CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hep beraber, huzur içinde yaşayacağız, birlikte yaşayacağız. Ayrıştırmak değil toplumu birleştirmek, topluma huzur eksenli hayat tarzı sunmak, kavgayı değil barışı egemen kılmak. Bunun için sivil toplum örgütlerinin yöneticilerinin, meslek odalarının yöneticilerinin, muhtarların sorumluluğu var" dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Ordu'da muhtarlar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile kahvaltıda bir araya geldi. Kanaat önderlerinin toplumda görevlerinin olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, muhtarların ise demokrasinin taşı olduğunu kaydederek, şunları söyledi: "Adayımız 'Kimlerin oyuna talibim?' dedi. Herkesin oyuna talip, çok doğru. Herkesin oyuna talip olmak durumunda; çünkü toplumu ötekileştirirseniz toplumun bir kesimini dost, diğer kesimini düşman olarak görürseniz bu doğru değil. Bugün geldiğimiz nokta maalesef bu. Ülkenin yarısı terörist, yarısı vatansever. Nasıl oluyor bu? Böyle bir şey yok. Bu ülkede kim bayrağını, vatanını, insanını seviyorsa benim başımın üstünde yeri vardır. Hangi partiye oy verirse versin, sonuçta demokrasidir. Vatandaşı 'A, B, C, D partili' diye ayırmak doğru mu? Doğru değil, hepimiz aynı otobüsteyiz. Hepimiz aynı belediye otobüsünde, aynı bayrağın altında, aynı vatanda güzellik içinde yaşamak istiyoruz. Sanki bir savaşa gidiyormuşuz gibi. Yok öyle bir şey. Ne yapacağız biz bu seçimde? Muhtar, belediye meclis üyesi, il genel meclis üyesi, belediye başkanı, büyükşehir belediye başkanı seçeceğiz. Sanki savaşa gidiyoruz. Herkesin oturup, bu bağlamda yeniden oturup, düşünmesi lazım." Muhtarlık kurumunun önemli olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, siyasetin muhtarlığa gereken önemi vermediğini savunarak, "Sizler toplumun kanaat önderisiniz. Kanaat önderi olmak kolay bir şey değildir. Kanaat önderi olmanın getirdiği bir sorumluluk var. Kimse size sorumluluktan belki bahsetmedi ama her bir kanaat önderinin bu toplum için bir sorumluluğu vardır. Niçin? Hep beraber, huzur içinde yaşayacağız, birlikte yaşayacağız. Ayrıştırmak değil toplumu birleştirmek, topluma huzur eksenli hayat tarzı sunmak, kavgayı değil barışı egemen kılmak. Bunun için sivil toplum örgütlerinin yöneticilerinin, meslek odalarının yöneticilerinin ve muhtarların sorumluluğu var. Çünkü vatandaş en kolay muhtara ulaşır, onun kapısı açıktır, ona derdini anlatır. 'Muhtarlar demokrasinin temel taşıdır' derken, boşuna bu lafı söylemiyoruz. Muhtarlık kurumu çok önemli bir kurumdur ama siyaset kurumu muhtara gerekli önemi vermemiştir, hep ikinci plana itmiştir muhtarlığı. Oysa muhtarlığın, demokrasi güçlenecekse ön plana, birinci plana alınması lazım" diye konuştu. Belediyelerde, mahallelerle ilgili alınan bazı kararlardan muhtarların haberinin olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, belediye meclisinde muhtarlarla birlikte yönetim anlayışı sergilenmesi gerektiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, "Muhtar neden önemli ve muhtarlık için biz ne yapmalıyız? Sayın başkan; inşallah seçileceksin, ilk yapacağın şey birlikte yönetim kavramını toplumun her kesimine anlatacaksın. Birlikte yönetim şudur; büyükşehir belediye başkanı veya ilçe belediye başkanı, beldenin herhangi bir mahallesi ile ilgili bir karar alacaksa önce o muhtarın görüşünü almak zorundadır. Muhtarın görüşünü alacak, gerekirse muhtarlar belediye meclis üyesi değilse belediye meclisine de davet edecek, 'Mahalle ile ilgili şu kararı alıyoruz'. Muhtar lehinde ya da aleyhinde konuşma yapacak. Bunun olması lazım. Bakıyorsunuz, mahalle ile ilgili bir karar alınmış, muhtarın haberi yok. Vatandaş gelip, muhtara ekşiyor. Muhtar ne diyecek? 'Haberim yoktu'. Muhtarın haberinin olması lazım" dedi. Konuşmasında ekonomiye de değinen CHP lideri Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Kan kaybına uğrayan esnaf, binlerce kişinin kepenk kapattığı esnaf. Esnafın ne günahı var? Esnaf neden kepenk kapatıyor? Esnafın en temel özelliği nedir? Devlete yük olmaz. Tam tersine vergi verir; 1 kişiyi alır, yanında yetiştirir, çırak olarak onun da aynı mesleği sürdürmesini ister. Esnaflık yok oluyor. Kim yok etti? Büyük alışveriş merkezleri kurdular, alışveriş merkezlerine karşı değiliz ama bu ülkede yaşayan esnaf da var. Bu esnafın da evine ekmek götürmesi lazım, bu esnafın da siftah yapması lazım. Diğer ülkelerde de var; ama orada büyük alışveriş merkezleri haftanın 1 günü tümüyle kapalıdır. Bizde ise günün 24 saati neredeyse açık. Vatandaş esnafa gitmiyor, orası daha cazip geliyor. Esnafı bu duruma sokan siyasal partiye esnaf ne yaptı? Her seferinde gitti, oy verdi. 'Sen benim sonumu getiriyorsun, ben de sana oy veriyorum' dedi. Ya insaf, esnaf kardeşimin de biraz uyanması lazım. Esnaf arkadaşların bir kısmı kira ödüyor. Kiradan kesilen stopajı da siz ödüyorsunuz. Niye kaldırılmıyor bu? Kaldırılmasını savunan kim? Biz. 'Kaldırılmasın' diyen kim? İktidar. Esnafın oy kime gidiyor? 'Kaldırılmasın'a gidiyor. Hem 'Kaldırın' diyor bize, kaldırmayana da gidip oy veriyor. Olmaz. Bu seçimin bir özelliği var. Düşünerek sandığa gideceğiz. Elimizi vicdanımıza koyarak, sandığa gideceğiz." Konuşmasında üretimin önemine vurgu yapan CHP lideri Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Türkiye'de her şey var. Türkiye'de devlet aklı yok, 1 kişinin aklı var. Türkiye'de liyakat yok. Siyasi partiler devlet olmak için gelmezler, devleti yönetmek için gelirler. Devleti bürokrasi ile yönetirler. Hakim adaletle karar alır. Siyasi parti ufuk belirler. 'Kaynakları şuraya harcayacağım; fabrika, lojman, üniversitelere katkı yapacağım' der. Siyasi partinin görüşü budur. Ülkücü kardeşlerime, milliyetçi kardeşlerime de seslenmek istiyorum. Ne diyorlardı? Vatan, bayrak, ordu, devlet, hepsi tamam; başımın üstünde yeri var. Devleti devlet yapan, güçlü kılan üretmektir. Üretirseniz o devlet güçlüdür. Japonya niye büyük bir devlet? Dünyanın her tarafına gelişmiş ürün ihraç ediyor. Güney Kore otomobil üretmezken, Türkiye'nin otomobili vardı. Bugün Güney Kore'nin dünya çapında 4- 5 markası var Bizim bir markamız bile yok. Hani 'Otomobil üretiyoruz' dediler, nerede? Milleti kandırmak için. Türkiye otomobil üretir, otomobil üretmek artık sıradan bir olay. Mesele, ürettiğin otomobili kime satacaksın? Gerçekten de güçlü bir otomobil markası üretebilecek misin? Türkiye yapabilir mi? Yapabilir. Bunun için güçlü bir siyasal irade, vatan sevgisi, bayrak sevgisi, insan sevgisi, harcadığın her kuruşun hesabını millete verme ihtiyacı lazım. Bunlar gerekiyor."
Editör: TE Bilisim