MEDENİYETLER BEŞİĞİ HASANKEYF Hasankeyf isminin nereden geldiği konusunda bugün farklı bilgiler bulunmaktadır. Ancak farklı dillerde farklı anlamlar taşıyan Hasankeyf ismi günümüze, yüzyıllar süren bir insanlık serüveni sonrasında ulaşmıştır Hasankeyf isminin nereden geldiği konusunda yazılı kaynaklar farklı bilgiler vermektedir. İlk çağ Süryani ve Ermeni kaynaklarından halkın konuşma dili olan Arabi dillerinde Hasankeyf'e kaya anlamına gelen Keyfani denildiği anlatılmaktadır. Daha sonraki antik Yunan ve Roman çağlarında bu kelime değişerek Kefa, Sefa, Kifos, Sifiros isimleriyle anıldığı bilinmektedir. M.S. 363 yılında Erzen bölgesinin merkezi durumunda olan yekpare taştan yapılmış kalesinden dolayı Süryanicede Demir Kale manasına gelen Hesin Kofa isminin verildiği öğrenilmektedir. Belazuri, miladi 897 yılında yayınladığı "El Cezire Bölgesi Sınırları" adlı eserinde de bu ismi sıkça kullanarak bu bölgedeki en önemli kent olduğunu, bu nedenle Müslüman akınlarına çok maruz kaldığını ifade etmektedir. İbni Havkal da, Hesın Keyfa kalesinin müstahkemliği ile meşhur olduğunu, bu nedenle fetihlerde kolay kolay geçit vermediğini anlatmaktadır. Ancak, Ortaçağ batılı seyyahlarından olan Yakut, İbn-i Erzak ve Katip Çelebi yayınladıkları eserlerinde Hasankeyf'ten bahsederken bu yöreye Hesin Kofa, Hesir Keyfa, Kal’atul Keyfa, Hıns Luğup, Ras’ul Ğul dediklerini ve bu isimler üzerinde ortak görüş beyan etmişlerdir. Viyana Kütüphanesinde bulunan iki ciltlik el yazması bulunan Vekainame-i Hasankeyf isimli eserde de Hıns Keyfa isminin, kalesinin jeopolitik konumundan dolayı buraya verildiği anlatılmaktadır. Kaya Kalesi, Demir Kale veya Taş Kale manalarına gelen bütün isimlerin, ilk çağdan Cumhuriyet dönemine kadar kullanıldığı, ancak Cumhuriyetin ilanından sonra kabul edilen Latin alfabesine bu isimlerin uydurularak Türkçe fonetiğe uygunluğu sağlandığı ve Hasankeyf ismini aldığı kaynaklarda belirtilmektedir. Seyrine doyum olmayan yer Hasankeyf'in güney ve güneydoğusu kalkerli bir arazi yapısına sahiptir. Bu yapı nedeniyle sanki doğa ve insan burada el ele vererek müşterek bir çalışmaya girişmişler ve mağara evler ile oluşturulan derin ve heybetli kanyonlar, muhteşem bir yeryüzü şekline ve zarif bir görünüme dönüşmüştür. 5 bin'i aşkın mağaranın bulunduğu bu bölge, dünyada benzeri az bulunan bir doğa harikasıdır. Arazi yapısını Dicle Nehri'nin menderesler çizerek aktığı binlerce yıllık süreçte oluşan dar vadiler ve sel sularının yamaçlardan akarak Dicle'ye ulaştığı bölgelerde meydana gelen derin çukurlar oluşturur. Bu çukurlar nedeniyle ortaya çıkan engebeli yapının biçimlendirdiği yeryüzü şekilleri adeta seyrine doyulmaz bir manzara ortaya çıkarır. GELECEK BÖLÜM: HASANKEYF'İN MÜSLÜMANLARIN VE TÜRKLERİN ELİNE GEÇİŞİ
Editör: TE Bilisim