Aramiler ve Diyarbakır 5 Ege göçleri sonunda Hititlerin yıkılması Aramilerin işini kolaylaştırmış, çöl sakinleri kültür merkezlerine doğru akın etmeye başlamışlardı. Anadolu’nun birçok bölgesine özellikle de kaynakların  şimdiye kadar tespit edebildiği Anadolu’daki en ileri göç noktaları olan Orta Anado-lu’da eski çağın önemli ticaret merkezi Kayseri’ye kadar gelebilmişlerdir (Memi 2009: 173–174). Stel ve Rölyefler’de buzağı başı ve ayağı resimleri ile Malatya şehrinin ifade edildiği kabul edilmektedir, bundan dolayıdır ki, Barnett bu hiyeroglif işaretlerinin, o devirde Hitit ehri olmayan ve imdi Aramilerlemeskûn bulunan bütün kuzey Suriye ve Güneydoğu Anadolu'daki şehirlere Urartu ve Asur kralları tarafından verilen Hatti ismini ifade etmiş olmasını ileri sürmektedir (Kınal 1958: 75). Hititlerden sonra Güneydoğu Anadolu'da ve Kuzey Suriye'de ilk kurulan beylikler dil, yazı ve kültür alanlarında Hitit geleneklerini 200 yıl sürdürdüler. Daha sonraki yıllarda bölgede Arami dili ve kültürü hâkim oldu (Özkan 2007: 14). Asur kralı II. Asur Nasir-pal dönemi yani M. Ö. IX. yüzyıl tam bir Aramiler asrıdır. Asur krallarının Batı seferleri olmasaydı Aramiler belki de Anadolu’nun tümünü istila edeceklerdi. Aramiler bütün Kuzey  Suriye’yi ve Güney Mezopotamya’yı igal ettikleri hâlde Yukarı Dicle bölgesine girememişlerdir (Memi 2007: 197). Asur ve Urartu vesikalarında evvelce Hitit  İmparatorluğuna ait olan ve fakat bilahare Aramilerle meskûn bulunan şehirlere "Hatti memleketi" deniliyor (Kınal 1958: 72). Ö. 1050’den itibaren Asur Devleti, Arami göçünün etkisiyle parçalanmış ve daha küçük devletlere bölünmüştür (İplikçioğlu 1994: 54). Aramilerin kurduğu kent devletleri, genellikle aşiret reisi ve kurucusunun adının önüne eklenen bit  (ev) sözcüğüyle tanımlanırdı. Asur'un hemen batısında, Dicle ile Fırat Nehri arasında kuzeyden güneye doğru Bit-Zamani, Bit-Bahiyani, Bit-Halupe ve batıda Bit-Adini krallıkları yer almaktaydı. Aramiler Basra Körfezi bölgesine de sızmış ve burada da yerletikleri yerlere kendi adlarını vermişlerdi. Asur merkezi bölgesine en yakın Arami Krallığı olan Bit-Bahiyani'nin başkenti Guzana (Tel Halaf), en kuzeydeki Bit-Zamani'nin başkenti ise Amedi (Diyarbakır) idi. Fırat'ın hemen doğusunda bulunan TilBarsip (Tel Ahmar) ve Hadatu (Arslanta) Bit-Adini'nin iki önemli kentiydi. Bu kentler M.Ö. IX. yüzyılda Asur eyalet sistemi içine alınmışlardır. Asur kralı III. Almaneser 856 yılında Bit-Adini üzerine ilerlemiş, arkasından da Fırat'ı geçerek 853 yılında Asi Nehri kıyısındaki Karkar'da birleşik Arami gücünü yenmiş ve böylece bölgede geçici de olsa üstünlüğünü kabul ettirmiştir. Ancak Fırat'ın batısındaki ve Suriye'deki krallıklar, uzun süre otonomilerini korumak için ortak mücadele vermişlerdir.  Fırat'ın batısındaki Kargamı(Karkamı) ve Pattina/Unki (Antakya) Hititli karakterini korurken, Sam'al (Zincirli), Halep yakınındaki Arpad (Bit-Agui), Hama ve Şam birer Arami kentine dönmüştü. Bütün kentlerde Arami nüfusu yaşamakla birlikte, Hama gibi önemli bir krallık M.Ö. X. ve IX. yüzyılda Luwice adlar taşıyan, VIII. yüzyılda ise Aramikökenli krallar tarafından yönetilmiştir. Sam'al ve Bit-Adini'de de Aramilerin yönetiminde Hitit kültürü varlığını korumutur. Sam'al'daArami yazısı ve sanatının tanımlanmasına önemli katkılar yapan kabartma ve yazıtlar bulunmuştur.  Pattina/Unki örneğinde olduğu gibi, kentler hem Luwice, hem de Aramca adlarla anılabiliyordu; bu da Aramilerin zaman içerisinde kentin adını değiştirecek kadar egemen nüfus hâline gelişine işaret etmektedir.
Editör: TE Bilisim