Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, “Parlamentonun güçlendiğini ifade etmek istiyorum ama eksikler var. Acil bir İç Tüzük ihtiyacı var; bir kesin hesap daimi alt komisyonun kurulması gerekiyor; yeni sisteme göre teklif hazırlama süreçlerinde yasama-yürütme ilişkilerinin çerçevesinin mutlak suretle belirlenmesi gerekiyor” dedi. TBMM Genel Kurulunda 2020 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2018 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmeleri düzenlendi. TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'yle birlikte yasama ve yürütme erkleri yetki ve sorumlulukları itibarıyla net bir şekilde birbirinden ayrıldığını belirterek, “Bizdeki kuvvetler ayrılığının bu Amerikan Başkanlık sistemindeki gibi, yürütmenin ve yasamanın mütemadiyen bir karşıtlık, kutuplaşma içinde bulunduğu ve devlet sistemini kilitlemesine varacak siyasi krizlere teşne bir ayrılık olmamasıdır. Zaten yeni sistemle murat edilen şeylerden biri de erkler ayrılığının yanında, Türkiye'ye geçmişte çok pahalıya mal olmuş siyasi istikrarsızlıkları minimize edecek bir kurumsal altyapının oluşturulmasıydı. Dolayısıyla çok uzun yıllar sonunda oluşmuş siyasi geleneğimizi ve pratiğimizi gözardı ederek radikal bir yasama, yürütme karşıtlığı bir sisteme de geçemezdik. Bu noktada daha mutedil bir yaklaşım benimsenerek gerek yasama faaliyetlerinde gerekse devlet politikalarının oluşturulmasında Meclisimiz ile Hükûmet arasında iş birliğine imkân verecek bir sisteme gidildi” ifadelerini kullandı. Bilgiç'e CHP milletvekilleri tepki gösterdi. Bunun üzerine TBMM Başkanvekili Levent Gök oturuma ara verdi. Klasik parlamenter sistemde, bütçeyi hazırlayan yürütmenin aynı zamanda da yasamada da çoğunluğu oluşturduğundan bütçe sürecinin büyük ölçüde ‘prosedürel' bir nitelik taşıdığını ifade eden Bilgiç, “Bütçenin yasama tarafından reddedilmesini önleyici hükümler mevcuttu çünkü Anayasa'da Plan ve Bütçe Komisyonunda iktidarın 40 kişilik üye sayısının en az 25'ine sahip olacağına yönelik bir hüküm vardı. Başkanlık Sistemi'nde ise bütçenin mantığı değişti, eskiden olduğu gibi, Başkanın yeni politikaları için gerekli mali taleplerini Meclisin onayına sunması gerekiyor. Dikkat edilirse, burada bütçe hakkı ‘prosedürel' bir süreç olmanın ötesine geçerek yasamanın yürütmeyi denetlemesine imkân verecek bir mahiyete dönüştü. Şuan Plan ve Bütçe Komisyonu 30 üyeden oluşuyor ve siyasi partilerin sandalye dağılımlarına göre bu belirleniyor. Parlamentonun güçlendiğini ifade etmek istiyorum ama eksikler var. Acil bir İç Tüzük ihtiyacı var; bir kesin hesap daimi alt komisyonun kurulması gerekiyor; yeni sisteme göre teklif hazırlama süreçlerinde yasama-yürütme ilişkilerinin çerçevesinin mutlak suretle belirlenmesi gerekiyor” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Haluk Dursun'a Allah'tan rahmet, ailesine ve milletine başsağlığı diledi. Ersoy, İnsan Hakları Günü'nde soykırımı destekleyen Avusturyalı yazar Peter Handke'ye ödül verilmesine tepki göstererek, “Bosna soykırımını inkar eden bir yazara Nobel Edebiyat Ödülü verildi. İnsan Hakları Günü'nde verilen bu ödül, hiçbir şekilde soykırımı unutturamaz. Bu tarz konular ödüllerle aklanamaz” ifadelerini kullandı. Ersoy, Türkiye'de 155 arkeolojik kazı yürütüldüğünü belirterek, “Bunların 123 tanesi yerli kazı başkanlığınca, 32 tanesi yabancı kazı başkanlığınca sürdürülüyor. 43 müze kazısı, 114 kurtarma kazısı ve temizlik çalışması, 132 yüzey araştırması, 10 sualtı kazısı ve araştırması, 33 kamu yatırımı kazısı olmak üzere, Aralık 2019 tarihi itibarıyla toplam 487 kazı ve araştırma faaliyeti gerçekleştirilmiş olup, söz konusu çalışmalar için, 2019 mali yılında 38 milyon TL olan ödeneği 2020 yılında 80 milyon TL'ye çıkarmayı hedeflemektedir” şeklinde konuştu. 2004-2019 yılları arasında toplam 4 bin 437 adet kültür varlığının Türkiye'ye iadesinin sağlandığını aktaran Ersoy, “Son dönemde ülkemize geri getirilen bu eserlerden en önemlileri arasında; 2018 yılında İskoçya'dan getirilen ‘Altın Taç'ı, Fransa'dan getirilen ‘Bronz Keçi Figürini'ni, Almanya'dan getirilen ‘Figürlü Mermer Friz Paneli'ni ve Amerika Birleşik Devletleri, Bowling Green Devlet Üniversitesinden getirilen ‘12 adet Mozaik Pano'yu, 2019'da İngiltere'den getirilen ‘Çini Pano'yu ve Bulgaristan'dan getirilen ‘101 Eser'i örnek olarak verebilirim. Yine bu yıl gerçekleştirdiğimiz çalışmalar neticesinde, İngiltere'de müzayede yoluyla satışı yapılması planlanan, bu topraklara ait çok değerli iki eserin tespitini gerçekleştirmiş ve iade süreçlerini başlatmış bulunmaktayız. Bunlardan bir tanesi, Şanlıurfa Müzesi koleksiyonunda bulunan eserlerle de benzerliği göze çarpan ve M.Ö. 3 ila 2. bine tarihlendirilen, iki adet boğa tarafından çekilen bir araba modelidir. Diğer eser ise, Isparta Müzesi'nde bulunan ve Roma Dönemi'ne ait 5 parça halinde tespit edilmiş, Sidamara tipi bir lahde ait, iki kayıp parçadan birisidir. Her iki eser de kısa süre içerisinde Londra Büyükelçiliğimize teslim edilecek ve ardından 2020 yılının başında Türkiye'ye getirilecektir” diye konuştu. Ersoy, turist hedefine ulaşmak için uzak destinasyonlardan gelen yolcu trafiğini arttıracaklarını söyleyerek, “Türkiye'deki birbirine yakın kültürel, arkeolojik ve gastronomi değerleri ile ön plana çıkan şehirlerimizi, gruplandırarak tanıtacağız bu şekilde daha fazla gezilecek yer alternatifi vererek süreyi uzatacağız. Özellikle deniz kum güneş turizmi ile ön plana çıkan bölgelerin tarih, sanat, arkeoloji, gastronomi ve kültürel özelliklerini şehrin yaşam tarzı haline getirip, turistin otel dışına çıkmasını sağlayarak, hem daha uzun kalmasını hem de konaklama dışı harcamasını arttıracak ortamları oluşturacağız. Ürün çeşitliliğine giderek; kültür, sanat, arkeoloji, gastronomi, din, spor, doğa, sağlık, eğlence alışveriş, kongre, cruise gibi farklı ürünleri ön plana çıkaracağız, böylece arz çeşitliliği gerçekleştirmiş olacağız. Bu faaliyetler, sezonun uzaması ve 12 aya yayılması açısından da çok önemli. Turizm şehirlerinde kültür, sanat, uluslararası organizasyon ve etkinliklerini, kentin bir parçası ve yaşam tarzı haline getireceğiz. Böylece düşük sezonda da, 12 ay boyunca turistlerin yıl içinde birkaç kere bu şehirleri ziyaret etmeleri için, ortam hazırlanarak gastronomi, alışveriş gibi konaklama dışı etkinliklerden de yüksek gelir elde edilmesi hedeflenmektedir” dedi.
Editör: TE Bilisim