Ekrem Sunar Kur’an ayetleri, bilimsel veriler ve teknik imkânlar bir arada kullanılarak bugüne kadar yapılan tüm aramalara rağmen henüz bulunamayan Hz.Nuh’un gemisinin, bu kez Diyarbakır’ın Kırklar Dağı’nda aranması, bu yönde yürütülen tartışma ve araştırmalara yeni bir boyut kazandırdı. Bilindiği gibi, dünya genelinde en çok araştırılan konulardan biri; Hz. Nuh Tufanı ve onun nişanesi olan Geminin bulunması yolundaki bilimsel çalışmalardır. Kur’an-ı Kerim’de ayetlerle, Tevrat’taki verilerle teknik imkanlar kullanılarak asırlardır yürütülen arama çalışmalarına rağmen Hz. Nuh’un, kendisiyle birlikte 80 kişilik ailesi ve her cinsten dişi ve erkek ikişer hayvanın içinde bulunduğu gemisinin Tufan sonrası nerede durduğu kesin olarak henüz belirlenmiş değil. Kimi kaynaklara göre gemi tufandan sonra Ararat (Ağrı) dağı, kimi kaynaklara göre de Cudi dağında kendine yer bulmuş. Ancak söz konusu iki dağda yapılan araştırma ve incelemelere karşın, geminin enkazını doğrulayacak en ufak bir materyal elde edilemediği için bu söylemler hep rivayet olarak kayıt altına alınmış bulunuyor. Son olarak Araştırmacı yazar Hamza Yardımcıoğlu, yürüttüğü araştırma ve incelemeler sonucu elde ettiği verilere dayanarak Hz.Nuh'un Gemisinin Diyarbakır'da bulunduğunu iddia etmesi, bu alanda yürütülen bilimsel araştırmalara yeni bir boyut ve tartışma yarattı. İlk kez 2009 yılında Hz.Nuh'un Gemisi'nin Diyarbakır’ın Kırklar Dağı üzerinde olduğunu açıklayan Yardımcıoğlu, geminin yerini nokta tespitine kadar belirlediğini iddia etmişti. Ortaya atılan bulguların Türkiye’de bazı üniversitelerle yürütülen ortak çalışmalarda ciddi bulunması üzerine İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Kimyasal Oşinografi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Yavuz Örnek Diyarbakır’a gelerek, söz konusu Kırklar Dağı’nda incelemelerde bulundu. Doç. Dr. Yavuz Örnek’le birlikte Diyarbakır’a gelerek incelemelere katılan araştırmacı-yazar Hamza Yardımcıoğlu, bu arada Araştırma projesini "Örtülü Gerçek: Nuh Tufanı ve Gemi" başlığıyla e-kitap hâline getirip internet üzerinden kamuoyuna duyurdu. Elde ettikleri tüm verilere göre, Geminin Urartu sınırları içinde yüksek rakımlı, çok genis ve bereketli bir düzlükte olması gerektiğini savunan Hamza Yardımcıoğlu “Bu tanıma uyan tek yer olan, 430 m. rakımlı Dicle havzasına odaklandık. Geminin bir bina içinde olması gerektiğinden hareketle, bugün toprakla örtülmüs ve bir tepe görünümünde olan o binayı aramaya koyulduk. Ve karsımıza Kırklar Dağı adı verilen bu “kutsal” tepe çıktı. Simdi geriye kalan, onun içine bakılması ve Geminin gün yüzüne çıkarılmasıdır. Yani tespit ettiğimiz yer insan yapısı bir yerdir. Bu insan yapısını en az 50 bin yıl öncesine dayandırıyoruz. Uzayda çekilmiş fotoğraflara Kırklar Dağı’nda olan bu bilinmeyen olarak tanımlanan iki yer toprak altında kalmış. Geminin bu yapılar içerisinde olabileceğini düşünüyoruz. Bu durumun kamuoyunda gündeme gelmesi gerekiyor. Elimizdeki belgeler çok önemli. Elimizde çok sayıda somut veriler var. Yetkililerin bu bölgede mutlaka kazı çalışması yapmaları gerekiyor. Buradan çıkacak olan şey her ne olursa olsun, dünya tarihini değiştirebilecek bir önemdedir” dedi. Yardımcıoğlu’nun da söylediği gibi bu bölgede kazı çalışmaları yapılabilmesi için konuya sahip çıkılması gerekiyor. ‘Umulmayan taş, baş kırar’ misali, iddia ciddiye alınmalı; Diyarbakır çok şey kazanabilir.
Editör: TE Bilisim