Diyarbekir’de bağcılığın da geliştiği, 1540’ta şehirdeki meyhanenin yıllık gelirinin 270 bin akçeye ulaşmasından anlaşılmaktadır. Bu tarihlerde meyhane şarap imal edilen yerdir ve gayri müslim unsurlar tarafından işletilmektedir. Ayrıca hayvancılık merkezi durumunda olan şehirdeki koyun pazarı mukataası 1566’da İbrahim adlı bir Ermeni tarafından idare edilmekte ve buradan İstanbul’a Türkmen koyunları gönderilmekteydi. XVI. yüzyılın ikinci yarısında vilâyet hazinesinin çok zengin olduğu, 1560’ta Rumeli Beylerbeyi Mustafa Paşa’ya ödünç olarak 100 bin altın, 1565 yazında da Basra’ya “kul mevacibi” için 30 bin sikke filori gönderilmesinin emredilmiş olmasından anlaşılmaktadır. 1613’te buraya gelen Polonyalı Simeon indiği Hasan Paşa Hanını üç katlı, kâgir, 500 beygiri barındırabilecek iki ahırlı, şadırvanlı, pek çok odalı bir yapı olarak tarif eder. Bunun yanında Kuyumcular Hanı olduğunu, şehirde iki Ermeni kilisesi bulunduğunu, aşçı, kebapçı, ekmekçi, bakkal, kasap gibi esnafın çoğunu, hancıların, darphane ve gümrük hizmetlerinde çalışanların önemli bir kısmını Ermenilerin oluşturduğunu, Şemsîlerin de Mardin Kapısı’ndaki ibadethanelerinde cumartesi günleri toplanarak eğlendiklerini yazar. Ayrıca bunların bir kısmının idarecilerin zoru ile kiliselere bağlandığını, bir kısmının da başka yerlere göç ettiğini belirtir. Nitekim Şemsilerin Süryani kilisesine bağlandıklarını XVIII. yüzyıl sonlarında İnciciyan da doğrular. Simeon, Diyarbekir’in meyvelerini, özellikle kavununu metheder, bunların İstanbul’a saraya gönderildiğini söyler. (Polonyalı Simeon’unSeyahatnâmesi) Evliya Çelebi, 1655-1656’da Amid’in kırk yedisi Müslüman, yedisi Ermeni olmak üzere 54 mahallesi olduğunu belirtir; şehrin bir kısım camilerinden, mescidlerinden, medrese ve hanlarından bahseder. XVII. yüzyılın ilk yarısında yaptırılan Nasuh Paşa Camii ve ona bitişik medreseden (Servisehî Hatun), Kara Mustafa Paşa Camii’nden söz etmez. Onun bahsettiği Hüsreviye Medresesi, Beylerbeyi Hüsrev Paşa’nın cami ile birlikte yaptırdığı, XVI. yüzyılda ünlü alim ve tarihçi Muslihuddîn-i Lârî’nin de müderrislik yaptığı medresedir. Evliya Çelebi, Hasan Paşa Hanı’ndan başka Mardin Kapısı dibindeki Bezirgân Hanı’ndan, içerisinde pek çok esnafı barındıran 1008 dükkânlı bir bedestenden de bahseder. Bu yapı, harap olduğu için 1900 tarihlerinde Diyarbekir Valisi Halid Bey tarafından tamir ettirilen, 800 dükkânlı ve “çarşû-yıkebîr” diye tavsif edilen bina olmalıdır. Bezirgân Hanı da Hüsrev Paşa’nın 1527-1528’de yaptırdığı binadır. Şehirde Gülşeni ve Nakşibendi tarikatları yaygındır. Gülşeni tarikatının kurucusu İbrahim’in babası Âmidli olup kendisi de bu şehir yakınlarında doğmuş, 1533’te vefat etmiştir. XVII. yüzyıl ortalarında Âmid’de 146 saray ve pek çok hamam bulunduğu da verilen bilgiler arasındadır.
Editör: TE Bilisim