Yavuz Sultan Selim de Diyarbakır bölgesini ve Doğu Anadolu'yu ülkesine katmayı düşünmekteydi. Tebriz'in 6 Eylül 1514'te fethiyle sona eren seferinden Amasya'ya dönüldüğü zaman, kendisine durumu aktaran Bitlisli İdris'i bu işle görevlendirdi. Padişahtan Kürt beylerine hitaben yazılmış emirnameler alan İdris, bölgeyi dolaşmaya başladı. Kürt beylerinin de aynı arzuyu taşıdıkları anlaşıldı. Amid halkının isyanını, Kürt beylerinin tutumunu ve İdris'in faaliyetlerini haber alan Şah İsmail de birtakım önlemler aldı. İlk iş olarak, Ustacılı Muhammed Han'ın kardeşi Karahan'ı Urfa hakimi Durmuş Bey ile birlikte Amid'i kuşatıp geri almakla görevlendirdi. Mardin, Hasankeyf ve Ergani'de bulunan Safavi kuvvetlerine de Karahan'a katılma buyruğu verildi. Çapakçur yoluyla Amid'e hareket eden Karahan'ın ordusu, bu kuvvetlerle birlikte beş bine ulaşmış bulunuyordu. Amid bir yıl kadar kuşatma altına tutuldu. Birçok saldırı yapıldı. Şehir halkı büyük bir cesaretle savaşıyor, saldırıları püskürtüyor, direniyordu. Sonunda Diyarbakır kökenli olan Bıyıklı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Amid'in imdadına yetişti. Karahan, kuşatmayı bırakarak Safaviler'in elinde bulunan Mardin'e doğru çekilmek zorunda kaldı. Bir yılı aşan zorlu bir savaş ve kuşatmanın bütün acıları unutulmuştu. Halk büyük bir sevinç içindeydi. Surlar, Osmanlı bayrak ve sancaklarıyla süslenerek şehrin kapıları açıldı. Böylece Diyarbakır, Eylül 1515'te Osmanlı Birliği'ne katılmış oldu. Haydar Çelebi Rüznamesi'ne göre fetih haberi, 14 Ramazan 921/22 Ekim 1515 tarihinde Divar-ı Hürmayun'a ulaşmış ve Bıyıklı Mehmet Paşa 278 Ramazan 921/4 Kasım 1515'te Diyarbakır Eyaleti Beylerbeyliğine atanmıştır. Eyalet, 11 Osmanlı sancağı ile 8 Kürt beyliği sancağı ve 5 hükümettten oluşuyordu. XVI. yüzyılda Diyarbakır, Osmanlı yönetiminde parlak bir dönem yaşadı. Bir yıldan fazla süren kuşatma sırasında harap olan şehir adeta yeniden inşa edildi. 1070’de Alpaslan Halep’e yürürken Diyarbakır üzerinden geçiyordu. Bölgenin hakimi Mervanoğlu Nasr, onu karşıladı.100 bin altınla beraber hediyeler verdi: Sultan bu paranın halktan müsadere edildiğini öğrenince kabul etmedi. Surların sağlamlığını görerek elini sura sürüp sonra teberrüklen eliyle göğsünü sıvazladı. İbnül Erzak’a göre Melikşah döneminde Diyarbakır 28 Mayıs 1085 tarihinde Diyarbakır fethedidi. Mervanoğlu idaresine son verildi. Melikşahın emriyle ulu cami restore edildi. Ulu camideki ilk kitabede Melikşaha aittir. Şehir kalesi de genişletilmiştir. Kale üzerindeki ilk kitabede Melikşaha ait bulunmaktadır. Nur burcu ve Selçuklu burcu Melikşah dönemi eseridir. Nur burcuna benzer. Kufi yazı ile yazılmıştır. (1088) Melikşah’ın mezarı Kemah’ta oğlu Suca Muhammed’in mezarı Diyarbakır’dadır. Ancak mezar yeri bilinmemektedir. Bu suca Diyarbakır valisi Sultan Suca değildir. Diyarbakır ulu cami avlusunun batı cephesindeki 1117-1128 tarihli kitabe Melikşah oğlu Ebu Şuca Muhammed adınadır. Sultan Alparslan, Mervanlıoğlu Nizamüddevle Nasr’ı Diyarbakır’ı ziyaret ederken dağ kapısı yanındaki burcu okşayarak hayranlığını ifade etmiştir,,bu ziyaret esnasında Alparslan’ın oğlu Tutuş da Diyarbakır’da dünyaya gelmiştir. Melikşahın akabinde 4 yıllık süreli Suriye Selçuklu dönemini takiben Tutuş Diyarbakır’a egemen olur.
Editör: TE Bilisim