Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sarrac’ın liderliğindeki Trablus hükümetinin müspet tutumuna rağmen darbeci Hafter ateşkesi imzalamaya yanaşmadı. Önce ‘evet’ dedi sonra Moskova’yı terk etti, Moskova’dan kaçtı, imzalamadı” dedi. TBMM'de AK Parti Grup Toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hafter'in ülkenin meşru yönetimine ve Libya halkına saldırılarını sürdürmesi halinde Türkiye'nin gereken dersi vereceğini söyledi. “Hafter Moskova'dan kaçtı” Libya'da ateşkesi sağlamak için Rusya ile birlikte gayret gösterdiklerini söyleyen ve Moskova'da yapılan görüşmelere değinen Erdoğan, “Moskova'da yapılan görüşmelerde Trablus hükümeti son derece yapıcı ve uzlaşmacı bir tavır sergiledi. Sarrac'ın liderliğindeki Trablus hükümetinin müspet tutumuna rağmen darbeci Hafter ateşkesi imzalamaya yanaşmadı. Önce ‘evet' dedi sonra Moskova'yı terk etti, Moskova'dan kaçtı, imzalamadı. Heyetimiz oradaki dürüst duruşunu sergileyerek imzasını attı ve şuanda ve şuanda belge evrak her şey bizim elimizde. Biz görevimizi yaptık. Bundan sonrası Sayın Putin ve onun ekibine ait. Biz hiçbir zaman söylediğimiz sözü inkar etmeyiz, burada da söylediğimiz sözün sonuna kadar arkasında durduk ama ne yazık ki darbeci Hafter, darbeciliğinde olduğu gibi masada bir yalan darbesi yaparak Moskova'yı terk etti. Darbeci Hafter'in ortaya sürdüğü şartlar zaten gerçek yüzünü ve asıl niyetini gösteriyor. Darbeci Hafter'in daha önceki anlaşmalardaki sicilinin hiç te işi olmadığını gayet iyi biliyoruz. 2015'deki anlaşmada işine gelen kısımları uygulayıp diğer kısımları tanımayan bir zihniyetin bugün ateşkesi reddetmesi şahsen bizi hiç de şaşırtmadı. Ancak bu defe geçmişten farklı olarak işin içinde Türkiye var. Her şeye rağmen dün Moskova'da yürütülen görüşmeleri darbeci Hafter'in gerçek yüzünü uluslararası kamuoyuna göstermiş olması bakımından olumlu buluyoruz. Pazar günü Berlin'de yapılacak zirvede bu meseleyi Türkiye yanında Almanya, Fransa, İngiltere, Rusya. İtalya, Mısır, Cezayir, BAE'nin katılımıyla liderler düzeyinde değerlendireceğiz. Bu toplantıya ayrıca Amerika başta olmak üzere diğer bazı ülkelerden alt düzeyde katılım olacak. Ayrıca BM, AB, Afrika Birliği ve Afrika Ligi gibi uluslararası kuruluşlardan da katılım bekleniyor. Biz Tunus ve Katar'ın da mutlaka masada olması gerektiğini ilgili taraflara söyledik, şuana kadar istediğimiz neticeyi bu konuda alamadık. Uluslararası toplumun vicdanlı ve ahlaklı davranması halinde Libya'daki krizin kısa sürede sulh yoluna girmesi mümkündür. Coğrafyamızın pek çok yerinde olduğu gibi Libya'da da meseleye petrol kaynaklarına hakim olma gözü ile bakılırsa daha çok kan akacak demektir. Önümüzdeki günlerde darbeci Hafter ile ülkenin meşru yönetimi arasında yapılacak tercihleri dikkatle takip edeceğiz. Ülkenin meşru yönetimine ve Libya'daki kardeşlerimize saldırılarını sürdürmesi halinde darbeci Hafter'e hak ettiği dersi vermekten de asla geri durmayacağız. Libya halkını özgürlüğe ve istikrara kavuşturana kadar bu coğrafyadaki varlığımız sürecektir” açıklamasında bulundu. “Şuanda ‘Libya'da ne işimiz var' diyenler siyasetin cahilidir, aynı zamanda tarih cahilidir” Libya ile Türkiye arasındaki tarihi ilişkiyi anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye'nin Libya'ya ilgisinin sadece ekonomik, askeri, diplomatik ve siyasi sebeplere bağlı olduğunu sananlar çok yanılıyor. Libya harita üzerinde biraz uzak görünebilir ama bizim için yabancı bir yer değildir. Barbaros'un yadigarı Libya, asırlar boyunca Osmanlı'nın önemli bir parçası olmuştur. Türkiye ve Türk milleti olarak Libya ve Libya halkı ile çok derin tarihi, insani, sosyal bağlarımız vardır. Bunun için Libya'da yaşananlara kayıtsız kalamayız. Kimse bizden ülkemizden yardım isteyen Libyalı kardeşlerimize sırtımızı dönmemizi bekleyemez. Libya'yı kana ve ateşe bulaşanlar, sadece yönetimi ele geçirmeye çalışmıyor, aynı zamanda ülkemize karşı kinlerini de sergiliyor. Bu ülkede darbeci Hafter'e tabi olmayan Arap kardeşlerimiz var. Hafter onları yok etmek istiyor” diye konuştu. Libya'da Hafter'in etnik temizliğe tabi tuttuğu Barboras'ların, Turgut Reis'lerin torunları olan ve sayıları bir milyonu aşan Osmanlı bakiyesi Köroğlu Türkleri'nin de olduğunu belirten Erdoğan, “Hafter onları da yok etmenin peşinde. Kuzey Afrika boyunca her yerde olduğu gibi Libya'daki ecdat torunlarına sahip çıkmak en başta gelen görevlerimizden bir tanesi” şeklinde konuştu. Türkiye'nin Libya'ya karşı tarihi sorumluluğunun farkında olduğunu belirten Erdoğan, “Onlar geçmişte en zor günlerimizde bizim yanımızda oldular. Bizimde bugün zor günlerinde onların yanında olmamız gerekiyor. Nitekim tüm imkanlarımızla Libyalı kardeşlerimizin yanlarına koştuk. Bırakınız diğer unsurları, bu ülkedeki Türk varlığından ve onların etnik temizliğe tabi tutulduğundan haberi olmayanları gördükçe inanın milletimiz adına üzülüyoruz. Kendi öz kardeşlerini bile tanımaktan uzak olanların bu milletin davasını gütmeleri mümkün değildir. Hadi bunları bir tarafa bıraktık, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Libya'daki mücadelesi de mi size bir şey anlatmıyor. Hadi onu da geçtik Libya'nın Kıbrıs Harekatı'nda ülkemize verdiği desteği de mi unuttunuz. O zaman çok önemli bir adımı yine Libya, bütün askeri depolarında ne var ne yok ordumuzun emrine sunduğunu, sunacağını söylüyor. Bunu şuanda hayatta olan hepsi ile birlikte Kıbrıs Barış Harekatı esnasında görevde olan hükümet yetkililerinden onu yaşayanlar çok iyi bilir. Libya'nın o gösterdiği alicenaplığı bir kenara koymak mümkün değil. Kaddafi'nin o zaman söylediği şu sözler unutulamaz, ‘elimdeki tüm silahlar Türk ordusunun emrine amadedir, depolarım açıktır, ne istiyorlarsa gelsin alsınlar' demiştir. Bu tablolar yaşandı. Şuanda ‘Libya'da ne işimiz var' diyenler siyasetin cahilidir, aynı zamanda tarih cahilidir. Libya nerde diye sorsanız onu da bilmezler, belki Eymir Gölü'nü gösterirler. Türkiye'nin Libya konusunda ortaya koyduğu net tavrın Akdeniz'deki siyasi ve ekonomik oyunları bozma yanında daha derin bir arka planı vardır. Şayet Türkiye müdahale etmeseydi bugün darbeci Hafter tüm ülkeyi ele geçirmiş, Libya halkının tamamı zulmün pençesine düşmüş olacaktı” ifadelerini kullandı. “Hafter Moskova'dan kaçtı” Libya'da ateşkesi sağlamak için Rusya ile birlikte gayret gösterdiklerini söyleyen ve Moskova'da yapılan görüşmelere değinen Erdoğan, “Moskova'da yapılan görüşmelerde Trablus hükümeti son derece yapıcı ve uzlaşmacı bir tavır sergiledi. Sarrac'ın liderliğindeki Trablus hükümetinin müspet tutumuna rağmen darbeci Hafter ateşkesi imzalamaya yanaşmadı. Önce ‘evet' dedi sonra Moskova'yı terk etti, Moskova'dan kaçtı, imzalamadı. Heyetimiz oradaki dürüst duruşunu sergileyerek imzasını attı ve şuanda ve şuanda belge evrak her şey bizim elimizde. Biz görevimizi yaptık. Bundan sonrası Sayın Putin ve onun ekibine ait. Biz hiçbir zaman söylediğimiz sözü inkar etmeyiz, burada da söylediğimiz sözün sonuna kadar arkasında durduk ama ne yazık ki darbeci Hafter, darbeciliğinde olduğu gibi masada bir yalan darbesi yaparak Moskova'yı terk etti. Darbeci Hafter'in ortaya sürdüğü şartlar zaten gerçek yüzünü ve asıl niyetini gösteriyor. Darbeci Hafter'in daha önceki anlaşmalardaki sicilinin hiç te işi olmadığını gayet iyi biliyoruz. 2015'deki anlaşmada işine gelen kısımları uygulayıp diğer kısımları tanımayan bir zihniyetin bugün ateşkesi reddetmesi şahsen bizi hiç de şaşırtmadı. Ancak bu defe geçmişten farklı olarak işin içinde Türkiye var. Her şeye rağmen dün Moskova'da yürütülen görüşmeleri darbeci Hafter'in gerçek yüzünü uluslararası kamuoyuna göstermiş olması bakımından olumlu buluyoruz. Pazar günü Berlin'de yapılacak zirvede bu meseleyi Türkiye yanında Almanya, Fransa, İngiltere, Rusya. İtalya, Mısır, Cezayir, BAE'nin katılımıyla liderler düzeyinde değerlendireceğiz. Bu toplantıya ayrıca Amerika başta olmak üzere diğer bazı ülkelerden alt düzeyde katılım olacak. Ayrıca BM, AB, Afrika Birliği ve Afrika Ligi gibi uluslararası kuruluşlardan da katılım bekleniyor. Biz Tunus ve Katar'ın da mutlaka masada olması gerektiğini ilgili taraflara söyledik, şuana kadar istediğimiz neticeyi bu konuda alamadık. Uluslararası toplumun vicdanlı ve ahlaklı davranması halinde Libya'daki krizin kısa sürede sulh yoluna girmesi mümkündür. Coğrafyamızın pek çok yerinde olduğu gibi Libya'da da meseleye petrol kaynaklarına hakim olma gözü ile bakılırsa daha çok kan akacak demektir. Önümüzdeki günlerde darbeci Hafter ile ülkenin meşru yönetimi arasında yapılacak tercihleri dikkatle takip edeceğiz. Ülkenin meşru yönetimine ve Libya'daki kardeşlerimize saldırılarını sürdürmesi halinde darbeci Hafter'e hak ettiği dersi vermekten de asla geri durmayacağız. Libya halkını özgürlüğe ve istikrara kavuşturana kadar bu coğrafyadaki varlığımız sürecektir” açıklamasında bulundu.
Editör: TE Bilisim