Diyarbakır Surları ve tarihçesi-15

Diyarbakır Surları ve tarihçesi-15

 

Kayıp Roma tiyatrosu

Eldeki veriler, Roma öncesinde iç kaleyle

sınırlı olduğunu kabul ettiğimiz kent akropolünün

bugünkü höyük üzerinde yer aldığını ve burada

bir altarın bulunabileceğini düşündürmektedir

(Moltke, 1877, 234). Günümüze gelmemiş kent

tiyatrosunun varlığına da dayanarak, kentin agorasının

Selefkosların egemenliğine geçtiği dönemde

iç kaleyi çevreleyen surun dışında, bugünkü Saray

ya da Küpeli Kapı’dan birinin çok yakınlarında

bulunabileceği tahmin edilebilir (Parla, 2004,

259-260).

İslam döneminin erken safhasına dönüldüğünde,

kent kiliselerinin 770 yılında halifenin emriyle

tahrip edilerek yağmalanmasının hoşnutsuzluğa

ve ayaklanmaya neden olduğu görülür (Ritter,

1844, 33). İsa bin Şeyh Mu’tez’in kent yönetimini

eline geçirmesi üzerine halifeliğin kendisine vermeye

mecbur kalmasının ardından, kentte Şeyhoğulları

dönemi (869-898) başlar. Kısa süre

sonra İsa bin Şeyh’in ölümünü (898) fırsat bilen

Halife Mu’tezid, sur duvarlarının büyük bölümünü

tahrip ederek kenti tekrar almayı başarır (Salnâme-

i Vilâyet-i Diyarbekir,1302, 52-58).

Abbasi Halifesi Mu’tezid, olası ayaklanma

tehlikelerine karşı Dağ Kapı civarındaki surun

bir bölümünü yıktırmıştır. Kitabeler, Bizanslılar’ın

çevredeki bazı kaleleri ellerine geçirmeleri üzerine

yeni Halife Cafer Muktedir’in, Abdurrahman bin

Sa’id Taşi’yi bu bölümün yenideninşasıyla görevlendirmek

zorunda kaldığına tanıklık etmektedir

(Parla, 1990, 40-41).