Ziya Gökalp Müze-Evi: Diyarbakır'ın tipik sivil mimarlık örneklerinden biri olan ev, 1808 yılında inşa edilmiştir. İki katlı bu yapıda malzeme olarak siyah bazalt taşı kullanılmıştır. Haremlik ve selâmlık olmak üzere iki bölüm halindedir ve mekânlar ortadaki iç avlunun etrafına yerleştirilmiştir. Cephelerden biri iki kemerli, revaklı, bir eyvan şeklindedir ve bu bölümdeki havuz ile serin bir oturma mekânıdır. Süs öğesi olarak; mahalli tabirle "ciz" veya "kehal" adı verilen beyaz renkli bezemeler dikkati çekmektedir. Ayrıca bazı kapların üst kısımlarında Arapça yazılmış kitabeler bulunmaktadır. Ünlü düşünür Ziya Gökalp'in 1876 yılında doğduğu bu ev, 1953'te varislerinden satın alınarak 23 Mart 1956 tarihinde müze-ev olarak ziyarete açılmıştır. Müzede yazara ait eşyaların yanı sıra, yörenin etnografik eserleri sergilenmektedir. Cahit Sıtkı Tarancı Müze-Evi: Diyarbakır il merkezinde, Cami-i Kebir Mahallesi, Cahit Sıtkı Tarancı Sokak'ta bulunan yapı 1820 yılına tarihlenmektedir. Diyarbakır sivil mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak günümüze ulaşmıştır. Haremlik ve selâmlık olarak inşa edilen evin selâmlık kısmı sonradan yıkılmıştır. İki katlı bir yapıdır ve kesme siyah bazalt taşından inşa edilmiştir. Bu binada içe dönük mimari plan uygulanmış olup, cepheler iç avluya bakmaktadır. Tek katlı ahşap giriş kapısı dar bir koridorla avluya açılmaktadır. Binada mekânlar, iklim şartlarına uygun olarak mevsimlere göre cephelere yerleştirilmiştir. Beyaz renkli "ciz" veya "kehal" denilen süslemeler bu binada da en güzel şekilde kullanılmıştır. 1973 yılında Bakanlığımıza intikal eden Cahit Sıtkı Tarancı Evi, şairin eşyaları ile Diyarbakır yöresinin etnografik nitelikli eserleriyle düzenlenerek müze-ev olarak ziyarete açılmıştır. KÖŞKLER Diyarbakır' da iki ayrı amaçla yapılmış köşkler bulunur. Biri, bir zamanlar Diyarbakır'ı çepeçevre saran üzüm bağlarının içerisinde yer alan Bağ köşkleridir. Bağbozumu zamanı bağ sahiplerinin kullandığı bu medrese köşkler, genellikle iki katlı, bazalt taş örgülü, bol pencereli olarak inşa edilmiştir. Diyarbakır'ın asıl köşkleri ise, Dicle Nehri kenarında, çok çeşitli ağaç ve yabani menekşelerle donanmış bahçeler içerisinde yer alan yazlık olarak kullanılan köşklerdir. Diyarbakır evlerinin genel özelliklerini yansıtmalarına rağmen, evlerde ki içe dönük planın tersine tam anlamıyla dışarıya açılan bir mimariye sahiptir. Mahremiyetine girecek kadar yakınında başka bir yapının bulunmayışı ve de çevredeki son derece güzel tabiattan yararlanma arzusu dışa açık mimarinin oluşmasını beraberinde getirmiştir. Günümüze ulaşanlar daha çok Akkoyunlu dönemine aittirler. Seman Oğulları (Gazi Köşkü), Erdebil (Ber Da Pir) Köşkü, Kuşdili Köşkü, Ağulu Dere Köşkü günümüze kadar ulaşmış güzel örneklerdir
Editör: TE Bilisim