CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Demokrasi, görüşü ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun hepimizin ortak paydası olmak zorundadır." dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu Konuşmasına, FETÖ'nün darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz akşamı yaşadıklarını anlatarak başlayan Kılıçdaroğlu, olayı duyduktan sonra ilk tepki olarak darbeye karşı çıktıklarını belirttiklerini aktardı. İlk etapta darbeye karşı olduklarına ilişkin kısa bir metin hazırlayarak medya kuruluşlarına gönderdiklerini, basın yayın kuruluşlarının bu metnin belli cümlelerini verdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Bizim metnimizin başlangıcı, 'darbelerden çok çektik, artık Türkiye'nin bu darbelerden kurtulması gerekir' gibi bir cümleydi. 21. yüzyıldayız. Hangi gerekçe ile siz darbe yapıyorsunuz? Eğer bir sorun varsa parlamenter rejim içinde biz bu sorunu çözmeye hazırız. Bu sorunu çözmeliyiz. Parlamentonun iradesi ortaya çıkabilmeli ve kendi sorununu kendi çözebilmeli. Demokrasi görüşü, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun hepimizin ortak paydası olmak zorundadır." "Demokrat demekle demokrat olunmuyor" Hiç kimsenin "demokrat" demekle demokrat olamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, demokrasinin önce evde, sokakta başladığına işaret etti. Demokrat olanların istişareyi, danışmayı bilmesi gerektiğini bunun da okumak, insanı sevmek ve karşı düşünceye saygı duymakla gerçekleşebileceğini vurguladı. Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasi yolunda ağır bedeller ödediğini, idam sehpaları kurulduğunu, her darbe sonrası en büyük zararı CHP'nin gördüğünü belirten Kılıçdaroğlu, genel başkanlarının hapse atıldığını, arşivlerine, mal varlıklarına el konulduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu kadar ağır bedeller ödeyen CHP, nasıl demokrasi mücadelesi vermeyecek? Diyorlar ki 'CHP'ye teşekkür ediyoruz'. Teşekkür değil, bu zaten bizim görevimiz. Eğer cumhuriyeti, demokrasiyi savunmayacaksak neyi savunacağız? Dilimizde tüy bitti son üç, dört yıldır. Parlamenter demokrasi diyoruz. Niye diyoruz biz bunu? Özgürlükçü demokrasi diyoruz. Hangi gerekçe ile söylüyoruz? Bütün bu olayların önüne geçmek için söylüyoruz. Biz o kadar ağır bedeller ödedik ki ama bütün bunlara rağmen cumhuriyet, demokrasi sevdasından ve tarihi birikimimizden asla ödün vermedik. O kadar ki bu ülkenin anayasasına değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek maddeyi koyduk. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir." "Darbeyi engelleyen özgürlükçü parlamenter rejimdir" Demokrasinin hukuku ve demokrasiyi katledenlere karşı direnme hakkını kullanmak anlamına geldiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Daha önce direnme hakkından söz ettiğimde belli çevreler itiraz etmişti. 'Vay ne demek direnme hakkı?' İşte direnme hakkı budur. Hukuku katlederse, demokrasiyi katlederse vatandaş bütün çağdaş demokrasilerde olduğu gibi direnme hakkını kullanmak için sokağa çıkar. Direnme hakkı budur. Bir darbe engellenmişse o darbeyi engelleyen özgürlükçü parlamenter rejimdir. Sabaha kadar burada milletvekillerinin görev yapması, parlamentoyu terk etmemelidir. Ben boşuna mı arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ölümü bile göze alıp görev yapıyorlarsa demokrasiye olan bağlığımızdandır." "Asıl üzerinde durmamız gereken nokta, özeleştiri..." Kılıçdaroğlu, sorunların hukuk içerisinde çözülmesi durumunda Türkiye'nin dünyadaki itibarının da artacağını bildirdi. Yaraların henüz çok sıcak olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Sokağa çıkan vatandaşlardan sağ duyulu hareket etmelerini, taşkınlık yapmamalarını özellikle istirham ediyorum. Bütün siyasi partiler darbeye karşı ortak tavır sergilediğine göre ve bu demokrasi ideali hepimizin ortak ideali olduğuna göre provokatif eylemlerden özenle kaçınılması gerekiyor. Birileri provokasyon yapabilir, Sayın Başbakan'a da söyledim. Geçen bir video izledim, elinde silah birisi, 'şunları şunları öldüreceğiz' diye yola çıkıyor. Bu bir provokasyon. Ama sizin göreviniz, o provokasyonu yapan adamı da bulup adalete teslim etmek. Çünkü onlar çok daha büyük felakete yol açar. Asıl üzerinde durmamız gereken nokta, özeleştiri. Bütün siyasi partilerin oturup samimi bir özeleştiri yapması gerekiyor. 'Ne oldu da Türkiye bu noktaya adım adım geldi.' 'Yanlışlar neydi ve o yanlışlardaki ısrar neydi?' Samimi bir özeleştiriye ihtiyacımız var. Bunu da bekliyoruz." Kılıçdaroğlu'na, konuşmasının ardından salonda bulunan bir kadın grubu çiçek verdi. Kadınlardan biri de kürsüden şiir okudu.
Editör: TE Bilisim