Şubat ayı Diyarbakır’da uğursuz bir ay olarak düşünülürmüş. Bu ayda uyuyan insanların üstüne cin çöker nefeslerini kesermiş. Ayrıca geceleri, Şubat karısı denen cin gelip insanları çağırarak, uzaklara götürür ve sonra da ya bir uçuruma ya da bir akarsuya atarak öldürürmüş. Alipaşa mahallesinde yeni evlenen bir gelin varmış. Şubat ayında gece gelini kapıya gelip çağırmışlar. Gelin kapıya çıkınca onu alıp Yedi Kardeş burcunun içine götürmüşler. Diyarbakır’da o zamanlar kaçak tütün kontrolü için ellerinde fint dedikleri büyük mumlarla kolcular devriye gezermiş. Kolcular devriye gezerken bir de bakmışlar ki başında duvağıyla bir gelin şaşkınlık içinde bakarken içlerinden biri gelini tanımış ve Şubat’ın gelini kaçırdığını anlamış. Gelini alıp hemen eve götürmüşler. Kapıyı çalmışlar, gelinin kayınvalidesi açmış kapıyı. Şubat’ın gelinini götürdüğünden habersiz kadına kolcular, "Gözün kör ola sen yatarken gelinini Şubat götürmüş” demişler. Kayınvalide üzüntüden dizlerine vura vura gelini eve almış fakat, nafile yeni gelin korkudan çok yaşamamış ve 3 gün sonra ölmüş. "Kapoz” Diyarbakır’da eskilerin de anlattığı bir varlıktır. Geceleri uykudayken insanın üzerine çöktüğünde ağırlığından kımıldanamazmış ve insanın kanı çekilirmiş. Yalnız kapozun burnu olmadığı için insanları boğamazmış. Ne zamandır köyün ağası hacca gitmeye niyetlenmiş ama kısmet henüz görünmüştür. Köyünü, evini, çoluk çocuğunu bırakacak, aylarca sürecek bir hac yolculuğuna çıkacaktır. Til Alo, evin artık bir ferdidir, dürüsttür, namusludur ve dindardır. Ağa, çağırır kendisini : "Alo ben hacca gidiyorum, evim, çocuklarım ve köyüm Allah’a sonra sana emanet’’ der ve yolculuğa çıkar. Hacıların Arafat’a çıkacakları gün yaklaşmıştır. Evin hanımı da evde sac ekmeği yapmış, bir yandan da peynir helvası pişirmekte ve kendi kendine: "Ağa bunları ne kadar çok sevidi. Olsa da yeseydi’’ diye konuşur, konuşmasını Alo’nun dinlediğini de fark etmez. Alo hanımının bu sözlerini duyar duymaz hanımına der ki: "Hanımım, sen o ekmekten ve helvadan bir tepsiye bırak da ben ağama yetiştireyim’’ der. Hanım içinden : "Zavallı canı çekti her halde istemeye de utandı, olsun bir tepsiye bir miktar bırakayım da yesin garibim’’ der ve tepsiye yeteri kadar sac ekmeği ve yanına sıcak helvadan bırakarak Alo’ya verir.
Editör: TE Bilisim