Ekrem Sunar Yapılan araştırmalarda Güneydoğu’daki yoksulluk oranı, refah düzeyi en yüksek olan Ege bölgesinin yaklaşık beş katı, İç Anadolu bölgesinin iki katıdır. Bu rakamlar felaketin boyutunu gözler önüne seriyor. Felaket “Beni hafife almayın” mesajını veriyor. Mesajın önemini anlamalıyız. Bu nedenle, önce varsa atıl durumdaki projelerin, tekrar gözden geçirilmesi, uygun görülenlerin hayata geçirilmesi ve özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarında proje üretiminin yaygınlaştırılmasına önem verilmelidir. Bunun için de “Proje Koordinasyon Birimi” adı altında bir ünite oluşturulmalıdır. Çünkü bu ünite; Atıl durumdaki projelerin yaşama geçirilmesi bakımından, Toplumun gücünü paylaşmak noktasında bilgi alış-verişinin önemi bakımından, Özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının ürettiği bütün projelerin takibinde yürütülecek destek bakımından, Toplumun bilgilendirilmesi, projelere kaynak aktarımı konusunda yapacağı yönlendirme ve vereceği eğitim hizmeti bakımından, İyi ve yeni projeler üretmek, bunları toplumla paylaşmak, proje üretimini yaygınlaştırmak bakımından h Böyle bir birimin varlığı önemlidir. Ama ne acıdır ki, bu kadar zeki, çalışkan ve üretken toplumda çok daha fazla proje üretmek ve kendi bulunduğumuz çevremize sahip çıkmamız gerekirken, bir araya gelmek ve bir fikri paylaşmak, üretimde bulunmak noktasında gerekli diyalogu kuramıyoruz. Tüm eksiğimiz budur. Ancak, Diyarbakır’ımızın önemini kavradığımızda, bu öneme sahip çıktığımızda bu eksikliğimizi gidereceğimize inanıyorum. Tek bir şeye ihtiyacımız vardır; O’da; proje üretme heyecanını duymak. Bu şehirde yaşayan herkesin ortak bir heyecanla proje üretme noktasında bir araya gelerek güç birliğinde bulunmak. Özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının destek bekleyen çok iyi projelerinin bulanabileceğini, bunları ortaya çıkaracak iyi ve sağlam ilişkilerde bulunmaktır. Unutulmamalıdır; başta Diyarbakır olmak üzere bölge geride bıraktığımız acılı yıllarda büyük bir ekonomik ve sosyal tahribata uğrayarak günümüze gelindi. Köylünün ve çiftçinin en önemli geçim kaynağı olan hayvancılık sektöründe geride bıraktığımız yıllarda büyük kayıplar verildi. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı bölgede köy boşlatmaları, tabiri caizse bölge ekonomisini rant, kaçakçılık ve kara paraya dayalı bir ekonomiye dönüştürdü. Böylesine kirli bir ekonominin yaşandığı ortamdan barış ve huzur rüzgarının estiği bir sürece geçişimizde “temiz bir ekonomi” için temiz projelere ve bu projeleri koordine edecek bir birime ihtiyacımız var. O nedenle diyoruz: Projeci zihniyetler, fikir üretenler öne çıksın.
Editör: TE Bilisim