Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "15 Temmuz’da yaşananlar tarihimizin çağrısını tekrar hatırlatmış, hepimize ihmal edilemez görev ve sorumluluklar yüklemiştir. Demek ki, Türk vatanını işgal emelleri hala bitmemiştir" dedi. Partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, başka başkentlerin büyüsüne kapılarak Türklüğün ve Türk vatanının jeopolitiğinin ihmal edilmesi durumunda derin uçurumların görünürlüğünün kaçınılmaz olduğunu söyledi. Bahçeli, "Başkalarına özenerek, başka başkentlerin büyüsüne kapılarak, Türklüğün ve Türk vatanın jeopolitiğini ihmal edersek, dahası Türk tarihinin çekim alanından koparsak, bilinsin ki derin uçurumların önümüze açıldığını görmemiz kaçınılmaz hale gelecektir. Her yüzyılın dimağı ve dinamikleri farklıdır. Buna karşı hazırlıklı ve uyanık olmak şarttır. Türk milletinin birinci ve öncelikli hedefi ne pahasına olursa olsun bekasını korumak olmalıdır. Bunu yaparken siyasi ve ekonomik bağımlılığa yol açan kalıntı ve tortuları temizlemek, milli birlik ve dayanışma ruhunu pekiştirip güçlendirmek esas olmalıdır" şeklinde konuştu. 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünün sonuçlarıyla halen meşgul olduklarını belirten Bahçeli şunları aktardı: "Ederi bir dolar olan şerefsizlerin devlet ve toplum hayatında açtıkları dipsiz kuyuları kapatmanın mücadelesindeyiz. Kuşkusuz FETÖ işgal girişiminin yıkıntılarını kaldırmakla da sonuna mesulüz. Düşünebiliyor musunuz, İzmir’in Yunan işgalinden 97 yıl, İstanbul’un işgalinden 96 yıl sonra Türk vatanı az kalsın tam bir kabus ve karanlığa mahkum olacak yeniden işgal kapanına sıkışacaktı. 15 Temmuz’da yaşananlar tarihimizin çağrısını tekrar hatırlatmış, hepimize ihmal edilemez görev ve sorumluluklar yüklemiştir. Demek ki, Türk vatanını işgal emelleri hala bitmemiştir. Demek ki, küresel odakların mütecaviz akınları hala kesilmemiş, daha doğru bir ifadeyle kesilmeyecektir. Bu nedenle hükümet sisteminin değişmesi, milli birlik ve beraberliğin tahkimi gerekiyordu. Siyasetteki itiş-kakış son bulmalıydı. Kutuplaşma en aza çekilmeliydi. Cephe siyaseti değil toparlayıcı, kucaklayıcı ve kaynaştırıcı bir siyaset anlayışının kök salması temin edilmeliydi. Tanzimat’tan bu tarafa süren arayışlar muhkem ve muhterem bir iradeyi mahfuz tutarak devrilmeden evrilmeyi başarabilmeliydi. Parlamenter sistemden kaynaklanıp siyaset ve devlet hayatımızı doğrudan kuşatan kriz ve kaosların milli mutabakatla bitirilmesi, değilse bile hatırı sayılır ölçüde azaltılması en acil gündemdi." Türkiye'nin çeşitli sorunlar yaşarken hızlı, verimli ve zamanlama hatasına düşmeyen bir yönetim sistemine ihtiyaç duyduğunu aktaran Bahçeli, "Türkiye siyasi, ekonomik, diplomatik ve güvenlik sorunlarıyla boğuşurken, hızlı, verimli ve zamanlama hatasına düşmeyen bir yönetim ve idare sistemine kavuşturulmalıydı. TBMM güçlendirilmeli, yasama-yargı ve yürütme arasındaki yetki kargaşasına, görev karmaşasına, sınır ihlallerine nokta koyulmalıydı. Efradına cami, ağyarına mani bir hükümet sistemi inşa etmeliydik. Çıkmaz sokaktan kurtulmak için gereği yapılmalıydı. Tarihimizin sesine kulak verdik, coğrafyamızın politik müktesebatını titizlikle değerlendirdik, ecdadımızın hedeflerini rehber ettik. Siyaseti köhneleştiren tıkanıklıklar, artan beka sorunları, ülkemizin küresel ve bölgesel düzeyde muhatap kaldığı tehditler, 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşanan mücadele süreci sonucunda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hayata geçirilmiştir" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişte halkın yüzde 51.41'inin yeni sisteme evet dediğini ve yeni bir sürece girildiğini kaydeden Bahçeli, "16 Nisan 2017 halk oylamasında aziz milletimiz yüzde 51,41 oy oranıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne evet demiş, bu yeni sistemi kabul ve tasdik etmiştir. Böylelikle ülkemiz fiilen yeni bir sürece girmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin müellifi Cumhur İttifakı, mimarı ise elbette Türk milletidir. Türkiye'nin çok nazik ve hassasiyet yüklü döneminde ortaya çıkan Cumhur İttifakı yalnızca seçim ittifakı değildir. Bu şekilde tasavvur ve tahayyül de edilmemiştir. Türkiye’ye karşı iç ve dış kaynaklı düşmanca muamele ve müdahaleler karşısında milli ve ahlaki bir duruş, duyuş ve tarihi direniş ruhudur" ifadelerini kullandı. iha
Editör: TE Bilisim