Gezmek ve görmek güzel bir duygudur. Gezerken, bilgili olmak, gezdiğimiz yerin farkına varmak, büyük bir farkındalıkdır. Pek çoğumuz, nasıl gezdiğimizin farkında olmayız. Sadece gezeriz ve bakarız. İncelikleri bilemediğimiz için, gezdiğimiz yerlerin ayrıntılarını da görmeyiz. Oysa her gezilen ve görülen yerin bir ayrıcalığı vardır. Tarihi geçmişi ile insanlığa hizmet eder. İnsanlık bunu bildikçe, gezdiğimiz yerler tarihi geçmişi ile bize cevap verir. Evimizden çıktığımızdan itibaren, kapımızdaki yerin bile, bir başkası için ne kadar önemli olduğunu doğru kavramak gerekir. Çünkü biz bulunduğumuz yere yerleşim yeri olarak alışık olduğumuz için, bunun bilincinde olmayabiliriz. Halbuki tarih kokan bir memleketin evlatlarıyız. Pek çoğumuz, izinlerimizi gezmek için kullanmak isteriz. Gezeceğimiz yerlerin tarihi ve turistik değerini önceden öğrenip bildiğimiz zaman, o yerler bizim için daha farklı, ve daha güzel gelir. Gezmenin keyfi daha bir hoş olur. Gezmekten hem keyif alırız, hem de kültürel bilgiye sahip oluruz. Seyahatlerin her zaman için bilinçli ve kültürel olması gerektiğini savunanlardanım. Çünkü, daima insanoğlu bilgi alma ihtiyacındadır. Ve bu ihtiyaç sürekli olarak devam eder. İlgi alanlarımızın farklı olması, bizleri farklı konularda bilgi sahibi olmamıza neden olur. Fakat, öyle durumlar da vardır ki, insanların bulundukları yerleri ve gezip gördükleri, seyehat ettikleri yerler hakkında bir nebze de olsa, bilgi sahibi olması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin, İstanbul'da büyüyen bir insan için İstanbul şehri normal bir yermiş gibi gelir. Oysa ki, İstanbul'un dışında büyüyen bir kişi için istanbul'u gezip görmek, tarihi ve turistik mekanlarına gitmek, çok güzel ve hoş gelir. Bunun için ayrı planlar yapar. Ayrı bir para ve zaman ayırır. İstanbul'un her yerini gezmek ister. İstanbul'da nerelerin gezileceğini bilen bir kişi için, bu gezi büyük önem arz eder. Ama, sürekli İstanbul'da kalan bir kişi için bu durum sıradandır. Ve hatta çoğu kişi için, çoğu zaman, içinde  bulunduğu tarihin farkında bile değildir. Maalesef durum bu kadar vahimdir. Kişiler, her şeyden önce kendisinin farkında olmalıdır. Bulunduğu yerleri, gezip gördüğü yerlerin, tarihi ve turistik değerini bilmelidir. İnsanoğlu, yaşadığı yeri bilmediği sürece, yaşamdan zevk almaz. Düz mantıkta bir yaşam süregelir. Geçmişini bilmeyen bir toplum, geleceğine sahip olamaz. Bundan dolayı da, bizler kendi tarihimize sıkı sıkıya sarılmalıyız. Gerçek tarihi öğrenmeliyiz. Seyahatlerimizde, hem eğlenmesini bilmeliyiz, hem de kültürümüzü, yani bilgilerimizi  geliştirmeliyiz. Gezdiğimiz her yer, bir tarih kokar . Unutmamalıyız...
Editör: TE Bilisim