Fatih SURUÇ- ÖZEL HABER

MÜCADELE HABER- Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesinde Dağkapı Meydanı'nda yer alan ve kurulduğu 1950'li yıllardan itibaren uzun yıllar kentin eğlence merkezi ve sosyal aktivitelerinin sergilendiği mekanların başında gelen dönemin Ortadoğu ve Balkanların en büyük sineması olarak bilinen ve 2010’lu yıllarda kapatılan Dilan Sineması’nın emektarlarından olan ve şuan ki Galeria Şehir Sineması’nın sahibi Abdulkadir Aydın, gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Aydın, Dilan Sineması’nın kapatılırken hiç kimseden ses çıkmadığı hiçi kimsenin tepki göstermediği ve herkesin buna seyirci kaldığını savundu. Dilan Sineması’nın yeniden açılması için yetkili ve kent halkına çağrıda bulunan Aydın, “Dilan Sineması’nın kapatılmasına seyirci kalınması, Diyarbakır halkının kendi değerlerinden uzaklaştığını gösteriyor. Çünkü toplumlar değerleriyle yaşarlar. O dönem çalışanlar olarak özveri ve fedakârlık gösterdiler, Dilan Sineması’nın yaşaması için çok çalıştık ama ayakta tutma şansımız olmadı. Dilan Sineması’nın tekrar açılması için yetkililere çağrıda bulunuyoruz” dedi.

 

 

 Dilan Sineması’nda ilkin gazoz satıcısı olarak daha sonra ise müdür olarak çalıştığını kaydeden Abdülkadir Aydın, pandemi döneminde sinemaların kapanması hem ekonomik hem de sosyal olarak çöküntüye yol açtığını söyledi. Kurum ve yerel yönetimlerin yerel sinemalara destek olmasını isteyen Aydın, “Toplumların ileriye taşıyan dinamik güç insan gücüdür. Bu memlekette bireyin sorumlulukları vardır. Bağımsız sinemaya yerel halkın sahip çıkması gerekiyor. Çünkü yarın kendini görmek isteyen toplumlar ancak bağımsız sinemayla görüp kendini tanıyabilir. Çünkü bu değer kaybolursa ilerde kendini anlatan, kendi gelenek göreneklerine yansıtan filmler izleten salonlar bulamazlar. Çünkü ticari filmler hükmü almış durumda. Bizim Bağımsız sinema seyirciyle buluşmakta zorluk çekiyor. Bu yok olmamalı, daha çok birlik ve beraberlikle yaşatılmalı ki kendimizi görebilelim" dedi. 

 

“HERHANGİ BİR KURUMDAN DESTEK ALAMADIM”

Koronavirüs sürecinde destek alamadığını savunan Aydın, “Pandemi döneminde sinemaların kapanması hem ekonomik olarak hem de sosyal olarak çöküntüye yol açtı. 3 aya yakındır sinemalar kapalıdır. Her hangi bir kurumdan destek alamadım. Diyarbakır’ın tek yerel sinemasıyım ve zaten zor koşullarda yaşıyoruz. Normalleşme sürecinde bizlerde sinemayı açtık; fakat işlerimiz olmuyor. Belki de insanlar sinemayı unuttular. Bu bakımdan kurum ve yerel yönetimlerin mutlaka yerel sinemalara destek olması konusunda bir çabasının olması gerekiyor. şeklinde konuştu.    

 

 

"GAZOZCULUKTAN MÜDÜRLÜĞE"

Dilan Sineması kariyerinden bahseden Abdulkadir Aydın, "1968 yılında 9 yaşında Dilan Sinemasına gazozcu olarak işe başladım. O zamanlar yerli gazozlar vardı. Bizde film başlarken gazozları kovalara koyup seslenerek satardık ve kimse de rahatsız olmazdı. İnsanlar bizi duyar ve hiç konsantrasyonları bozulmazdı. 2 yıl gazozculuk yaptıktan sonra Teşrifatçı yani yer gösterici oldum. 1973'lerde Site Sineması yani deri koltuklu izleme salonları açıldı. Beni oraya gişeci olarak verdiler. Daha sonra da oraya müdür olarak atadılar. Toplam 33 yıla yakın çalıştım. 2002 yılın da ise emekli oldum. Bırakmak benim için çok zordu ama artık yorulmuştum. Birkaç yıl dinlenip film izledim." dedi. 

 

"DİYARBAKIR DİLAN SİNEMASI"

Dilan Sineması’nın bir tarih olduğuna vurgu yapan Aydın, "Dilan Sineması 1952'de Türkiye'nin Balkanların ve Ortadoğu’nun en büyük ve en lüks sinemasıydı. Kayserili Ermeni asıllı mimar Harutyan Sarafyan tarafından açıldı. Bina görünümünde 5 kat ama esasen 3 katlıydı. Aşağıda localar ve sıralar, orta kat yalnız localar ve en üs kat ise balkon vardı. Toplam kapasite 1480 kişilikti. Ayrıca Diyarbakır'da yapılan kongre, konser, toplantı ve tiyatrolar o salonda yapılırdı. Günde 4 seans yapılır ve her seansa da en az 700-800 kişi izlemeye gelirdi. 1500 kişiyle de film izlettirildi.

 

 

"İSTANBUL'DA EMEK NEYSE DİYARBAKIR'DA DİLAN AYNI KADER AMA"

2016 yılında kapatılan Dilan Sineması hakkında konuşan Aydın, "Dilan sineması bir tarihti ve ona sahip çıkılması gerekiyordu. İstanbul'da Emek Sineması vardı. Dilan Sineması’yla aynı kaderi paylaştı. Beyoğlu’ndaki sinema salonu kapatılmıştı. O binanın yıkılacağını duyan İstanbul halkı ve özellikle aydın kesimler, yetkili kurumlardan oranın eski haline getirilmesi için büyük çaba sarf ettiler ve sonuç olarak tekrardan yapıldı. Diyarbakır'da Dilan Sineması’nın da kapatıldığı zaman kimseden ses çıkmaması, hiçbir tepkinin, duyarlılığın olmaması bana göre Diyarbakır halkının kendi değerlerinden uzaklaştığını gösteriyor. Çünkü toplumlar değerleriyle yaşarlar. O dönem çalışanlar olarak özveri ve fedakârlık gösterdiler, Dilan Sineması’nın yaşaması için çok çalıştık ama ayakta tutma şansımız olmadı." diye konuştu. 

 

"AMACIM ŞEHİR SİNEMASI’NIN VAR OLMASIDIR"

Aydın, "Galeria Şehir Sineması 2000 yılında açıldı. İşletmecilerinin sinemacı olmadığından dolayı 2004 yılında kapanmaya gidecekti. Ben gelip yardımcı oldum beraber çalıştık. Daha sonra 2006 yılında Şehir Sineması’nı kendi çabamla yürüttüm. Amacım bağımsız sinemayı sürdürebilir hale getirmek ve yaşatmaktır. Uzun yıllar insanlar ilgi gösterdi, Öteki ve başka dediğimiz sinemaya ilgi vardı. Ama 2014 yılında sonra Galeria çalışma koşulları zorlaştı çoğu esnaf iş yerini boşalttı. Yeni yerleşim alanlarına yöneldikçe burası kullanılamaz hale geldi. Ben inatla devam ediyorum, edeceğim. Ayrıca Belediyeyle çocuk sinemasını ücretsiz gösterimler yapıyoruz. Daha çok Avrupa filmleri ile Bağımsız filmlerde ticari amacı olmayıp sinema yapan yönetmenlerin filmlerini göstermeye çalışıyoruz. Para kazancım yok denecek kadar az ama beni var eden para değil, Şehir Sinemanın var olmasıdır. “diye konuştu.

 

"TOPLUMLARIN İLERİYE TAŞIYAN DİNAMİK GÜÇ İNSAN GÜCÜDÜR"

Bağımsız sinemanın öneminden bahseden Aydın, "Toplumların ileriye taşıyan dinamik güç insan gücüdür. Bu memlekette bireyin sorumlulukları vardır. Hem topluma hem kendine hem de kurumlarına karşı... Benim alanım olarak söylüyorum. Bağımsız Sinemaya yerel halkın sahip çıkması gerekiyor. Çünkü yarın kendini görmek isteyen toplumlar ancak bağımsız sinemayla görüp kendini tanıyabilir. Çünkü bu değer kaybolursa ilerde kendini anlatan, kendi gelenek göreneklerine yansıtan filmler izleten salonlar bulamazlar. Çünkü ticari filmler hükmü almış durumda. Bizim Bağımsız sinema seyirciyle buluşmakta zorluk çekiyor. Bu yok olmamalı, daha çok birlik ve beraberlikle yaşatılmalı ki kendimizi görebilelim." dedi. 

 

"DİYARBAKIR'DA 8 ADET SİNEMA VARDI"

Ayrıca Diyarbakır da başka sinema salonlarının da olduğuna işaret eden Aydın, "Diyarbakır'da 8 adet sinema vardı. Dilan, Yenişehir, Emek, Nilgün, Raman, Yazlık Yıldız, Raman ve Güler sineması vardı. Bunları hem salonu hem de yazlık sinema alanı vardı. En küçük sinema salonu 800 kişilikti. Bunları hepsi doluyordu. Yazlık sinema ise 2000 kişilikti." dedi. 

 

"SİNEMA TOPLUMUN AYNASIDIR"

Aydın, "İnsanlar beyaz perdede kendini görebiliyor ve hissedebiliyorsa o filme sahiplenirlerdi. Örneğin işçi sınıfına yönelik bir filmse işçi sınıfı korkunç şeklinde sahiplenirdi. Mesela Yılmaz Güney'in toplumsal içerikli filmleri çok sevilirdi, sahip çıkılırdı. Bunun yanında Kemal Sunal, Şener Şen filmleri de dahil. Bu tarz filmler olduğunda insanlar yer bulamazdı." dedi.

Yabancı filmlerin dönemlerinden söz eden Aydın, 70'ler Uzak Doğu Karate filmleri daha sonra Hint filmleri ve Amerika filmleriyle dönem olarak ilginin değiştiğini ve Yine de bu tarz filmlere karşı seyirci, kendi kültür ve değerlerini anlatan filmlere daha fazla sahip çıktığını belirtti.

 

"USTAM NEJAT DİLAN'DIR"

Aydın, "Ben Nejat Dilan'nın yanında yetiştim. Kendisi buralı olup Diyarbakır'ın kültür ve sanat anlamında çok hizmet yapmıştır. Dilan Sineması kapatıldıktan sonra İstanbul’a taşındı. Diyarbakır'ın hiçbir zaman terk etmek istemiyordu. Orada da Sinemanın düştüğü durum onu çok üzdü, sağlığını da çok etkiledi. 2 yıl önce de vefat etti. Beni üzen Diyarbakır'da bir yerel sinemanın olması büyük değerken bunun yok olup, Ustamın da İstanbul yollarında üzülerek hayata veda etmesidir." dedi. 

 

"O DÖNEM İZLEYİCİ İLE ŞİMDİKİ FARK"

Dilan Sineması dönemiyle şimdiki sinema izleyicisinin farkından bahseden Aydın, "Biz o dönem gençlere aydın kesim derdik. Çünkü bağımsız sinemaya ilgiliydiler. Toplumsal sorunlarla ilgilenirlerdi, özellikle Diyarbakır kültürünü ileriye götürmenin özveri fedakarlığı vardı. Şimdi ise anlayış çok farklı. İşte sinemaya yanımda biriyle gideyim. Ana akım sinema yani popüler filmlerin izlenmesinde bende orada olayım, selfie çektireyim anlayışı var. İstanbul merkezli filmlere yönelmek ekonomimize de darbedir. Çünkü para akışı hep oraya gidiyor. Kendi değerlerine sahip çıkan kendi yerel kültürünü düşünür.” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim