Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Birleşmiş Milletler'in (BM) Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili raporuna ilişkin, "Türkiye, bu cinayetin örtbas edilmesini önlemiştir. Suudi Arabistan'ın bu soruşturmaya kapalı olması, işbirliğine açık olması olayın tüm yönleriyle aydınlatılmasını önlemektedir. Umarım bu rapor uluslararası kamuoyunun daha da farkındalığını arttıracaktır ve tüm faillerinin, azmettirenlerin ortaya çıkmasına da katkı sağlayacaktır" dedi. Adalet Bakanı Gül, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu'nu ziyaret etti. Ziyaretin ardından Gül ve Feyzioğlu açıklamada bulundu. Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde sona gelindiğini belirten Gül, tüm bu süreçte "güven veren adalet" yaklaşımıyla toplumun her kesimiyle diyalog içinde olduklarını söyledi. Avukatların mesleki yeterliliğinin arttırılması, özlük haklarının daha da iyileştirilmesi için yapılması gerekenleri masaya yatırdıklarını dile getiren Gül, "Özellikle avukatların yargının temel unsuru olduğundan yola çıkarak niteliğinin arttırılmasını çok önemsiyoruz. Bu nedenle önümüzdeki dönemde belgede de yer alacak konu avukatlık mesleğine giriş için bir sınavın getirilmesi. Avukatlar, şu anda hukuk fakültesinden mezun olunca avukatlık mesleğine başlayabiliyorlar ama bizim ortaya koyacağımız vizyonla artık avukat olabilmek için bir sınava tabi olmak ve o sınavı kazandıktan sonra staj ve diğer aşamaları tamamlamak durumunda" diye konuştu. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun hem akademik hem de avukatlık yönüyle Türkiye’nin değerli bir hukuk insanı olduğunu belirten Gül, şunları kaydetti: “Her vatandaş, Türkiye’de terörle mücadele konusunda söz söyleme hakkına sahiptir. Çünkü terörle mücadele esasında bir insan hakkı mücadelesidir. Bunun bir avukatın söylemesi, bir Barolar Birliği Başkanının söylemesi de en doğrudur. Bu konuda bizler de bu açıklamaların yanındayız. Çünkü 251 vatandaşımızı şehit eden FETÖ terör örgütüne karşı verilen mücadele bir temel haktır, özgürlük mücadelesidir, insan hakkı mücadelesidir. Gencecik öğretmenimizin hayatına kast eden, kucağında bebeğiyle şehit olan bir vatandaşımıza PKK terör örgütüne karşı verilen bir mücadele bir insan hakkı mücadelesidir. En başta hukukçuların, bu terör mücadelesine en güçlü desteği vermesinden başka tabi bir şey olamaz. Dini duyguları istismar ederek esasen barış dini olan İslam’a da hakaret eden, İslam’ı da ayaklar altına alan DEAŞ terör örgütüne karşı verilen mücadele bir insan hakkı mücadelesidir, bir temel hak ve özgürlük mücadelesidir.” Türkiye’deki tüm seçimlerin hukuk çerçevesinde gerçekleştiğini vurgulayan Gül, “31 Mart seçimleri de tüm siyasi partilerin sandık başında bulundukları, itiraz etme hakkının olduğu bir seçim olacak. Burada spekülasyonlara asla milletimizin itibar etmemesini ifade etmek isterim. Her seçimde şu oldu, bu oldu, ölüler yazıldı deniliyor. Onlar için zaten itiraz süreci var ve seçmen listeleri güncelleniyor. Bu konuda suç işleyenler de ağır bir şekilde cezalandırılıyor. Milletimiz müsterih olsun. Sandık demokrasinin namusudur. Bu namusa tüm siyasi partiler elbette sahip çıkacaktır” ifadelerini kullandı. Basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Gül, BM'nin Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin raporuna yönelik, “BM Özel Raportörü Callamard Türkiye’ye ziyarette bulundu ve Kaşıkçı cinayetiyle ilgili temaslarda bulundu, olayın gerçek yüzüyle ilgili bilgi sahibi oldu. Bu çerçevede Bakanlığımızı da ziyaret etti, bu cinayetle alakalı Türkiye’nin idari ve adli olarak yapmış olduklarını paylaştık. Orada da Türkiye’nin ortaya koymuş olduğu tüm bu çabaları taktirle karşıladığını ifade ettiler. Ön raporda da nitekim bu bulguları ifade ettiler. Türkiye, bu cinayetin örtbas edilmesini önlemiştir. Türkiye, hem adli hem de idari kapasitesini sonuna kadar kullanarak bir insan hakkı ihlalini, bir yaşam hakkının ihlaline karşı gerçeğin ortaya çıkması için büyük bir gayret göstermiştir. Bu cinayetin üstünün örtülmesi ya da bu cinayetin belki başkalarının üzerine atılması amaçlanıyordu ama Türkiye tüm bu çabaları, tüm bu niyetleri açık etmiştir, ortaya çıkarmıştır. Bugün bir ön rapor anlamında esasen bu ifadeleri görmek de gerçekten önemlidir. Suudi Arabistan'ın bu soruşturmaya kapalı olması, işbirliğine açık olması olayın tüm yönleriyle aydınlatılmasını önlemektedir. Umarım bu rapor uluslararası kamuoyunun daha da farkındalığını arttıracaktır ve tüm faillerinin, azmettirenlerin ortaya çıkmasına da katkı sağlayacaktır. Türkiye olarak biz tüm uluslararası topluma, soruşturmacılara elimizdeki tüm bilgileri elbette vermeye, paylaşmaya hazır olduğumuzu bu vesileyle ifade etmek isterim" diye konuştu.
Editör: TE Bilisim