İki bölümlük yazımın birinci bölümünde bir Nasrettin Hoca fıkrası ile başlamak istiyorum. Bir gün Konya' nın Akşehir ilçesinin beyleri Hoca’yı yemeğe davet etmişler. Hoca da davete hangi kıyafetle gidileceğini bilmediği için, günlük kıyafetiyle katılmış. Katılmış ama ne hoş geldin, ne sefa getirdin diyen var. Kimse Hoca'ya ilgi göstermemiş.  Herkes, allı pullu kıyafetlilerin etrafında toplanıyor, onlara el pençe duruyormuş. Hoca da, geri evine giderek, sandıktaki en güzel elbiselerinden olan, işlemeli kürkünü giyip yemeğe geri dönmüş. Az evvel hoş geldin demeyenler, Hoca'nın önünde yerlere kadar eğilmişler. Hoca’yı, yere göğe sığdıramayıp başköşeye oturtmuşlar. Kuzunun en hasını önüne koymuşlar. Herkes Hoca’nın yemeğe başlamasını bekliyormuş. Hoca, bir taraftan kürkünün kolunu sofrada sallamaya, bir taraftan da “Ye kürküm ye, ye kürküm ye!” demeye başlamış. – İlahi Hoca, demişler, kürkün yemek yediğini kim görmüş? Hoca taşı gediğine koymakta gecikmemiş: – Kürksüz adamdan sayılmadık… İtibarı o gördü, yemeği de o yesin. demiş. Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, her şeyin güzel ve şaşalı olması gerektiği bir dönemdeyiz. "Parası olan düdüğü çalar" misali bir yaşamın hayatımızda alışkanlık haline geldiği bir dönem. Peki biz bu hale nasıl geldik? Ya da, bizi bu hale kim getirdi? Toplum mu? Sistem mı? Bence biz kendi kendimizi kontrol edemediğimiz için bu haldeyiz. Çünkü, biz de bu durumda olmayı seviyoruz. Nedir bu durum. Tabi ki de şaşalı olan ve ya öyle göstermeye çalıştığımız durumumuz. Olduğumuzun dışında görünmek bize daha hoş geliyor. İnsanların, kendilerini olduğundan farklı göstermesi, ne toplumun dayatmasıdır, ne de sistemin getirdiği bir kuraldir. Tamamiyle kişiyle alakalı psikolojik sorunlardan  biridir. Kendi egomuzu tatmin etme durumundan başka bir şey değildir. Şöyle düşünelim. Hepimizin de bildiği gibi toplum bireylerden oluşur. Yani bizlerden oluşur. Bizler toplumun birer parçasıyız. Toplumda yaşayan kişiler, çoğunluk olarak aynı şekilde yanlış ve olumsuz bir davranış sergilerse, bu durum toplumu etkiler. Toplum da yanlış yapmış olur. Bunu yapan ise, kişilerin kendisidir ve toplumda yaşadığı için, diğer insanları da etkilemektedir. İnsanların birbirlerini etkilediği bir ortamda, kişilerin yapacakları önemlidir. Eğitim, toplum için olmazsa olmazlardandır.  Çünkü eğitimli toplumu kimse kolay kolay, yanlışa sürükleyemez. Örneğin bir kişi kendisine zarar veriyor diye, herkes kendisine zarar vermek zorunda değildir. Aldığı düzgün eğitim bu durumun olmasına engel teşkil eder. Yazımın ikinci bölümünde buluşmak dileğiyle hoşçakalın.
Editör: TE Bilisim