Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemizin beka meselesi olarak gördüğümüz Suriye politikasındaki derin görüş ayrılıklarımızın gelecekteki daha büyük iş birliklerimizin önünde engel oluşturmasına izin vermemeliyiz. Bu anlayışla Fırat’ın doğusunu bölücü terör örgütünden kurtulmaya yönelik harekatımıza birkaç gün içinde başlayacağımızı ifade ettik, ifade ediyoruz. Hedefimiz asla Amerikan askerleri değildir. Bölgede faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarıdır” dedi. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Türk Savunma Sanayii Zirvesi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atak helikopterinin daha güçlü hale getirilmesine yönelik görüşmelerin sürdüğünü kaydetti. Erdoğan, “Güneyimizde görüyorsunuz, Suriye’nin kuzeyi bizim güneyimiz, terör koridorunu orada inşa etmenin gayreti içerisindeler. ‘Bunlar teröristtir’ diyoruz, bizim stratejik ortaklarımız 'Bunlar terörist değildir' diyor. Bunlar PKK’nın yan kollarıdır. Bütün ispatlar ortada. Siz bizimle niye hareket etmiyorsunuz, gidip onlarla hareket ediyorsunuz? NATO’da beraberiz. Stratejik ortağız. DEAŞ’a karşı bir şey yapacaksan gel bunu beraber yapalım. Rakka’da beraber yapacaksak gel beraber yapalım. Bırakın bu teröristleri. Münbiç’te hala netice alamadık. Şimdi açıklama yaptı Başkan. Diyor ki; 30 günde bunların tamamını temizleyeceğiz. Göreceğiz. Temenni ederiz ki temizlesinler. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz her şeyimizle. Teknolojik olarak, insan unsurlarımızla. Güçlü bir orduya sahibiz. Bunu hepsi kabul ediyor. Ne zaman biz Suriye’de sahaya indik, işte o zaman işin gidişatı değişti. Bizi çok oyaladılar. Dedik ki artık kusura bakmayın, indik, iniyoruz. Bir gece ansızın indik ve ondan sonra iş lehimize döndü. Yıllarca DEAŞ diyerek Suriye’nin altını üstüne getirenlerin balonlarını Fırat Kalkanı Harekatı'nda patlattık. Aynı şekilde Zeytin Dalı Harekatı'yla da başka balonu söndürdük. İdlib’te bu harekatların başarısından aldığımız destekle yürüttüğümüz politika sayesinde büyük bir insani krizin önüne Rusya ile beraber geçtik. Sıra, Fırat’ın doğusundaki terör öbeklerini dağıtma kararımızı hayata geçirmeye geldi. 20 bin tırı aşkın ne yazık ki Suriye’nin kuzeyindeki teröristlere silah gönderildi. Bunun yanında araç gereç gönderildi. Stratejik ortağımız gönderdi. Söylüyoruz, böyle bir şey yok diyorlar. Sizin istihbaratınız varsa bizim de istihbaratımız var. Bunlar insani istihbarat ile kayda giren şeyler. Türkiye bir göçebe devleti değil, modern bir devlet, bunları bilmeniz lazım. Bunları çoktan aştık. Tabii bu konuda maalesef Amerika ile derin görüş ayrılıkları yaşadığımız herkesin bildiği bir gerçek” dedi. Münbiç’te de inkarı mümkün olmayan bir oyalama taktiğinin uygulandığını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “DEAŞ’ın bu bölgeden uzaklaştırılmasının ardından terör örgütü unsurlarının çekileceği hem şahsıma hem bakanlarıma hem askeri ve istihbarat yetkililerimize defalarca ifade edilmesine rağmen böyle bir gelişme olmamıştır. Terör örgütünün isminin sürekli değiştirilmesi, deve kuşu misali Münbiç’teki hakikati ortadan kaldırmaya yetmiyor. Diyorlar ki; o terör örgütü değildir. Neymiş, Suriye Demokratik Güçleriymiş. Kimi uyutuyorsunuz. Biz Arap’ı da iyi biliriz, terörist Kürtleri de iyi biliriz. Benim şu anda Kürt kardeşlerimle aramıza herhangi bir nifak sokmanıza gerek yok. Eğer Kürt kardeşlerimizin arasında teröristler varsa onlara da gereğini yaparız. Ülkemize karşı ihanet içinde olanlara karşı asla elimiz yumuşak olamaz. Kim olursa olsun. Bu başka bir etnik unsurdan da olabilir. Bizler tüm görüşmelerimizde DEAŞ’ın bölgeden temizlenmesinin ardından PYD’ye verilen desteğin geri çekileceği, silahların toplanacağı, bölgenin asli unsurları tarafından yönetilmesinin sağlanacağı ifade edildi. Neticeye baktığımızda PYD’ye verilen desteğin neredeyse 20 bin tırın aştığını görüyoruz, 3 binin üzerinde kargo uçağı silah malzeme geldiğini görüyoruz. Bu terör örgütünün kontrol ettiği yerlerdeki Arap ve Türkmen unsurlar baskısıyla, hatta şiddetle sindirilmiş, karşı koyanlar yerlerinden edilmiş, tapu ve arşiv kayıtları yakılarak insanların mülkiyet haklarına tecavüz edilmiştir. Suriye, DEAŞ’ın ardından PYD/YPG zulmü altında inlemeye başlamıştır. Tüm bunlar Amerika askerlerinin nezaretinde ve belki yönlendirilmesinde yapılmıştır. Türkiye’nin artık bu gidişata tahammül edemeyeceğini belirterek meşru müdafaa veya müdahale hakkını kullanma ihtimaline karşın Amerikan askerleri teröristlerin aralarına serpiştirilmiş. Amerika askerleri tarafından kurulan radar üsleri ve gözlem noktalarının hedefinin de ülkemizi teröristlerden değil, teröristleri Türkiye’den korumak olduğu aşikardır. Amerikan hava unsurlarının bölgedeki tüm faaliyetleri teröristlerin güvenliğini sağlamaya, faaliyetlerini rahatça icra etmelerini temine yöneliktir.” Fırat’ın doğusuna operasyon yapılacağı mesajını paylaşan Erdoğan, “Fırat’ın doğusuyla ilgili ikazlarımızı yaparken aynı zamanda hazırlıklarımızı da tamamladık. İşte Deyrizor, işte Münbiç. Deyrizor petrol yataklarını bu terör odakları kullanıyor. Ve oradan yılda 600-650 milyon dolar ham ve işlenmiş petrol olarak gelir elde ediyorlar. Bunlara göz yumuluyor. Bizim ne Amerikan yönetimine ne de Suriye’deki Amerikan askerlerine yönelik bir husumetimiz bugüne kadar olmadı. Her şeye rağmen Amerika’yı doğru zeminlerde buluşabilmemiz şartıyla gelecekte de birlikte yol yürüyebileceğimiz stratejik müttefikimiz olarak görüyoruz. Ülkemizin beka meselesi olarak gördüğümüz Suriye politikasındaki derin görüş ayrılıklarımızın gelecekteki daha büyük iş birliklerimizin önünde engel oluşturmasına izin vermemeliyiz. Bu anlayışla Fırat’ın doğusunu bölücü terör örgütünden kurmaya yönelik harekatımıza birkaç gün içinde başlayacağımızı ifade ettik, ifade ediyoruz. Hedefimiz asla Amerikan askerleri değildir. Bölgede faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarıdır. Suriye’nin güvenli hale getirdiğimiz diğer bölgeleri gibi Fırat’ın doğusunu da asli sahipleri için huzurlu ve yaşanılabilir haline dönüştürmekte kararlıyız. Bu önemli sorunu böylece geride bırakmamız hem Suriye’nin toprak bütünlüğünün temini ve siyasi çözümün önünün açılmasına hem de Amerika ile bölgede daha sağlıklı işbirliği iklimi oluşturmamıza imkan verecektir. Bunu İdlib’te Rusya ile başardık, süreç başarılı bir şekilde yürüyor. Aynı durumu Fırat’ın doğusunda da Amerika ile yapalım, Münbiç’te yapalım. Münbiç yüzde 85’i ile tamamen Araplara ait olduğu halde orada terör örgütleri bulunuyor. Dürüst davranmıyorlar, oradaki teröristleri oradan çıkartmıyorlar, o zaman biz çıkartacağız, iş başa düştü. Ülkemizde bulunan yaklaşık 4 milyon Suriyeli'nin kendi evlerine dönüşlerini ancak bu şekilde mümkün kılabiliriz. Hiçbir siyasi çıkar bir ülke halkının kendi vatanında huzurlu ve güvenli yaşamasına katkıda bulunmak gibi önemli olamaz. Türkiye’yi üzerine yüklenen bu büyük yük ile baş başa bırakıp, üstelik bir de sınırları boyunca sürekli tehdit oluşturacak bir yapı kurmaya çalışma bu millete husumet beslemek demektir. Biz milletimize ve ülkemize tuzak kurmaya çalışanlarla değil, dostluk gösterenlerle yol yürüyeceğiz” dedi.
Editör: TE Bilisim