Fatih SURUÇ

MÜCADELE HABER- Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan ve 2015'te UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilen Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri kıyısında, Diyarbakır Kalesi ile nehir vadisi arasında yer alan yaklaşık yedi yüz hektarlık verimli arazidir. Tropik bitkiler hariç, birçok ürün yetiştirilebilen ve zamanında yetiştirilen Hevsel Bahçeleri maalesef ki Cumhuriyet döneminde sonra kaderine terk edilmiş durumda. Bu kapsamda görüşlerini aldığımız Diyarbakır Zirrat Mühendisi Başkanı Abdulsamed Ucaman, “Cumhuriyet’ten sonra burasıyla ilgili bir değerlendirme yapılmamış, çiftçiler kendi hallerine bırakılmış, şuan ise ekin alanları sadece çiftçiler kendi kaderlerine terk edilmiştir.” dedi.

 

Daha önceleri kurulan Hevsel Platformu’nun 8 yıl önce feshedildiğini belirten Ucaman, kentin tüm dinamiklerinin birlikte oluşturacağı bir kararla Hevsel üzerinden bir çalıştay, sonra sempozyom ve hemen ardından ise burada çıkacak sonuca göre Hevsel’de yapılacak icraatların yapılıp şehre kazandırılması gerektiğini belirtti.

 

“HEVSEL BİZİM BİR KÜLTÜREL TARİHİ BİR PEYZAJIMIZDIR”

Ucaman, “Hevsel bizim bir kültürel tarihi bir peyzajımızdır. Aynı zamanda bir turizm alanıdır. Dolayısıyla kentin hemen başındaki yeşil alan, kente bir siluet olarak da, kente bir görüntü konforu da sağlıyor. Yine kenti besleyecek tarımsal alanlardır. Dolayısıyla kentin gıdasını, kendisinin üretebileceği bir alandır. Bu kapsamda Hevsel’in aktife edilmesi, aslında şehrin kahir, yani işsiz kesiminin çalışmasının önünün açılması ve esasen istihdamın yaratılmasıdır. Orada üretilen ürün şehir de tüketilir ve şehirde de orayı besleyecek zanaatta oluşuyor. Bundan ötürü de hem orada çalışan eleman olacak, hem de şehir içerisinde bunun zanaatı yapılacaktır. Dolayısıyla iki elden de işsizliği biraz önlenmiş oluyor. Biz Hevsel’e sadece kültürel peyzaj mirasımızdır şeklinde baktığımız zaman bile burada bir sınırlama getiriyor, orada bitiriyor. Aktive etmiyoruz, sadece bir tanımlama yapıyoruz. Bu tanımlamada onun içeriğini doldurmuyor. Bu yüzden bunun biran evvel olması lazım. Hevsel’i canlandırmalıyız. Hevsel’in o tarımsal gücünü yeniden ortaya çıkarmamız gerekiyor ve bu hem resmi kurumların ortaklaşa yapabileceği bir şey ve burada şehrin tüm dinamiklerini katabilecekleri bir durum var ortada. Bunu yaparsak kurtarabiliriz.” Diye konuştu.

 

“HEVSEL İLK YERLEŞİK HAYATIN OLDUĞU ALANDIR”

Hevsel’in tarihsel süreci hakkında konuşan Ucaman, “Hevsel ilk yerleşik hayatın olduğu alandır, tarıma ilk geçişin bulunduğu alandır. MÖ 12 bin yılından sonra artık burada yavaş yavaş bir yerleşik hayat oluşmaya başlıyor. Neolotik dönem ile birlikte artık şehirleşmenin ilk dizaynı oluşmaya başlıyor. Dolayısıyla bu şehirleşme yanındaki Dicle Vadisi’yle birlikte Hevsel Bahçesi bir alana dönüşüyor ve insanlar gıdasını bunun üzerinden değerlendiriyor. Daha sonraları bu Hevsel üzerinden yaptığımız araştırmalarda Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde parça parça kentin farklı değerleri değerlendiriliyor. Diyarbakır karpuzundan patlıcanına, biberinden, kum şeftalilisinden tutalım hatta ve hatta mor menekşesine kadar. Mor menekşesi düşününki Cumhuriyet Dönemi’nde buralara geliyor. Mor menekşenin çiçeklerinden çay yapılıyor ve burada çay içiliyor. Şu anda Bursa’da geliştirilen güllerin, 12 çeşit gülü Diyarbakır’da yetiştiriliyor. Bunun bir kısmı Bursa’da yetiştiriliyor. Zamanında Diyarbakır’da Gavur Meydanı’ndan Hacca giden hacılar burada güllerin esansını alarak Hacca götürdükleri rivayet edilir. Dolayısıyla gülünden karpuzuna, menekşesinden kum şeftalisine kadar ciddi bir tarımı olan balından tutalım ipek böcekçiliğine kadar halen de bize kalan dutlardır. Dolayısıyla o sistem gidince sadece ağaç olarak kalmış ve zaman zaman ilkbahar ile birlikte girip çocukların toplayıp getirdikleri ve şehirde sattıkları dutlar olarak görüyoruz. Lokman Hekim’in buraya geldiği rivayeti üzerinden bir değerlendirmeye gidiyor. Patlıcanı görünce, biz burada biraz kalacağız, diyor. Ardından hemen gelip Dicle Nehir kıyısındaki karpuzları görünce, biz burada daha fazla kalmayacağız, diyor. Üstat sen niye böyle dedin, ilkin daha fazla kalacağız dedin, niye şimdi biz daha fazla kalmayacağız diyorsun, sorusu üzerine Üstatta şöyle diyor, karpuz şifadır. Dolayısıyla bizim burada fazla hekimlik yapabileceğimiz bir şeyimiz yok, diye bir belirlemesi var. Bu anekdotlarla, bu şehir beslenmiştir. Hevsel’in orada oluşan tarım sisteminin şehri nasıl ayakta tuttuğuyla ilgilidir, şehri nasıl beslediğiyle ilgilidir, şehrin sağlığının nasıl koruduğuyla ilgilidir.”

 

“CUMHURİYET’TEN SONRA HEVSEL İLE İLGİLİ BİR DEĞERLENDİRME YAPILMAMIŞ”

Cumhuriyet’ten sonra Hevsel Bahçelerinin değerlendirilmediğini, çiftçilerin kendi kaderlerine terk edildiğini belirten ve narkotik hususlarında olduğunu söyleyen Ucaman, “Maalesef Cumhuriyet’ten sonra burasıyla ilgili bir değerlendirme yapılmamış, çiftçiler kendi hallerine bırakılmış, şuan buraya gidildiği zaman da ekin alanları sadece çiftçiler kendi kaderlerine terk edilmiş bir şekilde, herhangi bir sistemin olmadığı bir alana dönüştürmüş. Maalesef zaman zaman bazı bölgelerde de narkotik hususlar ekiliyor ve bu da şehrin hemen kenarında, yanı başında oluşan bir olgu olarak gözüküyor.”

 

“KENTİN TÜM DİNAMİKLERİNİN BİR SİSTEM OLUŞMASI GEREKİYOR”

Hevsel’in yeniden üretim merkezi haline gelmesi adına öneriler sunan Ucaman, “Hevsel’in yeniden dizayn edilmesiyle ilgili kentin tüm dinamiklerinin aslında ortak oluşumla oluşturacağı bir sistemin oluşması gerekiyor. Nehir kenarıdır. Dicle Vadisi’dir. Dolayısıyla o mikro-klima alanında çok çeşitli ürünler yetiştirilebilir. Tropik bitkiler kuşağına ait bitkiler hariç, birçok ürün yetiştirilebilir ve zamanında yetiştiriliyordu. Şu anda maalesef maruldan, sebzeden hariç Hevsel’den şehre gelen herhangi bir şey yoktur. Soğanı, marulu ve sebzesidir. Bu da çok küçük ve cüzi alanlara yapılıyor.

 

“BİR HEVSEL PLATFORMU VARDI ODA SEKİZ YIL ÖNCE FESHEDİLDİ”

Şu anda Hevsel ile ilgili herhangi bir değerlendirme yoktur. Daha önceleri vardı ve yaklaşık sekiz yıl önce feshedildi. Bir Hevsel Platformu vardı ve bununla alakalı Valilik ile Büyükşehir’in ortaklaşa yaptığı bir çalışma vardı ve bu çalışmada Hevsel’i biraz daha geliştirmeye yönelik bir değerlendirme vardı. Maalesef ki sekiz yıl önce bunu da feshettiler ve o da yok şu anda. Hevsel, kendi kaderine terk edilmiş bir alan durumundadır.

 

“KENTİN DİNAMİKLERİYLE BİRLİKTE YAPMADIĞIN, KATMADIĞIN HİÇBİR ŞEY SONUCA ULAŞMIYOR”

Bizim önerimiz şudur, kentin tüm dinamikleri, Ticaret Odası’ndan tutalım Esnaf ve Sanatkar’ına kadar, Barosu’ndan tutalım Mühendisler Odası’na kadar, yerel yönetimden tutalım Valiliğine kadar, belediyelere kadar herkesin oturup birlikte oluşturacağı bir kararla Hevsel üzerinden özellikle ilkin bir çalıştay, sonra sempozyom ve hemen ardından ise burada çıkacak sonuca göre Hevsel’de yapılacak icraatlar. Ancak bu şekilde kurtarabilirsin. Yoksa şu anda kentin dinamikleriyle birlikte yapmadığın, katmadığın hiçbir şey sonuca ulaşmıyor.” Dedi.

 

HEVSEL BAHÇELERİN TARİHİ?

Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri kıyısında, Diyarbakır Kalesi ile nehir vadisi arasında yer alan yaklaşık yedi yüz hektarlık verimli arazidir. Çok farklı türlerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek alanlara (habitat) sahip Hevsel bahçeleri, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük kuş cennetidir. 180'den fazla kuş türünün yanı sıra susamuru, tilki, sansar, sincap ve kirpi gibi birçok memelinin barınağıdır.

 

Göçmen kuşlar tarafından bir istasyon, dinlenme, barınma ve de bir korunma yeri olarak kullanılan vadide bölgeye has kuşlar olarak bilinen boz alameceklerle pembe göğüslü ötleğenlerin yanı sıra yabani şahin, kızıl şahin, arı şahini, yılan kartalı, gökçe delice, kukumav, kerkenez ve küçük kerkenez gibi yırtıcı kuşlara da yılın hemen her mevsiminde rastlanmaktadır. Türkiye’de nadir bulunan yaz atmacalarına da ev sahipliği yaptığı bilinir.

 

Hevsel Bahçeleri, 2013'te Dünya Mirasları listesine girmesi için UNESCO'ya aday gösterildi. 2015'te ise UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edildi. Hevsel Bahçeleri'nde Hint keneviri yetiştirildiğini tespit eden güvenlik güçleri, Mayıs 2016'da düzenledikleri operasyonlarda 500.000 kök keneviri imha etti. Mayıs 2017'de gerçekleştirilen operasyonda ise 23.000 kök kenevir imha edildi.

Editör: TE Bilisim