Çözüm Süreci ile silahların sustuğu ve huzurun hakim olduğu Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da son dönemde artan terör saldırıları, bölgedeki illerde sosyal ve ekonomik yaşamı olumsuz etkiledi. Bölgede sağlanan huzur ortamında güvenlik endişesinden uzak, gecenin geç saatlerine kadar iş yerlerini açık tutan esnaf, son günlerde yeniden artan terör saldırıları nedeniyle güvenlik endişesiyle belirli bir saatten sonra kepenk kapatırken vatandaşlar da erkenden evlerine kapanıyor. Van'da yaşayan Recep Ayhan, huzur ve güven ortamının bozulmasının toplumu her yönüyle olumsuz etkilediğini söyledi. "Millet olarak bu girdabın içinden kurtulmak istiyoruz. Herkesin bu konuda üzerine düşen görevi yapması gerektiğine inanıyoruz" diyen Ayhan, "Sokakta dolaştığımızda halkın ne durumda olduğunu görüyoruz. Herkes tedirgin, herkes bu konuda sıkıntılı hatta gece evde huzursuzluk var. Sadece kenar mahallelerde değil, merkezde de daha önce gece yarılarına kadar her taraf doluyorken şimdi kimse yok. Herkesin içinde bir korku ve endişe var" dedi. Kenan Çelikol da Bitlis'in Tatvan ilçesinde iş yerinin bulunduğunu, olayların başlamasıyla satışlarında ciddi düşüş yaşandığını belirtti. Yaşanan olaylar nedeniyle bazı esnafın iş yerlerine "satılık" veya "kiralık" tabelası astığını dile getiren Çelikol, "Şu an perişan şekilde bekliyoruz. İnsanlar artık iş yapamıyor ki dükkanını satışa ya da kiralığa çıkarmış. Tatvan da Nemrut Dağı var. Eskiden her sene binlerce turist gelirdi. Bu sene bir tane bile turist yok" diye konuştu. Salih Şahin de terör olaylarının herkesi etkilediğini belirterek, olayların bir an önce sona ermesini istediklerini söyledi. İran'dan Van'a gelen turist Halise Şafi ise Van'a gelmeye korktuklarını ve rahat alışveriş yapamadıklarını kaydetti. Muş Muşlu Hamit Taşdemir de terör olaylarının bölgeye zarar verdiğini söyledi. Bölgenin huzura kavuşması için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini belirten Taşdemir, "Hepimiz kardeşiz, bu memleket hepimizin. Burada, memurumuz, doktorumuz, hemşiremiz görev yapamıyor" ifadelerini kullandı. Kan dökerek hiçbir yere varılamayacağını vurgulayan Taşdemir, "Doktor gelmezse, baraj yapılmazsa hastanelerde doktor görev yapmazsa buradaki insanların hali ne olacak? Onun için burada birlik, beraberlik ve huzur istiyoruz" dedi. Esnaf İrfan Uyanık ise terör olayları nedeniyle ticaretin durma noktasına geldiğine dikkati çekti. Esnafın mağdur olduğuna işaret eden Uyanık, esnafın akşam erkenden iş yerini kapattığını ve çok zarar gördüklerini anlattı. Yusuf Taşdemir de yolların kesilerek araçların yakılması nedeniyle çoğu vatandaşın bölgeye gelmeye çekindiğini, terör olaylarının tedirginlik yarattığını söyledi. Hakkari Hakkari Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Servet Taş da Çözüm Süreci'nin 2,5 yıl devam ettiğini ve bu sürecin bölge için umut, heyecan, yatırım ile geçtiğini anımsattı. Bölgede ve Hakkari'de ekonomik dinamikleri harekete geçirdiklerini dile getiren Taş, şunları kaydetti: "Yüksekova Havaalanı ciddi bir örnekti. Çukurca Üzümlü Sınır Kapısı açıldı. Bunun dışında hayvancılıkta, tarımda ciddi gelişmeler yaşandı. Turizmde çok sevindirici gelişmeler oldu fakat maalesef bir ayı aşkın süredir yine 90'lı yıllara dönülmüş gibi oldu. Emeklerimiz boşa gitti. En önemlisi ülkemizin çok ciddi değerleri olan insanlarımızı kaybetmeye başladık. Bunca yıldır yaşadığımız çatışma sürecindeki travmayı yeni yeni üstümüzden atmaya başlamışken tekrar yeni bir çatışma süreci içerisinde kendimizi bulduk. Bunu kaldıracak artık ne yüreğimiz ne bedenimiz ne de gözlerimizden akacak yaş kaldı." Ağrı Ağrılı esnaf Hakan Gültekin ise son zamanlarda yaşanan olumsuz olaylar nedeniyle gergin olduklarını söyledi. Ailesiyle pikniğe bile gidemediklerini belirten Gültekin, "Geç saatlerde patlayan silah sesleri ailemizi ve çocuklarımızı çok huzursuz etti. Yani olası bir olumsuz durumla karşı karşıya gelmek bizi açıkçası çok korkuttu" şeklinde konuştu. Ülkedeki bu olayların bitmesi gerektiğini dile getiren Gültekin, barış ve huzur istediklerini belirterek, "Binlerce gencimiz öldü, dahasını görmek istemiyoruz. Birçok ocağa ateş düştü. Annelerimiz, babalarımız perişan. Bunu yapan insanlara da buradan sesimi duyurmak istiyorum, lütfen Allah rızası için buna bir son verin. Artık sesim nerelere giderse ama artık buna bir su serpilir de ülkemize huzur gelir. Artık insanlarımız rahat bir şekilde gezer. Çeklerim, senetlerim var ama ödeyemiyorum" ifadelerini kullandı. Müşteriye hasret kaldıklarını anlatan Gültekin, şunları söyledi: "Eskiden müşteri gelirdi, bunalırdık. Çay içmeye, yemek yemeye fırsatımız olmazdı ama şimdi yeter ki müşteri gelsin de ben aç kalayım. Ağrı'da inşaat sektörü de durdu. İnşaatta çalışan bir işçi evine giderken benden iki çift çorap alırdı ya da bir çift ayakkabı alır ailesinin ihtiyaçlarını giderirdi. Bir markete girdiği zaman evinin zaruri ihtiyaçlarını tamamen temin edip götürebiliyordu. Şimdi yok, müşteri bulamıyorum. Malımı satmak için dışarıda bekliyorum. Halka da hak veriyoruz, cebinde parası yok." Ağrı'da yaşayan Abdurrazak Yıldız da ülkede barış ve huzur istediklerini ancak son günlerde akşam olduğunda korkudan kimsenin dışarı çıkamadığını anlattı. Yıldız, "Olaylar böyle olmasaydı işlerimiz ve yerimiz iyiydi. Tayini çıkan memurlar korkudan buraya gelmiyor. Burada evimiz dairelerimiz var ama boş, kiracı bulamıyoruz. Kendi evimde polis oturuyordu, tayinini istedi gitti. Evlerimiz boş kaldı. Biz istiyoruz ki her şey iyi olsun barış olsun" dedi. Vatandaşlardan İkram Bunal ise Çözüm Süreci'nin bitmemesi gerektiğini dile getirdi. Esnafın iş yapamaz duruma geldiğini söyleyen Bunal, "Hepimiz barıştan yanayız. Olaylardan dolayı tedirginiz. Evimizde korkarak yatıyoruz. Memur kesimi korkuyor buraya gelmek istemiyor. Olaylar esnafı ve memur kesimini herkesi etkiliyor. Turistlik yerlerimiz çok, korkudan kimse gelmiyor artık" diye konuştu. Siirt "Terör örgütü PKK'nın ülkeye ve en çok Güneydoğu'ya zarar verdiğini görüyoruz" diyen Siirtli vatandaş Emrullah Eres, "Niyetleri, Kürtlerin hakları değil. Bu olaylar, bize ve yöre halkına epey zarar veriyor" ifadesini kullandı. Terör örgütü mensuplarının insanları tehdit ettiğini ve göçe zorladığını anlatan Eres, "Bugün bölgede barajlarda ve fabrikalarda en çok Kürtler çalışıyor. Onlara zarar vererek Kürtlerin işsiz kalmasını sağlıyorlar. Biz Kürt gençler olarak artık edi bese (artık yeter) diyoruz" şeklinde konuştu. Emrah Oktav da "Örgütün şu an yapmak istediği, bana, Siirt’teki ve Güneydoğu'daki bütün gençlere zarar vermek. Bu olayların bir an önce bitmesi gerekiyor, bir Kürt annenin oğlu olarak edi bese diyoruz" ifadelerini kullandı. Vatandaşlardan İzzettin İçin ise Türkiye'yi derinden yaralayan olayların Siirt'e etkisinin de farklı olmadığını söyledi. Zaman zaman esnafla konuştuklarını ifade eden İçin, şunları kaydetti: "Esnaf iş yapamamaktan, borçlarını ödeyememekten çok büyük sıkıntıları ve şikayetleri var. Memurların da durumu farklı değil. Duyduğumuza göre birçok memurun bugün imkanı olduğunda tayin isteyip Siirt'ten gidiyor. Bu, Siirt'in geleceğiyle ilgili çok olumsuz bir etki olacaktır. Diğer yandan iş adamlarını da gözardı edemeyiz. Parası olan ve iş yapmaya yeltenen, yatırımı düşünen iş adamlarının bugün tamamen bir beklenti içerisinde durduğunu duyuyoruz. Ekonomik çalkantılar herkesi durma noktasına getirmiştir. İş adamlarından şu anda yatırımı devam edenler bile tedirginlik içerisindedir." Murat Çakaz adlı vatandaş da yaşanan olaylar nedeniyle huzursuz olduklarını dile getirerek, "Son zamanlardaki olaylardan çok huzursuz oluyoruz. Yani buraya yapılacak herhangi bir yatırımın yapılamaması bizi derinden etkiliyor. Bu olaylar bizi huzursuz ettiği için üstümüzde olumsuzluklar oluyor. Biz de herkes gibi daha huzurlu ve olaysız bir ortam istiyoruz" dedi. Mardin Mardinli Hüseyin Arslan ise bölgede son günlerde acı, gözyaşı ve kanın hakim olduğunu, bunu kimsenin hak etmediğini dile getirerek, özellikle silahlı eylem ve hendek kazma gibi olayların bölgeyi olumsuz etkilediğini, bu olayların Kürt halkına zarar verdiğini söyledi. Güneydoğu'da insanların dükkanlarını, evlerini satıp bölgeyi terk etmek durumunda kaldığını aktaran Arslan, "Kürt hakları adı altında Kürt halkına zarar veriliyor çünkü ciddi manada işler durmuş burada. Millet artık göç etmeye başlıyor. Tıpkı 90'lı yıllar gibi. Her sene Mardin'e yüz binlerce turist geliyordu. Bu olaylardan sonra artık turist de gelmiyor. Bir tedirginlik var. Bu da Güneydoğu halkı için büyük bir zarardır" değerlendirmesinde bulundu. Barışın ve kardeşliğin hakim olduğu, Kürt, Türk ve Arapların birlikte yaşadığı bu topraklarda, acı kan ve gözyaşı istemediklerini vurgulayan Arslan, "Müslüman Kürt halkının yakasından düşün. Bu yapının artık silahlarını bırakması gerekiyor. Bundan vazgeçsinler. Yasal yollarla siyasetlerini yapsınlar. Kimse ölmesin. Kandan nemalanan zihniyet, Kürt halkının yakasından düşsün artık" şeklinde konuştu. İbrahim Atılca da özellikle son 2 ayda yaşanan olaylardan son derece rahatsız olduklarını aktardı. Hendek kazma gibi eylemlerin de sadece bir ilçeyi değil, bütün bölgeyi olumsuz etkilediğini belirten Atılca "Bütün terör örgütleri kınanmalı. Yaptıkları eylemlere herkesin tepki göstermesi gerekir. Halkımız da bu önemli süreçten geçerken birbirine kenetlenmeli" ifadesini kullandı. Diyarbakır Yakup Moğulgani ise 7 Haziran'dan sonra PKK'nın başlattığı çatışmalı süreç ve 6-7 Ekim olayları nedeniyle bölgede ekonomik çöküntü olduğunu söyledi. İş adamlarının bölgeyi terk ettiğini, dükkan açan esnafın pişman olduğunu dile getiren Moğulgani, "Her gün kepenk kapatma eylemleri oluyor. Bu endişeden dolayı kimse iş yerlerini açamaz oldu. Daha önce benim bir arkadaşım işsizken şu an ise çevremde 20 arkadaşım işsiz durumda. İş adamları sürekli işçileri çıkarıyor. PKK ve yandaşlarına ise hiçbir şey olmuyor" diye konuştu. "Bir şehir düşünün ki metropol şehridir ama akşam yediden sonra dışarı çıkamıyorsun" diyen Moğulgani, şunları söyledi: "Bir vatandaş olarak dışarı çıkamıyorsak artık neden burada yaşayalım. Geçenlerde esnaf bir arkadaşımla görüştüm burada turistlerin olduğunu, iyi derecede iş yaptıklarını, müşteriler geldiğinden dolayı sürekli para kazandıklarını söylüyordu. Şimdi ise 'ben kiramı ödeyemiyorum' diyor ve dükkanını kapatmak zorunda kaldı. Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri UNESCO'ya girdiğinden dolayı turist sayısının artması gerekirken PKK'nın bölgede yaşattığı kaos ve olaylardan dolayı kimse ziyaret etmez. PKK'nın bulunmadığı yerlerde iş imkanları varken sürekli işçi aranırken, PKK'nın bulunduğu yerlerde bölgelerde ise sürekli sorun, şiddet ve olaylar var." Batman Hediyelik eşya satan esnaf Nurettin Beycan da daha çok yerli ve yabancı turistlere hitap ettiklerini ancak artan terör olayları nedeniyle artık kente turistin gelmediğini söyledi. Terör olaylarının bir an önce durmasını istediklerini belirten Beycan, "Genelde işlerimiz yazın oluyor ancak bu yıl terör olaylarından dolayı kente artık ne yerli ne de yabancı turist geliyor. Yüzde 50’ye varan indirim yapmamıza rağmen satış potansiyelimiz yok. Satışımız sıfıra indi. Artık kiralarımızı ödeyemez duruma geldik" diye konuştu. Esnafın kira ödeyemez noktaya geldiğini belirten esnaf Mehmet Latif Varol, "Seçimlerden sonra Güneydoğu'nun her yerinde karışıklıklar meydana geldi. Bu karışıklıktan tüm esnaf etkilendi. Esnafların neredeyse tümü indirim yapmasına rağmen satış yapamaz hale geldik. Kiralarımızı çıkartamaz duruma geldik. Olayların bir an önce bitmesi ve barış sürecinin yeniden devam etmesini istiyoruz" dedi. Elazığ Kuyumcu Erhan Yumakgil, son zamanlarda artan terör olaylarının toplumu gerdiğini, kendilerini de kara kara düşündürdüğünü ifade etti. Terörle mücadeleyi desteklerini dile getiren Yumakgil, "Sonuna kadar gidilmesi lazım. Her şehit cenazesini görünce tüylerimiz diken diken oluyor. O günümüz berbat oluyor. O ruh halini kimse anlatamaz. Onlar bizim kardeşimiz, ağabeyimiz, canımız ve ciğerimiz. Kendi evladımız şehit olmuş gibi o acıyı hissetmekteyiz" ifadelerini kullandı. Kentte fırın işleten Ömer Serdar Saka da "İnanıyorum ki devletimiz terörü bu defa kökünden halledecek ve güzel bir Türkiye olacak. Yapılan çalışmaların ve operasyonların yerinde olduğuna inanıyorum" diye konuştu.
Editör: TE Bilisim