Mücadele, gazete olarak ‘Devletin resmi ilanından yararlanma’ amacından çok, kendini kitlelere mal etmek anlayışı ile 28 Mayıs 1962 tarihinde yayın hayatına başlarken, logosuna koyduğu ‘Kırıl fakat eğilme’ şiarından ödün vermedi. Aradan geçen yarım asır boyunca izlediği yayın politikasıyla kendi okuyucusunu kendisi yarattı. Hiçbir zaman yerel gazete formatından şaşmadı. Tarafsızlığını korudu. Herkese, her kesime eşit mesafede durdu. Ön yargıları kırmak için hep taktikler geliştirdi. Dahası hiçbir erkin etkisinde kalmadı.

 

Mücadele, geride bıraktığı yayın hayatında hiçbir zaman eğilmedi; yöresinde yaşananları demokratik bir güce kavuşması ve özgür yurttaşlığın gelişmesi için üzerine düşen rolü oynadı. Bir örgütün ya da siyasi görüşün yayın organı gibi yayın yapmadı. Bölgenin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını dikkate alarak şeffaf bir yayıncılığı kendisine ilke edindi.

 

Mücadele, gazete haberciliğinin dergi haberciliğini olmadığını dikkate aldı. Bu nedenle olayların üzerine cesaretle gitti. Yayınlarında şüpheye yer vermedi.; inandırıcı oldu. Objektif ve cesur habercilikle demokrasiye halkın iradesini yönelik çirkin oyunlara karşı kamuoyunu aydınlatma görevi yürüttü. Bireysel özgürlüklerin önündeki engellere karşı koydu. Okuyucusunun görüş ve eleştirilerine açık oldu.

 

Özetle ‘denge ve ail habercili’ anlayışı ile tarafsızlığını koruyarak bugünlere geldi.

İlkemiz; ilk sayımızdan günümüze dek logomuzda sembolleşen ‘Kırıl fakat eğilme’dir. Amacımız dün olduğu gibi önümüzdeki yeni yayın sürecimizde de daima ‘eğilmeden’ hep farklı kalmaktır. Belki 1962 yılında düne kadar olan logomuz bugün değişti, ama çizilen yeni logomuz gibi canlı, kıpır kıpır bir gündelik gazete ve değişik bir gazetecilik imajımız hep devam edecektir.

 

Elli bir yıl sonra yeni bir baskı tekniği ile basılan 8 sayfalık gazetemizi okuduğunuzda şokla balını dönse de, bütün saygın basın yayın organlarının yapması gerektiği gibi ‘günceli sorgulamak’ ilkemizi sürdüreceğiz.

 

Bunu için cüret eden, kurcalayan, soruşturan, ifşa eden; yalnızca homurdanan, söylenen değil; ‘sesi duyulmayanlara söz veren özgür bir basın’ zorunludur. Biz Bu Zorunluluğun tarafıyız ve de bir parçasıyız.

 

Dünya da yaşanan savaşların, kavgaların; barış ve kardeşliğe, sevgisizliğin; sevgi ve dostluğa dönüşmesi dileğiyle. Kalın sağlıkla.

Editör: TE Bilisim