Kendimiz olmak.......

     Birey olmak......

     Toplumda birey olmak......

   Ölçüsüz ve sınırsız eylem alanlarında şuursuzca açılmamak, ölçülü ve düzenli hareket etmek ve iyi bir birey olmak, kalabalıklardaki kimi kişilerin yapılarını oluşturur. Bu yapı aynı zamanda da toplumların çizgilerini belirlemede büyük rol oynar. Kalabalıklar bireylerden oluşur. Bireyler kalabalık dışında tek başına karar verirken, toplum kurallarından olan, din, töre, gelenek ve görenek gibi toplumsal kuralları da dikkate alarak ve bazı kişiler ise bilim yoluyla teknik donanımları da yanlarına alarak hareket ederler. Kişiler toplumları oluşturdukları zaman, kitle insana kendilik bilgisini kaybettirir ve kendilik bilgisini kaybettikçe,  buluşulan yanlış ya da doğru olan ortak noktalarda, kendisini olduğundan daha güçlü görmeye başlar. Bireysel düşünmekten çıkar ve kalabalıklaşarak, kitlesel  davranırlar. Bu noktada ise kişilik düşünceleri biter ve kalabalık içinde kitlesel hareket etmeye başlar. Kitle içinde yapılan yanlış eylemler, kalabalığın yanlış yerlere sürüklenmesine sebebiyet verir. Kalabalıkların oluşturduğu bu şuursuzca hınç, hem kişideki uysallığı bitirir, hem şiddet ve linç eylemlerine kadar varabilen yanlış sonuçlar doğurur. Bu durum hem çevresine zarar getirir, hem de kendisine zarar vermiş olur. Bireyler kitle içerisine dahil oldukları zaman, birey olduklarını unutturlar ve kitle ile birlikte ortak noktada hareket ederler. Kararları bireysel değil, artık kalabalıktan gelen seslere göredir. Bir tür “sürü psikolojisiyle” davranmaya başlarlar. Çünkü birey, artık toplum yapısını oluşturacak bilinçli bir eylemden yoksundur ve kalabalığın kendisine katmış olduğu hislerle hareket eder.. Kitlenin vermiş olduğu bu ölçüsüz davranışlar sonucu, kimi zaman toplumda şuursuzca hareketlere neden olurken, kimi zaman da toplumda kapanması zor derin yaralar açar.  Bu kötü durum ise, hem toplumu hem de kişileri felakete sürükler. Kitle, son derece erdemli ve saygılı olabileceği gibi, korkunç bir felaketin nedeni de olabilir. Kişilik kazanan bireylerin davranışları, aynı zamanda topluma da olumlu yönde büyük ivme kazandırır. Böylece kişilik kazanan bireyler eşittir kişilik kazanan toplumları oluşturur. Biz bir bireyiz ve toplum içerisinde yaşıyoruz. Ölçülü ve düzenli hareket etmek bizlerin görevi. Bizler bu görevi, çocuklarımızın gelecekteki temellerini sağlam olması için ve ülkemizin huzuru için taşımalıyız. Her türlü şuursuzluğun sonu zarar ve ziyandır.

Editör: TE Bilisim