CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Filistin halkına yapılan açıkça bir zulümdür, katliamdır. Katliamı yapanları şiddetle kınıyoruz. Beklerdik ki bütün dünya ayağa kalksın. Gördüğümüz tablo şudur, Amerika’da kendi iç sorununu çözemeyen bir başkan, sorunu gündemden düşürmek için İsrail’le ilgili başka politikaları yürürlüğe koydu” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki partisinin grup toplantısına Filistin atkısı ile geldi. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından önce, Gazze'de yaşamını yitirenler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Filistin’de 60’a yakın Filistinlinin öldürüldüğünü öğrendiklerini ve 3 bine yakın yaralı olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, “21.yüzyılda yaşıyoruz. İnsanın ne kadar değerli olduğunu hepimizin bilmesi gereken bir yüzyılda yaşıyoruz. Geldiğimiz noktada Filistin halkına yapılan açıkça bir zulümdür, katliamdır. Katliamı yapanları şiddetle kınıyoruz. Beklerdik ki bütün dünya ayağa kalksın. Gördüğümüz tablo şudur, Amerika’da kendi iç sorununu çözemeyen bir başkan, sorunu gündemden düşürmek için İsrail’le ilgili başka politikaları yürürlüğe koydu. Tel Aviv'den Kudüs'e Amerika’nın büyükelçiliği taşındı. Gönül isterdi ki, Trump’ta bunu uygulamasın. Ortadoğu'nun kan gölü olmasına sessiz kalmanın ötesinde teşvik ediyorsunuz” ifadelerini kullandı. “Tarihe kanlı Pazartesi olarak geçecek” Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “ Pimi çekilen bir bombayı Ortadoğu’nun kalbi olan Kudüs'e yerleştirdiler. Dün Pazartesiydi. Tarihe kanlı Pazartesi olarak geçecek. Kanlı Pazartesi'yi hiçbir Ortadoğulu unutmamalıdır. Siz gelişmiş silahlarla, insanları tarıyorsunuz, bu mudur insanlık, ahlak, adalet? Trump, kendi ülkesinde bilim adamlarına sorsun, nasıl oluyor da Ortadoğu kan gölüne dönüşüyor? Ortadoğu'daki barış silahla olmaz. Kavgayla olmaz. BM kararlarını tanımıyorum diyorsun, ben istediğimi yaparım diyorsun. İstediğini yaparsan tarihe kanlı Pazartesileri mal edersin başka bir şey yapmazsın. İnsanlık tarihi seni yaşam boyu lanetler. Yazık günah değil mi o insanlara? 70 yıldır kendi vatanları için mücadele ediyorlar. Bir insanın vatanı için mücadele etmesi kadar doğal hangi hak olabilir? Filistinli kardeşlerimiz kendi vatanları için mücadele ediyor. Kendi toprağında insan mülteci olabilir mi? Kendi toprağında ötekileştirilen kişi olabilir mi? Acımasızca o insanların üzerine kurşun yağdıranları tarih asla unutmayacaktır. O gencecik çocukların tankları, topları, tüfekleri yok. Sadece ve sadece slogan atıyorlar, yürüyüş yapıyorlar. Buna bile tahammülleri yok. Kimse bundan sonra kalkıp da dünyaya demokrasi dersi vermesin. Her demokrasi dersi verdiklerinde onlara kanlı Pazartesi'yi hatırlatmak insanlığın temel görevlerinden birisi olmak zorundadır. Artık bunu yapacağız. ABD yönetiminin Ortadoğu'ya barış getirme şansı artık yoktur. Trump yönetimi Ortadoğu’ya kanı ve gözyaşını, ölümleri getirir artık." 3 günlük yas ilan edildiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Türkiye'nin yas tutması kadar doğru bir şey yoktur. Yasımızı tutacağız ama asla ve asla unutmayacağız. Her Filistinli kendi bayrağı toprağı için mücadele ediyor, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da Filistinli kardeşlerinin yanında sonuna kadar olacaktır. Ortadoğu'da yaşanan dramlardan sonra Dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcımı 2 kere Filistin'e gönderdim. CHP’liler olarak Filistin davasını her dönem savunduk. Bundan sonra da savunmaya devam edeceğiz. Bundan sonra da yanlarında olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu. “Gönül isterdi ki dünya ayağa kalksın” "Gönül isterdi ki dünya ayağa kalksın” diyen Kılıçdaroğlu, “Kısık sesli protesto yapılıyor. Birbirini gırtlaklayan, egemen güçlerin oyununa gelen Arap dünyası, bir araya gelip Filistin'e sahip çıkamıyor. Biz sahip çıkarken, onlar bizim kadar sahip çıkamıyor. Kısık sesli protesto bizim içimize sindireceğimiz bir tepki şekli değildir. Kimse kusura bakmasın. Egemenlerin güçlerin söylemlerini dile getiren iktidarlardan ülkelerden kendi bölgesine de dünyaya da hayır gelmez. Filistinliler öldürülürken onlar kendi aralarında bayram yapıyor. İnsanın ölümü bayram konusu olmaz. Filistinlileri kendi topraklarından atacaksınız, her sonra da kalkacaksınız dünyaya ders vermeye kalkacaksınız. İnsanlık tarihi bunu kabul etmez. 15 Temmuz 1092, Kudüs düşer. Büyük bir katliam başlar. 2 günlük yağma yapılır. Katliamdan sonra Haravi şu notu düşmüştür, ‘Müslümanların değerleri hiç bu kadar vahşice perişan edilmedi’. 1092'den beri Filistinliler kendi vatanlarını savunuyor. 2 Ekim 1187, bir Miraç Kandili Gecesi'nde büyük komutan Kudüs'ü geri alır. O komutan Selahaddin Eyyubidir. Hiç kimseye dokunmayacaksınız talimatını verir. İslamiyet’in barış dini olduğunu söyler. Kudüs'ten ayrılmak isteyen ayrılabilir der. Biri insani biri vahşi bakış açısıdır. Kimseyi inancından ötürü öldürmemiştir. Asla Kudüs’te talana izin vermemiştir. Kutsal sayılan kilisenin yıkılması önerisini reddetmiştir. Kudüs'e barış getirmek için Selahaddin Eyyubi oraya gitmiştir. Haçlı seferleri anlayışı bugünde vardır. 21. yüzyılda siz 60’a yakın Filistinliyi katlederseniz, dünya buna seyirci mi kalacaktır? Tarih kendisine bir not düşmeyecek midir? Müslümanlar için elbette kutsal bir yerdir. Kabe'den önce insanlar namaz kılarken yüzlerini oraya dönerdi. Yahudiler dünyanın neresinde olursa olsun yüzlerini Kudüs'e çevirirler. Hazreti İsa'nın dünyevi hayatının Kudüs'te sona erdirildiği kabul edilir. Bu kadar önemli bir kentin savaş kendi olmasını içimize sindiremiyoruz. Barış kenti olması lazım. Kanlı Pazartesi unutacağımız bir gün değildir” açıklamasında bulundu. “Söz veriyorum 20 milyon doları ben size bulacağım” Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti: "Hükümetten ne istiyoruz? Hükümet 3 günlük yas ilan etti, İsrail hükümetini sert şekilde eleştirdi gayet güzel. İki şeyi ayırıyoruz, bizim eleştirimiz uygulamaları yapan siyasal iktidarlara. İslam İşbirliği Teşkilatını acilen toplantıya çağırdılar, burada kararlar alınmalı ve aynen uygulanmalı. Geçmişte de İİT karar alınıyor ama sonra unutuluyor. Kanlı Pazartesi'nin dünyaya unutulmaması için takip edilmesi lazım hükümetten ilk isteğimiz budur. İkinci isteğimiz, İsrail büyükelçimizi derhal geri çekin. Büyükelçiyi istişare için değil, kesin geri göndermemek üzere geri çekeceksin kardeşim. Bir diğer isteğimiz, İsrail ile yapılan sözleşme Mavi Marmara dolayısıyla. Bizim onurumuza dokunuyor. Bugün arkadaşlarıma söyledim. Kanun teklifini veriyorlar. İsrail’le yapılan 20 milyon dolarlık onur kırıcı sözleşmeyi öngören kanunu derhal iptal etmeliyiz, edeceğiz. Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olduğunu kanıtlamak içi oradaki konsolosluğumuzu derhal Filistin büyükelçisi olarak bütün dünyaya ilan edin. Hükümetten bunları bekliyoruz ve takipçisi olacağız. Hiçbir eleştiri yapmıyoruz, şimdi eleştiri zamanı değil, beraber, birlik olma zamanı. Ortadaki katliamın hesabını bir şekilde sormak zorundayız. Türkiye bütün gücünü göstermeli. 4 konuda size her türlü desteği veririz. Meclis tatile girmeden önce o kanunu iptal edelim. Söz veriyorum 20 milyon doları ben size bulacağım. Götürüp İsrail hükümetine verin o parayı." “Bu itirafı dolayısıyla Erdoğan’ı kutluyorum” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İngiltere ziyareti öncesinde havaalanında yaptığı açıklamayla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, “ Diyor ki, ‘Benim faiz konusundaki kanaatlerimi biliyorsunuz. 24 Haziran'dan sonra bunun şekli de oranı da farklı gelişecek.’ Bir şeyi başardığı çok doğrudur. Faizi artırma konusunda gelmiş geçmiş devlet yöneticilerinden bir numarası Erdoğan'dır. En çok faiz ödeyen kişidir. Bunu hakaret olarak kabul ediyorsa hemen dava açsın, bütün bilgileri hakimin önüne koyacağım. Doğru olunca açamıyor. Kılıçdaroğlu, konuşmasın diye dava açıyor. Konuşacağım. 24 Haziran'da Muharrem İnce cumhurbaşkanı olacak, güçlü bir demokratik parlamenter sistem gelecek, faizi alaşağı edeceğiz. 16 yılı gördük ne olduğu belli, 24 Haziran'dan sonra sen zaten olmayacaksın, yeni, düzgün, tuttuğunu koparan, söylediğinin arkasında duran, halkın adamı, milleti için çalışan bir cumhurbaşkanımız olacak. Tefecilere taviz vermeyecek. Çetelere izin vermeyecek, çetelere af getirmeyi hiç düşünmeyecek. Güzel ve doğru bir şey söylemiş. Bu itirafı dolayısıyla Erdoğan’ı kutluyorum. 24 Haziran'dan sonra bizim yapacağımız çalışmamızı dile getirdiği için Erdoğan'a teşekkür ediyorum” dedi. “Biz gerekirse Alman hükümeti aleyhine gerekirse Almanya'da dava açacağız” Adalet Yürüyüşü yaptıklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Adalete inandığımız için yaptık biz bunu. Kendimiz için değil. MYK’yı, Grup Toplantılarını bütün bu yürüyüşün önünde yaptık. Fakat bir gördük ki bizim bütün telefonlarımızı dinlemişler. Bu ahlaksızlığı yapanları hükümetin ortaya çıkarmasını istiyorum. Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu ahlaksızlığın ortağı değilsen bizi dinleyenleri ortaya çıkarmak zorundasın. Dinlemeyi öngören casus programı Almanya'daki bir firma tarafından üretilmiştir. Firmanın adı gazetelerde yer alıyor. Bu casus programı Alman hükümetinin izni olmadan başka bir ülkeye satılamaz. Alman medyası üzerinde duruyor, Alman hükümetine soruyor, bu casus programını Türkiye'ye satılması için kime izin verdiniz? Bunun bilinmesi lazım. Bizimde bunu bilmemiz lazım. Google, 29 gün bu program internette kalınca bunun bir casusluk programı olduğunu fark ediyor ve çekiyor. Biz merak ediyoruz, Alman hükümeti bu casusluk programını Türkiye'de kimlere sattı. Eğer demokrasi, insan hakları, yaşamın gizliliği, adalet, hak, hukuk diyorsanız ortaya çıkarın. Biz gerekirse Alman hükümeti aleyhine gerekirse Almanya'da dava açacağız. Bizi dinlemişler, sanıyorlar ki bir şey bulacaklar. Vallahi bir şey yok. Onlarda ne olduğunu biliyorlar. Bizim yürüyüş sırasında neleri düşündüğümüzü herhalde öğrenmek istiyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
Editör: TE Bilisim