Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Karaağaç köyünde Müftülüğe bağlı yatılı olmayan Kuran kursunda 3 yıl önce gece çıkan ve 6 çocuğun ölümü ile sonuçlanan yangın ile ilgili iki aile Diyanet İşleri Başkanlığı'na tazminat davası açtı. Davada hak edilen toplam 615 bin liralık tazminatı Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 'kararın kesinleşmediği' gerekçesiyle ödememesi üzerine aileler, avukatları aracılığı ile AYM ve Kamu Denetçiliği Kurumu'na başvuru yaptı. Karaağaç köyündeki Kuran kursunda 1 Aralık 2015 tarihinde, 02.00- 02.15 saatleri arasında elektrik ısıtıcısından çıkan yangında, yatılı kalan öğrenciler Nur Muhammed Bayka, Suat Çankaya, Mehmet Bingöl, Serhat Sancar, Şahin Kahraman ve Sabahattin Altun yaşamını yitirirken, 6 çocuk yaralandı. Olayla ilgili, Kuran kursu yöneticisi Faruk Işık ve köy muhtarı Özcan Ceylan hakkında, 'taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma' ve 'görevi kötüye kullanma' suçlarından 3-18 yıl, kurs binasını yapan Köy İhtiyar Heyeti üyeleri Abdullah Cengiz, Hanifi Dizmen, Hiyasettin Bartar ve Sebahattin Çankaya hakkında ise 'taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olma' suçundan 2-15'er yıl arasında hapis istemiyle dava açıldı. Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde 6 sanık hakkındaki yargılama devam ederken, yangında hayatını kaybeden çocuklardan Suat Çetinkaya ve Şahin Kahraman'ın aileleri, avukatları aracılığı ile Diyarbakır 2'nci İdare Mahkemesi'nde Diyanet İşleri Başkanlığına karşı açtığı tazminat davasını kazandı. Mahkeme, 27 Aralık 2017 tarihinde verdiği karar ile Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Çetinkaya ailesine 257 bin, Kahraman ailesine ise 358 bin lira tazminat ödemesine hükmetti. Aileler, avukatları aracılığı ile hükmedilen tazminatın kendilerine ödenmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı'na başvururken, Diyanet, istinaf yoluna başvurulacağını, karar kesinleşmeden ödeme yapmayacağını bildirdi. Mahkeme kararı, Diyarbakır 5 ve 9'uncu İcra Müdürlüğü'nde icra takibine konulurken, Diyanet İşleri Başkanlığı, bu dosyaya da 'Ödeme yapılmayacağını' yazılı olarak bildirdi. Aileler bu kez İdare Mahkemesi kararını 30 gün içinde yerine getirmeyen memurlar hakkında suç duyurusunda bulunurken, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 19 Nisan 2018 tarihinde dilekçelerin işleme konulmaması kararını verdi. Son olarak başvurulan İcra Müdürlüğü'nün de, 'Kamu kurumunun hak ve alacaklarına haciz konulamayacağı' gerekçesiyle talebi reddetmesi üzerine aileler avukatları aracılığı ile Anayasa Mahkemesi ve Kamu Denetçiliği Kurumu'na (KDK) başvuru yaptı. Ailelerin avukatı Mahsuni Karaman tarafından KDK'ye yapılan şikayet başvurusunda, gerek adli yargıda ve gerekse de idari yargıda, birkaç istisna dışında, ilamların icrası kesinleşme şartına bağlı olmadığını belirterek, İdari Yargılama Usulü Yasasının 28'inci maddesinin, para alacağını ihtiva eden ilamların doğrudan icra edilemeyeceğini, öncelikle idareye başvuru yapılması gerektiği ve idarenin 30 günlük süre içerisinde ödeme yapmaması üzerine genel hükümler uyarınca bu ilamların icra edileceğini düzenlediğini hatırlattı. Karaman, şikayet dilekçesinde, düzenleme bu olmakla birlikte, borçlu tarafın bir kamu kurumu olması halinde, genel hükümlere göre icra edilebilirlik etkin bir yol olmamakta, icra takibi ödeme emrinin tebliği işlemi ile sınırlı kaldığını da ifade ederek, "Nitekim başvurucu müvekkiller de, yasal tüm koşul ve prosedürlere uyarak en nihayetinde ilamı infaz etmek üzere icra takibine konu etmiştir. Ancak ve maalesef, davalı/borçlu kurumun, karar kesinleşmeden ödeme yapmayacağını bildiren tutumu, yapılan takibi anlamsız kılmıştır. Bu tutuma karşı hukuken öngörülmüş bir yol veya çare de bulunmamaktadır. Borçlu kamu kurumlarının bu şekildeki tutumu, alacaklıları/başvurucuları, istinaf ve sonrasındaki yıllarca süren temyiz süreçleri ile karşı karşıya bırakmakta, bu suretle kişilerin adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlaline sebep olunmaktadır. İlamların infazının 'kesinleşme' şartına tabi kılınamayacağı, borçlusunun kamu kurumu olduğu icra dosyalarında, kurumun iradi ödeme yapmaması halinde alacaklıların başvurabileceği hukuki bir çarenin olmadığı, bu durumun hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu, bu şekildeki tutumun icra takiplerini etkili bir hukuksal mekanizme olmaktan çıkardığı, alacaklılar açısından 'Adil Yargılanma' ve 'mülkiyet hakkı' ihlali sonucunu doğurduğu gerekçesiyle şikayet edilen Diyanet İşleri Başkanlığı'na gönderilmek üzere karar oluşturulmasını, kararın bir örneğinin tarafımıza bir örneğinin de Diyarbakır 5. İcra Müdürlüğünün 2018/1026 Esas sayılı İcra Takip dosyasına gönderilmesini saygılarımla vekaleten talep ederim" dedi.
Editör: TE Bilisim