MÜCADELE HABER- Amed Eğitim Sen 2 Nolu Şube Sekreteri Songül Can Şimşek, “Eğitimin uzaktan, sınavın ise yüz yüze yapılması bir çelişkidir. İlkokullarda sınavın yapılmayacak olması olumlu bir karar olmakla birlikte, ortaokul ve lise öğrencilerinin yüz yüze yapılacak olan sınavlar için okullara çağrılması tam bir akıl tutulmasıdır.  Bu dönemde sınav yapılmamalıdır. Yüz yüze eğitime geçilmesiyle birlikte yapılacak olan telafi eğitimlerinden sonraki ölçme değerlendirmeler birinci yarıyıla yansıtılmalıdır” dedi.

 

Uzaktan eğitim sürecinin eğitim ve bilim emekçilerinin toplumsal emeği ile sürdürülmekte olduğu belirtilen Şimşek,  “Eğitim ve bilim emekçileri evlerini okullaştırmış, bilgisayar, internet erişimi, öğretim materyalleri gibi üretim girdilerini kendileri sağlamış veya satın almıştır. Öğrencileri ve velileri desteklemek için yasalarla tanımlanmış sekiz saatlik çalışma süresinden katbekat daha fazla çalışarakbu sürecin en büyük yükünü sırtlanmışlardır. Bu çabalara karşın, eğitim ve bilim emekçilerinin yoğun ev içi emeği, eğitim alanının genel görünmezliği durumunun uzantısı olarak daha da görünmez kılınmıştır” diye konuştu.  

 

Şimşek, “Eğitim ve bilim emekçilerinin evdeki emek süreci ve karşılaştığı güçlükler hakkında bir çalışma yapmayan Milli Eğitim Bakanlığı, bu görünmezlik algısıyla öğretmenlere eğitim ve deneyimlerinin dışında kalan işler vermek gibi uygulamalara girişmiştir. Öğretmenlerimiz hafta içi uzaktan eğitim derslerini gündüz saatlerinde işlemekle birlikte, bir yandan saat 18.00’den sonra ve cumartesi günleri uzaktan eğitim dersleri için yoğun hazırlık ve ders uygulaması yapmak zorunda kalmaktadır. Bu haksız uygulamaların karşısında olduğumuzu ve düzeltilmesi yönündeki adımların ivedilikle atılması gerektiğini belirtiyoruz” dedi.  

 

MEB’in, öğrencilerin hepsinin eşit koşullarda eğitim gördüğü varsayımı ile hareket etmekten ya da böyle bir algı yaratma çabasından vazgeçmesi gerektiğini kaydeden Şimşek,  şöyle konuştu:

 

“Öğrencilerimizin evdeki ve okuldaki koşullarının eşit olmadığı en çok pandemi günlerinde ortaya çıkmıştır. Ayrıca ilimizde yaşanan işsizlik ortamında eğitimin koşullarının da eşit olmayacağı bilinmektedir. Bu eşitsizlik durumu pandemiyle beraber derinleşmiştir. İlimizde Mart-Haziran 2020 tarihleri arasında 200 bin öğrencimizin hiçbir şekilde EBA ya erişim sağlayamadığını biliyoruz. Eylül ayından sonra da erişim oranlarının çok artmadığına, sahadaki uygulayıcıları olarak yakından şahitlik etmekteyiz. Diyarbakır’da ortaokuldan sonra örgün olarak lise eğitimine başlamayan 4000 öğrencimizin akıbetini bilmiyoruz. Canlı derslere katılımın bu kadar düşük olduğu ortamlarda öğretmenlerden  yüz yüze bir  sınav iki  tane de performans notu verilmesi isteniyor. Canlı derslere bağlanılması için imkanlar sağlamayan, yüz yüze eğitim için gerekli tedbirleri almadan öğrencilerin bir kısmını  ve öğretmenleri okula çağırıp sonra  tatil edenlere soruyoruz.Öğrencinin görmediği dersten öğretmen ne soracak ? Hiç okula gelemeyen canlı derse katılamayan öğrenciyi öğretmen görmeden nasıl performans notu verecek?

 

Eğitimin uzaktan, sınavın ise yüz yüze yapılması bir çelişkidir. İlkokullarda sınavın yapılmayacak olması olumlu bir karar olmakla birlikte, pandemi nedeniyle her gün yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği bir dönemde ortaokul ve lise öğrencilerinin yüz yüze yapılacak olan sınavlar için okullara çağrılması tam bir akıl tutulmasıdır. Ortaokul ve liselerde birinci döneme ait sınav ve performans notları üzerinden yapılacak ölçme değerlendirmeler, eğitimdeki eşitsizlikleri yeniden üretecektir. Pandemide derinleşen eşitsizlikler ortadayken ve salgının yayılımının arttığı bu dönemde sınav yapılmamalıdır. Yüz yüze eğitime geçilmesiyle birlikte yapılacak olan telafi eğitimlerinden sonraki ölçme değerlendirmeler birinci yarıyıla yansıtılmalıdır. Bu eşitsiz koşullarda öğrencilerin yaşamını belirleyen sınavların, eğitimin diğer yönleriyle birlikte düşünüldüğünde ne denli stres, kaygı ve korku yarattığını düşünmek hepimizin olduğu kadar MEB’in de görevidir.”  (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim