Ekrem Sunar Diyarbakır aslında ‘yoksul değil, yoksullaştırılan bir kenttir’ diye tanımlayabiliriz. Bölgenin ekonomik yönden kalkınmamışlığını yaşanan çatışmalı dönemle de ilişkilendirmek mümkündür. Yaklaşık 30 yıllık çatışmalı dönemde bölgede yoksulluk, istihdam, eğitim, sağlık alanlarındaki sorunlar iyice ağırlaşmıştı. Yaşanan çatışmalı yıllar yüzünden kentimizde kamu ve özel sektör yatırımları büyük oranda durmuş, istihdam ve ekonomik üretimde ciddi bir daralma yaşanmıştır. Bu dönemde, yine beyin göçü hat safhaya ulaşmış, ekonomik yozlaşma artmış, kayıt dışı ekonomi güçlenmiş, bölgelerarası eşitsizlikler derinleşmiştir. Kısacası, yönetsel anlamda sosyo ekonomik gelişme değil de askeri güvenlik sağlamaya yönelik politikalar sonucu bölgenin soysa-ekonomik hayatı tahrip olmuş, köy boşaltma, koruculuk sistemi, tarımsal alanların mayınlanması gibi politikalar bölgenin iktisadi dinamiklerini felçe uğratmıştır. Tüm olumsuzluk nedeniyle Diyarbakır’ın yoksulluğu kader değil; siyasal, toplumsal, kültürel, idari ve hukuki sebepleri olan, insan eli ile üretilmiş bir olgudur diyoruz. Yani görülmesi gereken nokta şudur: Diyarbakır kendinden yoksul değil, yoksullaştırılmış bir kenttir. Öte yandan, günümüz Türkiyesinde hala taşlar yerli yerine oturtulmamış, bölgesel dengesizlikler alabildiğince artmış, ekonomik, sosyal kültürel, siyasal darboğazlar aşılamamıştır. En fakir ile en zengin bölgeler arasındaki fark oranı on katını aşmış bir ülke durumundadır. Gelişmekte olan bir ülke için oldukça ciddi bir sorun olan bu açıklığın giderilmesi için bugüne kadar atılan adımlar ise mehter yürüyüşü misali bir ileri, iki geri şeklinde olmuştur. Madalyonun sevindirici yüzü ise, Diyarbakır’ın büyük ve hızla büyüyen bir pazar olması, Ortadoğu pazarlarına yakınlığı, tarihten gelen bir ticaret, kültür, sağlık ve eğitim merkezi olma durumu ile ciddi bir yatırım potansiyeli bulunan bir il olarak iş alemini kucaklamaya hazır olmasıdır. Dolayısıyla, Cumhuriyetimiz’in 2023 vizyonu çerçevesinde, Diyarbakırımız’ı ‘ekonomik, sosyal ve kültürel olarak kalkınmış, refah ve sosyo-ekonomik göstergeleri yüksek, işsizlik ve yoksulluğun asgari düzeyde olduğu, insanların huzur ve barış içerisinde yaşayarak geleceklerine umutla ve güvenle baktığı bir kent’ olarak görmek istiyoruz. Mevcut potansiyeli canlandırmaya, istihdami artırmaya yönelik çakılan her çivi, bütünleşme yönünden bir adım olarak, ekonomik ve sosyal alanda rahatlama ve ilerlemeye vesile alacaktır.
Editör: TE Bilisim