Dicle Üniversitesi İslam Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Acar, son olayların Müslüman olmayan coğrafyalarda İslam'a karşı sempatiyi azalttığını söyleyerek, "Müslümanlar, bu gibi (DAEŞ) cinayet işleyen akımlara karşı bence hep birlikte tavır geliştirmeli" dedi. Acar,İslam adına ortaya çıkan bazı grupların gerçekleştirdikleri saldırıların, işledikleri vahşi cinayetlerin ve katliamların İslam'a büyük zarar verdiğini belirtti. Acar, bu grupların İslam'la uzaktan yakından ilişkisinin bulunmadığını söyledi. Bazı kesimlerin bu durumu kullandığını ve kullanmak istediğini savunan Acar, İslam adı altında masum insanları katleden gruplardan uzak durulması gerektiğini ifade etti. Bu durumun İslamofobiyi tetiklediğini aktaran Acar, "Bu son olaylar batıda, Avrupa'da, Müslüman olmayan coğrafyalarda İslam'a karşı sempatiyi azaltmıştır. Müslümanlar, bu gibi (DAEŞ) cinayet işleyen akımlara karşı bence hep birlikte tavır geliştirmeli" diye konuştu. "Hiç kimse kendi dar hesaplarını İslam adı altında sunmamalı" İslam ülkelerine ve sınırlarına yönelik terör örgütü DAEŞ tarafından yapılan saldırıların sadece bir ülkeye değil, tüm Müslümanlara dolayısıyla İslam'a zarar verdiğini dile getiren Acar, şunları söyledi: "İslam bunlardan uzaktır. Hiç kimse kendi dar hesaplarını İslam adı altında sunmamalı. Bu İslam'a vurulmuş büyük bir darbedir. Tabi birilerinin hoşuna gidiyor, diyorlar ki, 'Biz zaten diyorduk İslam şöyledir, böyledir' diye. Bu son olaylarla da haklı çıktıklarını zannediyorlar. Oysa İslam barış dinidir. Müslümanlar arasındaki kardeşlik, tüm dünyada huzur ve barış ortamını kurmayı, adalet sağlamayı esas almıştır. Bunu Raşid Halifeler döneminden biliyoruz." Acar, Diyarbakır'ın İslam ordusu tarafından fethedildiğinde gayrimüslimlerin yaşadığını anımsatarak, "Burada yaşayan gayrimüslimler Bizans iktidarından memnun değillerdi, Müslümanların gelişini çoğu memnuniyetle karşıladı. Çünkü Bizans onlara mezhepleri farklı olduğu için zulmediyordu, baskı uyguluyordu" ifadelerini kullandı. Terör örgütlerine katılımların azalması için ailelere büyük iş düştüğünü vurgulayan Acar, aile faktörünün bu konuda önemli olduğuna işaret etti. Ailelere, "Çocuklarınızın nerelere gittiğini, neler yaptığını, kimlerle arkadaşlık kurduklarını kontrol edin, sorunlarını dinleyin" önerisinde bulunan Acar, çocuklara İslami eğitimin doğru biçimde verilmesi gerektiğini kaydetti. "İslam, kesinlikle hoşgörü ve uzlaşma konusunda diğer dinlerden daha ileridedir" İslam coğrafyasında onlarca İslami grup bulunduğuna dikkati çeken Acar, herkesin kendi İslam anlayışının en doğrusu olduğunu savunduğunu, kendisi gibi düşünmeyenleri İslam dairesi dışına çıkarmaya cesaret ettiğini söyledi. Acar, kimsenin böyle bir yetkisi bulunmadığını ifade ederek, "Müslüman olduğunu söyleyen birine kimse sen Müslüman değilsin diyemez. Farklı diller, kültürler İslam dininin zenginliği olarak görülmeli. Bunları istismar etmemek gerekir" dedi. Acar, İslam'ın Kur'an-ı Kerim ve Hazreti Peygamberin hadisleri ışığında, 1400 yıl önceki ayet ve hadislerin çağın ihtiyaçlarına göre yorumlanabileceğine vurgu yaptı. Acar, "İslam dini hoşgörü dinidir. Müslümanlar yüzyıllarca gayrimüslimlerle barış içerisinde, huzur içerisinde yaşamayı başarmış bir toplum. İslam, kesinlikle hoşgörü ve uzlaşma konusunda diğer dinlerden daha ileridedir" değerlendirmesinde bulundu. DAEŞ terör örgütünü İslam dünyasının başına gelen en büyük musibetlerden biri olarak nitelendiren Acar, şu değerlendirmede bulundu: "İslam dünyasının başına gelen en büyük musibetin 'Moğol işgali ve istilası' olduğunu söylüyorduk. Moğollar 1220'li yıllardan itibaren gerçekten de büyük bir tahribat yaptılar. Özellikle 1258'de Bağdat'ı işgal etmeleriyle bu tahribat zirveye çıktı. Suriye'yi de aldılar, neredeyse Mısır'a doğru ilerlerken Ayn Calut Savaşı'nda Memlüklüler tarafından durdurulmasalardı belki de İslam dünyasının tamamı bugün Moğol istilası altında olacaktı. Moğollar yüz binlerce Müslümanı öldürdüler. Bütün medeniyet eserlerini tahrip ettiler. Kütüphaneleri, camileri, medreseleri yıktılar, kitapları yaktılar nehirlere attılar. En büyük tahribatın bu olduğunu biliyorduk ama maalesef bu son olaylar artık neredeyse Moğol istilasına rahmet okutacak. Üstelik Moğollar Müslüman değildi ama bunlar İslam adına yola çıkmışlar, İslam adıyla böyle vahşice cinayetleri işliyorlar." "Savaşın da bir ahlakı ve hukuku var" Savaşta sivillere, çocuklara, kadınlara, esirlere ve silahsız kişilere dokunulmaması gerektiğini anlatan Acar, şunları kaydetti: "Bunların yaptıklarının Hazreti Peygamberin yaptıklarıyla, İslam'la uzaktan yakından alakası yok. Bir iki noktayı yanlış yorumlayarak bunları ön plana çıkarıyorlar. Camileri, özellikle türbeleri, mezarları tahrip ediyorlar. Tamam türbe ziyaretlerine maalesef bazı İslam ülkelerinde olması gerekenden fazla bir rağbet var. Türbeler bir takım hurafelerin yoğun yaşandığı merkezler haline gelmiş. Bu yanlışlıklar var ama yanlışlıkları ortadan kaldırmanın yolu o türbeyi, o mezarları toptan yıkmak, yok etmek değildir. Bir yanlışı düzeltmek için daha büyük yanlış yapıyorlar. Cinayetlerin zaten savunulacak bir tarafı yok. İslam dünyasındaki bazı dini liderler İslam adını kullanarak zulmeden ve vahşi cinayetler işleyen gruplara karşı gerekli fetvaları veriyorlar." "İslam'a en büyük zararı bunlar verdi" İslami grupların "cihat" iddiasını da değinen Acar, cihadın ele geçirilen kişiyi öldürmek olmadığını, yapılanların cihadla ilgisinin bulunmadığını olmadığını söyledi. Acar, şunları belirtti: "Cihadı sadece savaş olarak da düşünmemek lazım. Cihat çok genel bir kavramdır. Bunun içerisinde İslam'ı anlatmak, yaymak, tebliğ etmek de var. İslam'ı anlatmak da cihattır. Maalesef cihat da yanlış anlaşılmıştır, yanlış yorumlanmıştır. Asıl mecrasından çıkarılmıştır. Bu öldürme yönteminin cihatta yeri yok. Cihadı çığırından çıkarmışlar asıl amacından saptırmışlardır. Müslümanların tarihteki cihadı bu değil. Bunlar bambaşka bir oluşum. Bunun sebepleri üzerinde düşünmek lazım. Bazı dış faktörler işin içerisinde olabilir. Ancak şu bir gerçek, İslam'a en büyük zararı bunlar verdi."
Editör: TE Bilisim