İklim değişikliği nedeniyle Türkiye genelinde yaşanan kuraklığın vurduğu kentlerden biri olan Diyarbakır’da tehlike çanları çalmaya başladı. Geçen yıl bu günlerde şehir kardan beyaza bürünürken, bu günlerde ise şehir merkezinde bahardan kalma günler yaşanıyor.

Abori'ye konuşan Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Ahmet Kılıç, yaşanan sorunun ana sebebinin 200 yıllık bir geçmişe sahip fosil yakıtlarına bağlı olarak küresel ısınmada yaşanan 1.5 derecelik ısı artışı olduğunu söyledi.

"FOSİL YAKITLARDAN KAYNAKLANIYOR"
Prof. Kılıç, şu değerlendirmeyi yaptı: “Maalesef küresel ısınmadan kaynaklı ciddi biçimde sapmalar var. Bunun yansımalarını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Belki yazın yağışları görebileceğiz ya da 1-2 gün sonra belki fırtınayı, karı göreceğiz. Bir düzensizlik artık bizim için sürpriz değil. Bunu da küresel iklim krizine bağlıyoruz. Fosil yakıtlardan kaynaklanıyor. Tabii olay 200 yıllık bir geçmişe sahip. Bu fosil yakıtlar sanayi devriminden beri kullanıldığı için iklimimiz maalesef dünya iklimi 1.5 derece artışa maruz kaldı. Bu atmosferde ve denizlerde ciddi değişikliğe neden oldu.

“İNSANLIK ÇARESİZ DEĞİL, SU TASARRUFU ŞART”
O yüzden bizim beklediğimiz ortalama iklim değerlerini sapmış olarak yaşıyoruz. Bunun önüne geçebilir miyiz şu anki haliyle imkansız. Ama insanlık çaresiz değil. Nedir bu çare?

Birincisi fosil yakıtların yerine yenilenebilir enerji dediğimiz rüzgara, güneşe dönmemiz lazım.

Suyu mutlaka toplamamız ve kirletmememiz lazım. Su tasarrufuna yönelik adımlar atılması lazım. Tabii bu özellikle belediyeler ya da vilayet ile ilgili kararlar. Bir kere bunu topluma sürekli işlememiz gerekiyor. Su tasarrufu, kirletilmemesi ve suyun biriktirilmesi.”

Yaşanan kuraklığın yaz aylarında kendini ciddi bir şekilde göstereceğini vurgulayan Prof. Kılıç, şöyle devam etti:

“Bu durum ciddi bir şekilde özellikle yaz aylarında kendini hissettirecek. Baraj ve nehirde suyun miktarında ciddi çekilmeler, azalmalar olacak. O yüzden herkesin bu konuda duyarlı olması lazım ve elini taşın altına koyması gerekiyor.

Diyarbakır’ın barajlar bölgesinde olması kimseyi rehavete kaptırmaması lazım.

Çünkü su hem tarım için hem sanayi için de lazım. Şimdi toprak suyu yeterince almayınca biz hububatı ya da tarımsal ürünleri kaldıramayacağız.

Yağmur suyunu ya da işte eğer oluyorsa su biriktirme imkanlarını zorlamamız gerekiyor.” (Haber Merkezi)

Editör: Mücadele Gazetesi