Ekrem Sunar Kalkınman turizme bağlı olduğunu her fırsatta söylediğimiz halde, sinende barındırdığın biz Diyarbakırlılar olarak sana layık olma adına önemli bir gayreti sarf edemediğimiz Diyarbakır’ım. Klasik övünme sözcüğümüz olan: Mezopotamya topraklarında 33 medeniyete beşiklik etmiş olan kadim şehir; bu yıl ‘Turizm Haftanı!’ kutladık mı, pek bilemiyorum? * * * Ama geçtiğimiz yıl dahil, geçmiş yıllarda kutladığımız ‘Turizm Haftası’ boyunca, Senden göğüslerini kabartacak şekilde söz ettik. Senin bize bıraktığın ve bakımını dahi yaparken zorlandığımız tarihi mirasını, emanetlerini sıralayıp durduk. Dünyada bir benzeri daha bulunmayan surların üzerinde görüntüler sunduk. Kervansaraylarında meşhur mahalli yemeklerini sergiledik. Meydanlarında halayını çektik; Lorke’ni, Delilo’nu, Keşeo’nu, Çepik’ini oynadık. Bir şeyi yapamadık Diyarbakır’ım: Turizmin sana kazandıracağı nemaları çok iyi bilmemize rağmen insanların olarak, özel sektör kuruluşların olarak hiçbir gayret ve özveriyi gösteremediğimizi, sana gelen misafirlerine, seninle ilgili bilgi verecek, tarihten gelen konukseverliğini gösterecek görevli çalıştıramadığımız gerçeğini kabul edemedik. * * * Biliyorum, bunu kabul etmen pek kolay değil, Ama gerçeğimiz bu. Ne yaptık ‘seni tanıtma’ adına? Soramadık kendimize. Doğanda var olan ‘erdemliliği’ gösteremedik. Turisti sana çekecek, çektiğimiz turisti memnun edip gönderecek ne gibi çalışmalar yaptığımızı ya da yapılması gereken konusunda kendimizi sorgulayamadık. Otelleri ve lokantalarımız ile Cadde ve sokaklarımız ile Alışveriş merkezlerimizle; Gelen konuklarını memnun edecek ne gibi yeniliklerimiz var geçen yıldan farklı olarak? Diye özeleştiri yapamadık. * * * Bırakın yeniliği, sana gelen turiste senin ‘tarihinden gelen misafirperverliğini’ dahi göstermekten yoksunuz. Bu konuda bize kimse bir eğitim vermedi. Sana gelecek olan kim olabileceğini, sana ne kazandıracağını da tam olarak bilemiyoruz. Bu konuda sana verilen sözlerimizi de, Seni tanıtma adına kutladığımız günün ertesinde unutuyoruz. Turizm ile sana güç katacağımızı söylemekle yetiniyoruz sadece. Kim ne yapacak, kim neyi yapmaya muktedir, neler yapılması gerekir. Bilemiyoruz. * * * Sana gelecek yerli-yabancı turistler ne der; Ne düşünür seninle ilgili olarak? Bilemiyorum, ama sana layık olamadığımız açık. Seni tanıtma adına kutladığımız turizm haftalarında dahi, bilesin ki seni ziyaret eden konuklarını hokkabazlık yapıp güldürerek, tarihi mekânların etrafındaki ünlü kapkaççılarımızla korkutarak, cadde ve sokaklarına attığımız çöplerimizle, köşe başlarındaki seyyar ciğer kebapçılarımızla tiksindirerek farklı görüntüler sergiledik. Şayet turizm ile kalkınacak isen; sana gelecek insanların önce gözünü hoş görüntüler ile doyurmak zorunda olduğumuzu unutuyoruz; önemsemiyoruz. Yazık ediyoruz sana, Sen buna layık değilsin. Sen bizim için çok önemlisin. Çünkü dünyada ‘İkinci bir Diyarbakır’ yok. Bizi bağışla Diyarbakır’ım.
Editör: TE Bilisim