünü belirttiler.

 

Gaffar Okan İçin Diyarbakır'da Hüzünlü Anma - onedio.com

 

Diyarbakır’daki kurum, basın ve spor camiası;  20 yıl önce bir suikast sonucu şehit edilen Ali Gaffar Okkan’ın kente olan sevgisini ve öldürüldüğü dönemi gazetemize anlattılar.

 

“DİYARBAKIRSPOR KONUSUNDA DA ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMIŞTIR”

Dönemin Diyarbakırspor Başkanı Adnan Öktüren, “Kendine has karakteri olan, tez canlı insan sevgisi ve görev aşkıyla dolu bir yapıya sahipti. Rahmetli Gaffar Okkan’ın en büyük başarısı, halkın ona sunmuş olduğu sevgisiydi. Bu sevgi Gaffar Okkan’ın, devletin olması gereken iletişimini sağlayamamış insanların buzdolabına koydukları o sıcak teması kendisi buzdolabından çıkardı ve insanların kendisine gösterdiği o hoş görüyü, o sevgiyi insanlara yansıtmaya kullandı ve bu kullanmayla ayrı bir halk-devlet ilişkisi başladı. Bu normal bir halk-devlet ilişkisinden öte sosyal bir olgu olarak bütün Türkiye’ye şamil olarak, bir kutup olarak insanların dikkat etmesi, devlet çalışanlarının dikkat etmesi, önemli bir yıldız olması lazımdır. Kendisi insanlarla olan iletişiminde kendi etiketini, kendi konumunu bir kenara bırakarak daha sıcak, insanların duygularını okşayan bir durumla spor çok önemli bir etkendi. Bu açıdan da kendisi bunu çok net bir biçimde gördüğü için, Diyarbakırspor konusunda da üzerine düşeni yapmıştır. Onun döneminde Diyarbakır’da ilk defa Türkiye Kupası finalini oynatmışızdır, Diyarbakır’a Federasyon Bölge Müdürlüğünü getirmişizdir, Diyarbakırspor’u onun şahsına adayacağımız bir şekilde bir şampiyonluk yaratmışızdır.

 

“ONUNLA ŞAMPİYONLUĞU YAŞAMADIK AMA ÇOCUKLARIYLA BERABER STATTA ŞAMPİYONLUĞU YAŞADIK”

Diyarbakırspor hususunda işin ekonomik boyutunda, devletle olan irtibatımızda ve işin sosyal boyutunda çok önemli bir araçtı Gaffar Okkan. Onun kişisel karakterliği, kişisel olarak yaptığı fedakarlığı, kişisel olarak yaptığı katkılar Diyarbakırspor’un şampiyon olmasındaki en büyük etkendi. Onunla şampiyonluğu yaşamadık ama çocuklarıyla beraber biz statta şampiyonluğu yaşadık ve mezarının başına giderek şampiyonluğu kendisine hediye ettik.

 

Ben Gaffar Okkan’ın ölüm haberini İtalya’ya gittiğim sırada, bir oyuncunun transfer görüşmeleri için gittiğim gün öğrenmiştim. Şöyle kioradan dönüşte kendisi beni aramıştı, bir gazeteciyle röportaj yapacağını söylemişti ve İstanbul Havalimanında indiğim sırada benim de kendisinin yanına gidip, bu gazeteciyle görüşmem gerektiğini söylemişti. O sırada transfer edeceğimiz oyuncuları beklerken bir telefon geldi. O telefonda dediler ki, ‘Gaffar Okkan Bey’e suikast düzenlendi.’ İnanın bana o anda yol boyuncaGaffar Okkan’a dua ettim, bir şey olmasın diye. Ancak uçaktan indikten sonra teknisyenin beni gördükten sonra gözyaşlarına boğulması anında fark ettim ki Gaffar Okkan vefat etmişti. Mekanı cennet olsun.”

 

“GAFFAR OKKAN’IN GECE SOHBETLERİ ÇOK MEŞHURDU”

Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Veysi İpek, “1997 yılında Gaffar Okkan ile tanıştık. Gaffar Okkan ile çok anımız var ama tartışma kültürü hususunda bir şey söyleyeceğim. Sürekli tartışabildiğimiz bir isimdi. Önemlikle insan hakları konusunda tartışabildiğimiz bir isimdi. Çok sert tartışmalara girmemize rağmen büyük bir erdemle karşılaması önemliydi. Gaffar Okkan buraya geldiği zaman, bir emniyet müdürü gibi kendisini gören polislerin olduğunu ve bununla alakalı mücadele ettiğini söylemişti. Herkes kendi hukukunu uyguluyordu ve Gaffar Okkan buna karşı çıkmıştı. Aynı şekilde Gaffar Okkan’ın Diyarbakırspor’a verdiği önem ve halkın rahatlıkla kendisinin yanına gidip şikâyetlerini dile getirmesi önemliydi. Gaffar Okkan’a popülizm yaptığını söylediğimde, ilkin tartışma yaşamıştık ama hemen akabinde büyük bir erdemlikle beni karşılamıştı. Gaffar Okkan’ın gece sohbetleri çok meşhurdu. Gece 3’e kadar sohbet ettiğimizde bana, ‘Evet sen bir kısım yerlerde haklısın. Bazı şeyleri aşmak için böyle yapmam gerekiyordu ama ben Diyarbakır’ı, Diyarbakırlıları çok iyi tanıdım. Gerçekten de sözleri birdir.’ diye bir ifade kullanmıştı. Hatta ona karşı bir tehdit vardı ve o tehditleri dile getirdiğimde de, ‘Diyarbakırlılar beni korur.’ diye bir ifade kullanmıştı.

Çok iyi iletişim uzmanıydı. Toplu iletişimi de kullanabilen bir isimdi. Geldiği günden itibaren ilk yaptığı iş iletişimi ön planda tutmasıydı. İnsanlarla birebir iletişim kurması çok önemliydi, insanlara temas etmesi mühimdi. Toplu iletişim konusunda da gazeteciler ile sürekli olarak on ya da on beş günde bir görüşüyordu. Bu sayede hem Diyarbakır analizi yapıyordu, hem Diyarbakır’da ne oluyor, ne bitiyor fırsatını görüyordu, hem de teşkilatına buna göre çeki düzen veriyordu. Suça karşı argümanlar elde ediyordu. Bunu insan hakları noktasında elde ediyordu. Öylesi bir katı dönemde büyük bir direnç gösterdi.

 

‘3310 ŞEHİT EDİLDİ’ ANONSU DUYULDU

Onun ölüm haberini şöyle duymuştum, o günlerde ATV 2001 yılında krize girdi ve büronun kapatılması kararı alınmıştı. Bizde de telsiz ve kamera kalmıştı. Daha sonra onları kargoyla göndermemiz istenmişti. Biz o sırada işsiz kaldığımızdan ötürü üzgündük ve şehitlik tarafından gidiyorduk. O sırada telsizde bir çatışma haberi olmuştu. Biz hemen olay yerine döndük. Daha varmadan, ‘3310 şehit edildi.’ Anonsu duyuldu. 3310 Gaffar Okkan’ın telsiz koduydu. Biz vardığımızda bir panik havası vardı. Kameraman arkadaşım Esat Aydın’la o görüntüleri biz çektik. Oraya fazla da yaklaşamıyorduk, patlama korkusu vardı. İşsiz kalmamıza rağmen o görüntüleri ATV’ye gönderdik. Bir gün sonra cenaze merasimine gittiğimizde her sokaktan, her ideolojiden insanların oraya akın akın gittiğimizde o şokla tanıştım.

 

“GAFFAR OKKAN’IN KARAKTERİ TIPKI BİR DİYARBAKIRLI GİBİYDİ”

Gaffar Okkan’ın karakteri tıpkı bir Diyarbakırlı gibiydi. Diyarbakırlılarda bir şey anlattığında sert anlatırdı. Diyarbakırlılar her şeyi direk söyler, harbidir. Gaffar Okkan’ın da böyle bir mizacı vardı. Sertti ama güler yüzlüydü. Sorarken Diyarbakırlı gibi sorar, gülerdi. İnsanlara dokunur, temas ederdi. İlk geldiği günde kimsenin emniyet müdürü olmadığını bildiği günde, korumasız olarak ciğerciye parasız olduğunu söyler, ciğerci de ona ikram da bulunur. Ciğerciye o anda emniyet müdürü söylerken, ciğerci de esprili bir şekilde, ‘Tabi tabi ben de valiyim.’ der. Babacan bir adamdı. Halktan ise polise daha sertti. Polisler devletin görünen bir yüzüdür. O yüzden vatandaşlar ile iyi diyaloglar kurun. İyi diyaloglar devlete dönüş yapacaktır’ diye sürekli olarak sert tonlarla ikaz ederdi. Tabi teşkilatını da çok seviyordu. Öyle ki onun oluşturduğu kadroları Diyarbakır’ın dışında devletin bürokrasisini kuranlar oldu. Türkiye’nin en kritik yerlerinde görev yapıyorlardı ve onun döneminde her biri yetişmişti.”

 

“ONUN NUMARASI HERKESTE VARDI”

Gazeteci, Araştırmacı ve Yazar Cüneyt Alphan, “Rahmetli Gaffar Okkan ile en az dört kez görüşme imkanım olmuştu. Gaffar Okkan dinamik ve aktif bir insandı. Keza aynı şekilde sevilen de bir insandı. Fakat o dönemler OHAL dönemi olduğu için polisler sık sık çalıştığımız televizyon kanalına girip çıkardı. Haberlerimiz vardı ve haberleri yayına vermeden önce polis yanımıza gelip bizden haberin ham görüntülerini istiyordu. Ben de o zaman kendilerine karşı çıkıyordum. Böyle bir kaydın istenmesi için, mahkeme müdürünün devreye girmesi gerektiğini söylüyordum. Çünkü polisin gelip bizden görüntü istemesi kanunen yasaktı. Ayrıca televizyondan sorumlu olan genel yayın yönetmeni de bendim. Bununla alakalı yerel sorunlarla ilgili bir kadın Kürtçe röportaj vermişti ve kadın sırf Kürtçe röportaj verdiği için hakkında soruşturma açılmıştı. Ben de bu konu için rahmetli Gaffar Okkan’ı aradım. Onun numarası herkeste vardı. Onu aradıktan sonra konuyu izah ettim. O da bana, ‘Tamamdır Cüneyt. Notunu aldım.’ dedi. Gerçekten de o günden sonra polis bir daha bizden gelip böyle bir talepte bulunmadı.

 

“O, DEVLET İLE HALK ARASINDA BİR KÖPRÜ KURMUŞTU”

Diyarbakırspor’a sevdalı bir insandı. Ben sporu sevmezdim ama o sanki bir Diyarbakırlıymış gibi takıma destek çıkar, onun maçlarına giderdi. Onun döneminde aileler çocuklarına Gaffar Okkan ismini vermişti. Benim de yakın zamanda onun hayatıyla alakalı yazmayı düşündüğüm bir roman var. Keza onun hayatıyla alakalı Tuncay Özkan, ‘3310 öldürüldü’ isimli bir kitap yazdı. O kitabı okuyunca çok farklı bir hissiyat içerisinde buldum kendimi. O dönemlerde büyük bir konuya daha el atmıştı Gaffar Okkan. O yıllarda trafik polisleri araçla yolcu yapanlardan ceza kesmemek için rüşvet alırdı. Gaffar Okkan bunun önüne geçerek kimilerine dava açmıştı. O, devlet ile halk arasında bir köprü kurmuştu ve ona olan sevgi seli büyüktü.”

 

BABA OKKAN: “BEN SEVGİ SELİNİ BİLSEYDİM, OĞLUMU DİYARBAKIR’A DEFNEDERDİM”

Anadolu Şehit ve Gazi Aileleri Federasyonu Başkanı Ahmet Büyükburç, “Ben o sırada Hendek’e gitmiştim. O gün Hendek’in nüfusu 15 bin iken, 500 ya da 600 bin nüfusa erişmişti.  Hiç unutmam babası bize, ‘Ben sevgi selini bilseydim, oğlumu Diyarbakır’a defnederdim.’ Demişti. O günİçişleri Bakanı Sadettin Tantan idi ve şöyle bir ifade kullanmıştı; ‘Bugün Diyarbakır’ı buraya gömdünüz, Diyarbakırlıları buraya gömdünüz.’ Bir ay boyunca Diyarbakır’dan otobüsler Sakarya’ya giderdi gelirdi. Rahmetli Gaffar Okkan Diyarbakır’ın öz evladıydı. Ali Gaffar Okkan Türk Emniyet Teşkilatı ile halk arasında bir gönül köprüsü kurmuştu. Şimdi bir gönlü fetih etmezsen, hiçbir şey yapamazsın. Ali Gaffar Okkan önemlikle özel motorize ekipleri kurup yaşlıları evlerine bırakması, sokak çocuklarına ayrı bir gönül bağlaması, hele hele Diyarbakırspor’un birinci lige çıkarılması konusunda bambaşka bir işe imza atmıştı. Gaffar Müdür’ün şahadetinden sonra Diyarbakırlının asaleti buradan gelir. Çünkü Diyarbakırlılar, sayısını tam bilemeyeceğim ama 200’e yakın ailenin çocuklarına Ali Gaffar, Gaffar Okkan isimlerini vermeleri, bu kentin asaletini gösterir.

 

Gaffar Okkan’ın ölüm haberini duyduğumda ben o sırada Ankara’daydım. O sırada haberleri izliyordum ve altyazı geçtiği sırada, hele ki onun aracını görünce, sanki kendi kardeşim şehit olduğu zaman nasıl üzüldümse, Gaffar Müdür ve diğer 6 kardeşim için de aynı duyguyu yaşadım. O anda hemen Diyarbakır’ı aradım. Görüşmemde şehit olduğu haberini öğrendim.

 

“İNSANOĞLUNUN BİR BANT TELİ VARDIR, O BANT TELİNE DOKUNURDU”

Gaffar Okkan Diyarbakır’ın o günkü kaotik ortamında bulunan ince çizgi içerisinde bir gönül köprüsü yapmıştı. Düşünün ki bir emniyet müdürü sabaha kadar çalışırdı, kapısı her zaman açıktı. Bir insan onunla gönül rahatlığıyla konuşabiliyordu. Bazı insanlar vardır sert mizaçlı olur, bazı insanları gördüğünüzde bir örküme yaşarsınız. Ancak Gaffar Müdür de öyle bir şey yoktu. Her şeyden önce dinlerdi. Mesela bir makama gittiğinizde siz dinlenmezseniz boştur. Kısacası derde devaydı. İnsanoğlunun bir bant teli vardır, o bant teline dokunurdu. Bir yerde bozuk düzen varsa, o bozuk düzeni bertaraf etti. İnsanlara olan sevgisiyle saygısıyla, insanlara olan bakış açısıyla kimseyi ötekileştirmedi. Onun makamına, onun yanına giden bir insanı kendi gibi görürdü. Bu da o eli öpülesi anne ile babanın ona vermiş olduğu terbiyeden kaynaklanmaktadır.

 

“GAFFAR OKKAN GELDİKTEN SONRA VATANDAŞLAR DEVLETİN VARLIĞINI HİSSETTİ”

DİKTUMDER Başkanı Kenan Aksu, “Gaffar Okkan Diyarbakır’a gelmeden önce emniyet teşkilatında biraz rahatlık vardı. Görevle alakalı vatandaşlar birazcık şikâyetçiydi. Gaffar Okkan geldikten sonra vatandaşlar devletin varlığını hti. Çünkü Gaffar Okkan her tarafa girip çıkıyordu. Onlarla oturup sohbet etmesi bile, onun nebzinde artı değer kazandırmıştı. Örneğin masa başındaki görevliler onunla beraber hareketlendi, işlerini yapmaya başladılar. O zamanlar Diyarbakırspor sahipsizdi. Kulübe sahip çıktı. Diyarbakırspor’un şampiyon olmasında çok büyük katkısı oldu. Zaten her maçta nerdeyse maçlara giderdi. Kendilerine sorduklarında her zaman, ‘Ben sapına kadar Diyarbakırlıyım.’ derdi. Spora çok önem veriyordu. Çok sıcakkanlıydı, kapısı herkese açıktı. Çaycısından, ciğercisinden, amigosuna kadar herkesle görüşür, telefon numarasını verirdi. Her zaman pozitifti. Bunun sonunda çok acı bir şekilde yanımızdan ayrılmış olsa da, her zaman içimizde yaşıyor. Zaten o dönem doğan çocukların birçoğuna aileleri Ali Gaffar, Gaffar Okkan isimlerini verdiler. Devletle halk arasındaki iletişim kopuktu. Gaffar Okkan bu iki kurum arasında ve halk arasındaki sıcaklığı kurdu.

Onun ölüm haberi gelince ben İstanbul’da bir toplantıdaydım. Gerçekten bütün vücudumun her tarafı farklı bir hisle gözyaşlarımdan yaş geldi. Keza yüzbinlerce insan onun cenazesinde yer aldı, halk kepenkleri kapattı. Bir daha böyle bir müdür gelmez sanırım.”

 

“KEŞKE GAFFAR OKKAN’IN MEZARI DİYARBAKIR’DA OLSAYDI”

Öğrenci Gaffar Okkan İpek, “Bundan birkaç yıl önce Bakanlığın sergilediği bir program vardı. Ben de dahil bütün Gaffar Okkan isimli arkadaşlarımla birlikte Gaffar Okkan’ın mezarlığına gittim. Orada çok duygulandım. Kongre düzenlenmişti, onun belgeselini izlemiştik ve Okkan ailesi de oradaydı. Bu sayede Gaffar Okkan’ın mezarının dışında ailesiyle de görüştük, tanıştık. Keşke Gaffar Okkan’ın mezarı Diyarbakır’da olsaydı da her gün mezarına gidip Fatihalar okusaydık. Mezarı burada olsaydı, her gün mezarına bir gül bırakırdım, her gün gider mezarına su dökerdim.”

 

ŞEHİT ALİ GAFFAR OKKAN KİMDİR?

Ali Gaffar Okkan, Sakarya ilinin Hendek ilçesinde 1952 yılında doğdu. 30 Eylül 1970 tarihinde Polis Koleji'nden, 29 Eylül 1973 tarihinde Polis Akademisi'nden mezun olarak İzmir İl Emniyet Müdürlüğü'ne komiser yardımcısı olarak atandı.

 

18 Kasım 1997 tarihinde Diyarbakır İl Emniyet Müdürü olarak göreve başladı. Bu arada İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi kamu yönetimi bölümündeki lisans eğitimini tamamlayarak mezun oldu. Kars emniyet müdürü iken, Diyarbakır gibi yıllarca PKK ve Hizbullah terörünün ve aşırı göçün ağır sonuçlarını yaşayan bir ile emniyet müdürü olarak atandı. Gaffar Okkan, Hizbullah'ın çökertilmesinde çok önemli bir rol oynadı. Kadın polisler Diyarbakır'da ilk kez onun emriyle sokağa çıktılar, trafiği yönettiler. Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü görevinde iken 24 Ocak 2001 günü saat 17:40 sıralarında makâmından valilik binasına makam aracıyla seyir hâlinde iken, Sezâi Karakoç Bulvarı üzerinde Et Balık Kurumu ile Eflatun Park arasında, kimliği belirsiz kişilerce pusuya düşürülerek açılan ateş sonucu olay yerinde 5 polis arkadaşıyla şehit edilmişti.

Editör: TE Bilisim