Fatih SURUÇ

MÜCADELE HABER- Sağlık Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından 7 Mayıs'ta yayımlanan genelgede, COVID-19 testi pozitif olan sigortalı çalışanların 'iş kazası ve meslek hastalığı sigortaları' kapsamında değerlendirilmeyeceği açıklanmıştı.  Diyarbakır Tabip Odası (DTO) Başkanı Dr. Elif Turan ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası(SES) Şube Eş Başkanı Şiyar Güldiken gazetemize açıklamada bulunarak "Covid-19 meslek hastalığı sayılsın" çağrısında bulundular.

 

Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası(SES) Diyarbakır Şube Eş Başkanı Şiyar Güldiken, “Çin’in Vuhan eyaletinde Aralık ayının sonlarına doğru ortaya çıkan ve solunum yolu belirtileriyle kendisini gösteren COVID-19, çalışanları ve özellikle sağlık emekçilerini öldürmeye devam ediyor.  Geçen hafta Sağlık Bakanı, 40 binden fazla sağlık çalışanını Covıd-19 a yakalandığını ifade etti. Bu rakam, Türkiye’deki resmi vaka sayısının %10’dan fazlasına denk düşmektedir. TTB’nin açıkladığı verilere göre 120’den fazla sağlık çalışanı Covid19 nedeniyle vefat etmiştir. Bu durum, işin doğasıyla ya da kaderle açıklanamayacak kadar temel bir insan hakkı ihlalidir. Bu ihlal, göz ardı edilemez ve “mesleki risk” adı altında sıradanlaştırılamaz. Nitekim Almanya, Belçika, Güney Afrika, İtalya, Kanada ve Malezya’da COVID-19 sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmiştir” Diye konuştu.

 

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan, “Sağlık çalışanları mutlaka ama mutlaka Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesini istiyorlar.COVID-19 ile enfekte olmuş kişi sayısının bu kadar yüksek olduğu koşullarda mesleği, gerçekleştirdiği işi gereği yakın temasta olan ve yüksek risk altında olan sağlık çalışanlarının hastalığa yakalanması çevresel/toplumsal etmenlerden değil, doğrudan çalışma ortamlarından kaynaklanmaktadır.” dedi.

 

Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası(SES) Şube Eş Başkanı Şiyar Güldiken açıklaması şöyle:

“Sağlık çalışanlarının yanı sıra gerekli önlemler alınmadığı takdirde meslek hastalığına yakalanma riski yüksek olan sektörlerde çalışan işçiler için de  COVID-19 bir meslek hastalığıdır.

 

“COVID-19’UN MESLEK HASTALIĞI OLARAK TANINMASINI TALEP EDİYORUZ!”

Anayasaya göre; devlet çalışanları korumak (madde. 49), herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak (Madde. 56), sosyal güvenliği sağlayacak tedbirleri almak (madde. 60) ile yükümlüdür.Meslek hastalığı ise Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleri” olarak tanımlanır. Anayasa’da belirtilen yükümlülüklere, meslek hastalığı tanımına ve bugüne kadar elde edilen verilere dayanarak Covıd-19’un meslek hastalığı olarak tanınmasını talep ediyoruz!

 

“YAŞAMA HAKKI VE SAĞLIK HAKKI GİBİ EN TEMEL İNSAN HAKLARINDANDIR”

Çalışanların sağlığı ve iş güvenliği, işverenlerin kar/zarar hesaplarına, devletin bütçe planlarına göre şekillendirilemeyecek kadar temel bir yaşam meselesidir. Bu duruma Covıd-19 hastalarına bakan sağlık çalışanı da,  Covıd-19 sebebiyle hayatını kaybeden insanları yıkayan imam da, maskesiz ve mesafesiz atölyelerde dip dibe çalışmak zorunda kalan tekstil işçisi de, zorunlu çalışmanın olduğu marketlerde ve kargo şirketlerinde çalışan işçiler de  dâhildir.  Covıd-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesi talebi, yaşama hakkı ve sağlık hakkı gibi en temel insan haklarındandır.

Covıd-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesi talebi, Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından paylaşılan verilere göre %33 gibi büyük bir kesimi içeren kayıt dışı sektörü ne yazık ki kapsamamaktadır. Bu yönüyle talebimiz eksiktir ama yine de yerinde ve aklı bir taleptir. Meslekleri, çalışma koşulları, alınmayan iş güvenliği önlemleri yüzünden hastalanan, hayatını kaybeden çalışanların COVID-19’a yakalanma sebeplerinin meslekleriyle olan illiyet bağı açıkça ortadadır. Bu çalışanların meslek hastalığından doğan hakları acilen tanınmalıdır.

 

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan’nın açıklaması şöyle, “Ülkemizde, meslek hastalığı, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda; “Mesleki risklere marufiyet sonucu ortaya çıkan hastalığı” ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda da “Sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir.” şeklinde tanımlanmaktadır.  

 

Sağlık alanında (hastane, aile sağlığı birimi, işyeri hekimliği birimi, laboratuvar vb.) çalışanlar, ancak riskli bir iş yaptıklarında (entübasyon, aspirasyon vb.) ya da riskli bir durumla karşılaştıklarında (maskesiz olan COVID-19 hastasıyla, maskesiz olarak 15 dakikadan fazla süre temas gibi) COVID-19 açısından yüksek riskli sayılmaktadır. Oysa sağlık çalışanları, hasta naklinde, birinci basamakta filyasyon çalışmalarında, aile hekimliği merkezlerinde hasta muayene ederken, hastanede hasta karşılama ve ayırma (triaj) alanlarında, test için sürüntü alma, laboratuvar analiz süreçlerinde, salgın döneminde verilen eğitimlerde, fabrikalarda işçilerin periyodik muayenelerini gerçekleştirirken her an virüs ile enfekte olma riski belirgin şekilde artan en önemli risk grubudur.

 

“SAĞLIK ÇALIŞANLARI DOĞRUDAN MESLEK HASTALIĞINA YAKALANMIŞ SAYILMALI”

Bu koşullar altında COVID-19’a yakalanmış olan sağlık çalışanları doğrudan meslek hastalığına yakalanmış sayılmalı ve meslek hastalığı için tazminat talep edebilir duruma geçmelidir.  COVID-19 ile enfekte olmuş kişi sayısının bu kadar yüksek olduğu koşullarda mesleği, gerçekleştirdiği işi gereği yakın temasta olan ve yüksek risk altında olan sağlık çalışanlarının hastalığa yakalanması çevresel/toplumsal etmenlerden değil, doğrudan çalışma ortamlarından kaynaklanmaktadır.  Mevzuatta da yer aldığı gibi, sağlık çalışanlarında görülen COVID-19 hastalığının meslek hastalığı olarak kaydedilme/kabul edilmesi, tüm sağlık giderlerinin %100 karşılanması, hiçbir katkı payının alınmaması ve geçici ya da kalıcı iş göremezlik durumunda tazminata hak kazanmak, geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi demektir. Vefat durumunda, hak sahiplerine gelir bağlanması da bu koşullarda mümkün olacaktır. COVID-19 ya da şüpheli COVID-19 tanısı alan ve buna göre tedavi gören sağlık çalışanlarının hastalığının meslek hastalığı olarak kabulü hekimler ve sağlık çalışanları için bir haktır.

 

Sağlık çalışanları sağlık hizmeti sunumu sırasında görevlerini şiddetsiz koşullarda yerine getirmek, emeklerinin karşılığı olan özlük haklarını tam olarak almak, görevlerini yürüttükleri sırada gerekli her türlü birincil korunma önlemlerinin alınmasını ve hastalanmalarının önlenmesini, çalıştıkları yerlerde mevcut riskler nedeniyle aralıklı olarak gerekli tetkik-kontrollerden geçirilmeyi, bu kontroller sırasında ya da semptomlarla etkilendikleri, hastalandıkları zaman bunun kayda alınmasını, işe bağlı bu hastalıklarının meslek hastalığı olarak kabul görmesini ve bu hastalıkları nedeniyle kendilerinde geçici ya da kalıcı olarak çalışma güçlerinde bir kısıtlanma olduğu zaman bunun geçici ya da kalıcı maluliyet yönünden değerlendirilmesini, işe bağlı meslek hastalıkları nedeniyle ölümleri halinde hak sahiplerinin mağduriyetinin önlenmesini istiyorlar. Sağlık çalışanları mutlaka ama mutlaka Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesini istiyorlar.”

 

Öte yandan  Türk Tabipleri Birliği (TTB), koronavirüs salgınında sağlık çalışanları arasında ölümler ve zor çalışma şartlarına dikkat çekmek için eylemlilik programı başlattı. TTB),  Covid-19‘un meslek hastalığı sayılması için yasa tasarısı önerisi sunmuştu. 

Editör: TE Bilisim