MEDENİYETLER BEŞİĞİ HASANKEYF Hasankeyf, İlk çağ öncesi çağlarda Kuzey Mezopotamya'da hükümdarlık sürdüren Sümerler'in Asurlular’ın ve Babilliler’in egemenliği döneminde, bulunduğu mevkinin stratejik konumu nedeniyle önemli görevler üstlenmiştir. Müslümanlar pek çok kez akın gerçekleştirdikten sonra Hasankeyf'i ele geçirmiştir. Hasankeyf'in mağara devri sakinleri olarak tarihlerde yer alan bu Sümerler, Asurlular ve Babilliler'e başkentlik yaptığına dair kuvvetli deliller mevcuttur. Yöredeki 5 bin'i aşkın mağara bunun ilk kanıtıdır. İkinci kanıt ise Dicle Nehri’nin tam kıyısında yerleşime sahip olmasıdır. Dicle Nehri, Fırat ve Nil gibi, akıp geçtiği güzergahlarda bulunan bütün canlılara hayat verir, bereket sunar. Bu nedenle de kutsaldır. Bu kutsal nehrin kıyısındaki Hasankeyf, ulaşımın su yolları ile yapıldığı dönemlerde Dicle’yi sürekli kontrol etmiş ve Kuzey Mezopotamya toprakları içinde batıdan doğuya doğru akan bu su yolu üzerindeki her türlü ulaşımı gözetim altında tutmuştur. İşte kutsal nehrin kıyısındaki bu kutsal kenti, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde ve ilk çağın başlarında bir Süryani piskoposluğunun merkezi olarak dinsel bir işlevi üstlenirken görmekteyiz. Bu kutsi görevi nedeniyle Bizans İmparatorluğu bu bölgeyi dış güçlerin saldırısından daha iyi korumak için Doğu’daki kalelerinden en heybetlisini Hasankeyf’te yaptırmış, bu kalenin ele geçirilmesi de son derece zor olmuştur. Bu dönemden kalan kaya kiliseleri ile mağara tipi mabetler, halen Hasankeyf’te bu kutsi döneme şahitlik etmektedir. Birçok kez Müslüman akınına uğradı İslamiyet’in ilerlemesinden sonra Hasankeyf, sahip olduğu zenginlikler stratejik konumu ve kutsi statüsünün verdiği çekicilikle Müslüman akınlarına maruz kalmıştır. Yıllarca süren Müslüman akınları Hasankeyf’i kuşatmaktan öteye gidememiş , kalenin ele geçirilmesine yetmemiştir. Hıristiyanlığın 600 yıllık hakimiyetinden sonra M.S 639 yılında Hz. Ömer’in halifeliği döneminde İyaz Bin Ganem komutasındaki İslam ordularının bölgeye gelmesiyle halkın islamiyeti savaş yapmadan kabul etmesi, Hasankeyf kalesinin de düşmesine neden olmuş ve böylece Hasankeyf Müslümanların eline geçmiştir. İslam büyüklerinin mezarları Hasankeyf'te Hasankeyf kuşatmaları sırasında bu havalide şehit düşen peygamberimiz Hz. Muhammed'in amcasının oğlu olan Cafer Tayyar’ın oğlu İmam Abdullah ile ünlü komutalardan Yukanna, Şeyh Sevenç ve Aslan Baba'nın mezarları Hasankeyf’tedir. İslamiyet'in dört Halife devri olarak bilinen Asri Saadet’ten sonra kurulan İslam devletleri konumundaki Emeviler, Abbasiler , Hamdaniler ve Mervaniler'in bölgeye hakimiyetleri döneminde Hasankeyf bu devletler arasında  sürekli el değiştirmiştir. Taht kavgalarının kıyasıyla sürdüğü devletler arası yağmalama, talan ve katliamların devam ettiği bu dönemlerde zapt edilmesi zor olan kalesiyle, zindanlarıyla veliahtlar ve bazı komutanlar esaret hayatını burada sürdürmüşlerdir. Hasankeyf bu özelliğinden dolayı aslı görevinden farklı bir görev üstlenmiştir. Hasankeyf'in Türklerin eline geçişi Ta ki 1071 Malazgirt meydan muharebesinden sonra Selçukluların Anadolu’ya girmesine kadar bu tarihten sonra Anadolu’da 450 yıl sürecek Anadolu beylikleri dönemi başlar. Alpaslan'ın ünlü komutanı ve damadı olan Artuk B. Eksük isimli bir Türkmen Emiri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun fethini gerçekleştirdikten sonra 1101 yılında Hasankeyf'te Artukoğulları Beyliği’nin kurulduğunu ilan eder. Daha sonra Amid(Diyarbakır) Harput , Mardin, Meyyafarkin (Silvan), Dunastır (Kızıltepe) Cezire Bin Omar (Cizre) ve Siirt gibi önemli merkezleri de Hasankeyf’e bağlayarak başkent ilan eder ve buraya yerleşir. Böylece Hasankeyf tarihteki aslı görevine tekrar dönmüş olur. GELECEK BÖLÜM: ARTUKOĞULLARININ HASANKEYF'TEKİ HAKİMİYETİ
Editör: TE Bilisim