Şemseddin'in çağrısını olumlu karşılayan Yakup, Biçenoğlu Süleyman'ı Geylan'a göndermişti. Bunu işiten Emir Ali, kendisine sığınmış bulunan Abdülkerim'i iade edeceğini ve haraç vereceğini vaad ederek barış talebinde bulundu. Barış talebi kabul gördü ve seferden vaz geçildi. Bu arada, Şeyh Cüneyd'in oğlunun bazı faaliyetlerde bulunduğunu ve Yakub tarafından öldürüldüğünü görüyoruz. Şeyh Cüneyd'in Uzun Hasan Dönemi'nde onun yanında bulunduğunu daha önce söylemiştik. Bu sırada Hasan'ın kız kardeşiyle (Hatice Begüm) evlenen Cüneyd'in Haydar adındaki oğlu dünyaya geldi. Şeyh Cüneyd ise Çerkezlere karşı gaza için gitmiş olduğu Karasu bölgesinde Şirvânşâh Halil tarafından öldürülmüştü. Haydar, babasının şeyhlik postuna oturdu ve Şirvânşâhlardan babasının intikamını almak için fırsat kolladı. Bu amaçla 1483 yılında Şirvânşâhlar üzerine bir sefer yaptı ve onları ağır bir hezimete uğrattı. Şirvânşâhların Akkoyunlulara tabi olması münasebetiyle Sultan Yakup, Şeyh Haydar'ı uyardı ise de Şeyh 1488 yılında Şirvânşâh arazisine bir sefer daha düzenledi ve bölgeyi harabeye çevirdi. Bu durum, Yakup'u harekete geçirdi ve sultan Biçenoğlu Süleyman önderliğinde bir orduyu Şeyh'in üzerine gönderdi. 4 Temmuz 1488 yılında, Elburz eteklerinde yapılan savaşta şeyh Haydar yakalanarak öldürüldü. Şeyh Haydar hadisesinin ardından, Sultan Yakup'un yardımıyla tahtını elinde tutabilmiş olan Emir Şemseddin, tabilik görevlerini yerine getirmemiş ve vergilerini ihmal etmeye başlamıştı. Bu durumdan rahatsız olan Yakup, Emir Bekir'i, Şemseddin'in üzerine gönderdi. Şemseddin, üzerine gönderilen ordu karşısında tutunmasının mümkün olmadığını gördüğünden Mâzenderân'ı terk etti (1488). Böylece Mâzenderân ve Sârî bölgeleri de Akkoyunluların eline geçmiş oluyordu. Ardından 1489 yılında Emir Sûfî Ali, Gürcistan'a bir sefer yaptı ve bu sefer sonucunda Tiflis zapt edildi, büyük ganimet ele geçti. Yine bu yıl vezir Kadı İsa'nın çıkarmış olduğu bir kanunla tüm ileri gelenlere bağışlanmış olan soyurgallara el koyulması kararlaştırıldı, fakat bu kanun Yakup'un ölmesi üzerine uygulanamadı. Sultan Yakup'un ölümü ülkeyi iç mücadelelere sürükledi ve böylece Akkoyunluların da sonu gelmiş oldu. Akkoyunluların Yıkılışı Sultan Yakup'un ölümünün hemen ardından taht kavgası meydana gelmiş, ümera da kendi arasında ihtilafa düşmüştü. Emirlerden Sûfî Halil ve Musullu emirler Yakup'un oğlu olan Şehzade Baysungur'u, Pürnek ve Bayındır aşiretlerine mensup olan beyler de Uzun Hasan'ın oğlu olan Mesih Bey'i desteklemişlerdi. Kızışan taht mücadelesi savaşa dönüştü ve çatışmada Mesih Bey hayatını kaybetti. Bu savaşta esir alınan Uzun Hasan'ın torunu Rüstem de Alıncak Kalesi'ne hapsedildi. Fakat kısa bir süre sonra buradan kurtulan Rüstem, topladığı askeri kuvvetlerle Baysungur üzerine yürümüş ve 1492'de tahtı ele geçirmişti. Ardından, diğer rakibi Şirvânşâhlara sığınmış olan Baysungur'u ortadan kaldırmak için harekete geçti.
Editör: TE Bilisim