MÜCADELE HABER- Deva Partisi Diyarbakır İl Başkanlığı Doğa Ve Çevre Politikaları Başkanı Baran Güneş, kuraklık nedeniyle ekinleri kurumaya yüz tutan çiftçilerin yaşadığı durumuna dikkat çekmek için bölgede incelemelerde bulundu.  Kuraklığa karşı ciddi önlemlerin alınması gerektiğini belirten Güneş, “Aksi durumda tarımsal faaliyetleri ve üretimleri sekteye uğratarak ülke ekonomisine ciddi hasarlar verip gıda üretimi ve güvenirliği endişeli bir hal alacaktır” dedi.

 

Sahada yaptıkları çalışma sonrasında izlenimlerini anlatan G üneş, özetle şöyle konuştu: Bölgemizde yapmış olduğumuz saha çalışmalarımızda bölge insanımızı tedirgin eden konuların başında yağış yetersizliğinden dolayı ciddi bir kuraklıkla karşı karşıya olduğumuz gerçeğini gözler önüne seriyor. Bu konu ile ilgili genel bir değerlendirme ve açıklama yapma gereği duyulmuştur.   Bölgemizin nüfus yoğunluğunun %80 i direk %20side dolaylı olarak Tarımsal Üretim Ve Faaliyetlerle doğrudan etkileşim içerisindedir. Çünkü bölgemizde gerçekleşen ticaretin büyük bir kısmı tarımsal faaliyetler sonucu üretilen ürünlerin parasal dönüşümleri münasebeti ile bölgenin ekonomisini çevirmektedir. 

 

Kuraklık sorunlarına karşı ciddi önlemler alınmalıdır. Artan nüfus ülkelerin beslenme konusuna daha fazla ilgi göstermesini kaçınılmaz kılmıştır. Artık şunu çok net bilelim ki yerli ve güvenilir gıdalarımız bir ulusal güvenlik meselemizdir. Aksi durumda tarımsal faaliyetleri ve üretimleri sekteye uğratarak ülke ekonomisine ciddi hasarlar verip gıda üretimi ve güvenirliği endişeli bir hal alacaktır. 

 

TARIMSAL KURAKLIĞIN OLUMSUZ ETKİLERİNİ AZALTMAK DOĞRU PLANLAMALARLA MÜMKÜNDÜR

Dünyada olduğu gibi Ülkemizde de bir yılı aşkın süredir ciddi boyutlara ulaşmış korona virüs salgınının bulaşma hızı sebebi ile birçok devletleri ve hükümetleri çaresiz bırakmıştır. Dünya ülkeleri temel gıda ürünlerini stoklamaya başladılar. Özellikle gıda ürünlerindeki talep artışı beraberinde fiyat artışlarını da getirerek, durumu daha zor bir sürece sürüklediğini gördük. Yaklaşık 1,5 yıldır dünya, bu durum ile karşı karşıyadır. Hal böyle iken gıda üretimimizi ve güvenirliğini sürekli olarak gündemimizde tutmalıyız. 

 

Diğer açıdan baktığımızda Sulamaya ciddi bütçeler harcanmasına rağmen bu projelerin tamamlanamaması nedeniyle bölgedeki ürün kayıpları %80 -%90 da. Yapılan saha çalışmalarımızda üretici çiftçilerimizin tarımsal üretim faaliyetlerindeki girdi maliyetlerini dahi elde edemeyecek durumda olduğunu ve bölgenin bir an önce “afet bölgesi” ilan edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. 

 

Mesela; Tarımsal Sulama Projeleri başında gelen Silvan barajı projesinin tamamlanması durumunda ülke ekonomisine 2 milyar TL’lik bir gelir sağlayacağı çok nettir. Fakat son 10 yıldır hükümetin ilgili kurumları her yıl bitirme vaatlerinde bulunmalarına rağmen bir türlü bu proje tamamlanamamıştır. İşte bu ve benzeri sebeplerdir ki bölgemizde yaşanan kuraklık gibi doğal afetlerde, çiftçilerimiz biçare bir şekilde bir yıllık emeklerinin gözleri önünde yok olduğunu izlemek durumunda kalıyorlar. 

 

Bölge halkının büyük bir kısmı kırsalda yaşamakta olup buna bağlı olarak da geçimini tarımsal üretimden veya tarımsal çalışma olanaklarından karşılamaktadır. Dolayısıyla karşı karşıya kaldığımız bu kuraklık süreci; alt tabakada ve orta tabakada ayakta kalma mücadelesini veren emekçi sınıfının önce ekonomik dengesini ve daha sonrada psikolojik etkilerini ’de htirerek sosyal huzursuzluk ve kırsal alanlardan göç etme gibi farklı boyutlara taşınmasına sebep olmaktadır. Bölgemizde yaşanan kuraklığın en az zarar ve en sağlıklı bir ruh hali ile atlatılabilmesi için devletin ve hükümetin bu konuda ciddi adımlar atması gerekmektedir. 

 

BU ADIMLARIN BAŞINDA; 

-Hükümetin Kuraklık Eylem Planı hazırlayarak bölgeyi “doğal afet” kapsamına alması 

-Çiftçi kayıt sistemine kayıtlı olsun veya olmasın çiftçinin ürün bazında zararının tespit edilmesi ve zararının karşılanması. 

-Kuraklık dönemine denk gelen ve devlete bağlı banka kredi borçları, tarım kredi kooperatif borçları, özel banka borçları gibi birinci dereceden borçların faizsiz olarak ertelenmesi, 

-Çiftçimizin tarım alanında yeniden ekim yapabilmesi için tohum, mazot, gübre ve zirai ilaç gibi temel girdilerin devlet tarafından çiftçilerimize hibe( ücretsiz) dağıtımlarının ivedi bir şekilde yapılması, -

-Kuraklık döneminde yeni ürün ekilebilmesi için yeterli olmayan “Mazot Gübre Desteği” revize edilerek artırılmalı 

-Bölgede çiftçilerimize yönelik DEDAŞ’ın keyfi uygulamaları artık son bulmalı. Örneğin; çiftçinin hesaplarına bloke koyma yetkisinin sonlandırılması. 

-Tarımsal alanda kullanılan Elektrik, kuraklık döneminde mutlaka desteklenmeli, tarifede ciddi bir indirim uygulanmalı, faturalardan alınan %18 KDV nin tarımsal faaliyetli faturalarda %1’e düşürülmeli. 

-Son üç yılın elektrik bedelleri göz önünde bulundurulduğunda yaklaşık zam oranları %130 da olduğu görülmektedir. Nitekim 2018 yılında EPDK tarafından yayınlanan elektrik kW birim fiyatı 28.60 krş iken 2021 yılında bu oran 67.81 krş seviyelerine çıkarak zaten ekonomisi pamuk ipliğine bağlı olan çiftçimizin bütçesini daha da diplere çekmektedir. Bu durumunda kesinlikle ama muhakkak bir iyileştirmenin yapılması, 

-Tarımsal faaliyette bulunana çiftçilerimize daha önceki yıllarda elektrik faturalarında uygulanan devlet desteği %65 ten %35’e indirilmiş olup, bu durumun tekrardan gözden geçirilerek bu oranın %65 seviyelerine getirilmesi, 

-TMO’nun Son üç yıldan buyana, temel gıda ürünümüz olan buğday için belirlemiş olduğu artış oranları totalde yüzde 50 de iken maalesef çiftçimizin en büyük girdi kalemlerinden olan gübreye yapılan zamlar %150 yi geçmiş bulunmaktadır. Buda zor şartlarda çiftçilik yapan üreticilerin durumunu daha da zorlaştırmaktadır. Bu bağlamda; başta gübre olmak üzere diğer tüm girdi kalemlerinde desteğinin muhakkak suretle artırılması, 

-Tarım sigortasında prim tutarları düşürülmeli veya devlet desteği artırılmalıdır. Tarım sigortası, çiftçi kayıt sistemine dâhil olmayanları da kapsamalı, ve kuraklık gibi tüm doğal riskleri de karşılamalı, 

-Çiftçinin Tarımsal faaliyetlerden sonra elde edeceği ürün- gıda zinciri yerli ve güvenilir olmasının önemi ile tüm ulusumuzun sofrasına kadar hitap edeceğinden ötürü tarım sektörüne pozitif ayrımcılık yapılması gibi adımlar ile… 

 

 Bölgemizde Tarımsal sulamaya yönelik yapılan baraj ve göletlerimizin amaca hizmet edebilmesi adına ilgili tüm kurumların bu konuda projelerinin inşaat süreçlerini biran evvel tamamlaması gerektiğini savunuyoruz. 

 

 Milletimizin büyük çoğunluğu çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışma imkânlarını, asri ve iktisadi tedbirlerle en yüksek seviyeye çıkarmalıyız bilinci ile Demokrasi Ve Atılım Partisi olarak saha çalışmalarımız ve gözlemlerimiz daha da hız kazanacaktır. Bölgemizde yaşanan kuralık sebebi ile tüm emekçi ve Fedakâr üretici çiftçilerimizin yanında olacağımızı kamuoyuna açık bir şekilde duyuruyoruz.”( Haber Merkezi )

 

 

Editör: TE Bilisim