21 Aralık 2024 tarihinde Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Yunus Emre Mahallesi’nde yapılan Genel Bilgi Toplama (GBT) kontrolü sonrası, aralarında kadınlar ve çocukların bulunduğu onlarca vatandaş polis şiddetine maruz kaldığı iddia edildi. Konuyu TBMM’ye gündemine taşıyan DEM Partili Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya önerge verdi.
Eren’in önergesinde şu ifadelere yer verildi:
KADIN VE ÇOCUKLARA ŞİDDET İDDİASI: ÖLÜMLE TEHDİT EDİLDİLER
“Olay sırasında sivil giyimli 6 polis, Azize Ak ve Dilan Ak isimli vatandaşların evlerinin önünde üst araması yapmak istemiş, bu talebe itiraz edilmesi üzerine orantısız güç kullanarak darp, taciz ve tehdit gibi insan haklarına aykırı uygulamalarda bulunmuşlardır. Azize Ak’ın ifadelerine göre, polisler kendisini ve çocuklarını darp etmiş, göğsüne dokunup tokat atmıştır. Ayrıca kızlarının ve oğullarının copla darp edildiği, bir kızının elinin, oğlunun ise parmağının çatladığı belirtilmiştir. Dilan Ak ise polislerin “Sizi öldürürüz, eşinizi tutuklarız” gibi tehditler savurduğunu, şiddete müdahale etmek isteyen komşuların da copla darp edildiğini ifade etmiştir.
DOKTORLAR MAĞDURLARA DARP RAPORU VERMEDİ Mİ?
Mağdurların götürüldüğü Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi’nde doktorlar tarafından detaylı bir muayene yapılmamış, elinde çatlak olan çocuğa film dahi çekilmediği ve mağdurlara darp raporu verilmediği iddia edilmiştir. Mağdurlar, polislerin doktorları uyardığını ve bu nedenle sağlık hizmetlerine erişimlerinin engellendiğini belirtmişlerdir. Ayrıca, darp edilen vatandaşlar hakkında adli kontrol şartıyla serbest bırakılma kararı verilmiş, buna rağmen polislerin bu kişilerden şikâyetçi olduğu öğrenilmiştir. Mağdur aile üyeleri, olayın keyfi bir şekilde gerçekleştiğini, yasal yollarla haklarını arayacaklarını ve sorumluların cezalandırılmasını talep etmektedir.
Bu olay, güvenlik güçlerinin keyfi ve orantısız güç kullanımı, vatandaşların haklarının ihlali ve sağlık hizmetlerine erişimin engellenmesi gibi pek çok açıdan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Kamu görevlilerinin yargı süreçlerine müdahalesi hem vatandaşların adalete güvenini zedelemekte hem de insan haklarını hiçe saymaktadır.
Bu bağlamda;
1- Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 21 Aralık 2024 tarihinde gerçekleşen polis şiddetiyle ilgili bir soruşturma başlatılmış mıdır? Başlatıldıysa, bu soruşturmanın kapsamı nedir ve gelinen aşama hangi noktadadır?
2- Sivil giyimli 6 polisin kimlikleri tespit edilmiş midir? Bu polisler hakkında herhangi bir idari veya adli işlem başlatılmış mıdır?
3- Kadınlara yönelik taciz, çocuklara yönelik fiziksel şiddet ve tehdit iddialarıyla ilgili ayrı bir soruşturma yürütülmekte midir?
4- Polislerin doktorlara baskı yaptığı ve sağlık hizmetlerini engellediği iddialarının araştırılması için hangi adımlar atılmaktadır?
5- Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi’nde mağdurların tıbbi muayenesinin engellendiği, detaylı darp raporlarının verilmediği ve gerekli tetkiklerin yapılmadığı iddiaları hakkında Sağlık Bakanlığı’ndan bilgi talep edinilmiş midir?
6- Olay sırasında çocukların darp edilmesi ve ciddi şekilde yaralanmasıyla ilgili çocuk hakları ve insan hakları kapsamında bir inceleme yapılmakta mıdır?
7- Adli kontrol kararı verilen mağdurlar hakkında polislerin şikâyetçi olduğu bilgisi doğru mudur? Bu şikâyetin gerekçesi nedir?
8- Güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanımı, vatandaşlara yönelik tehdit ve keyfi uygulamalarına ilişkin bakanlığınız tarafından bir iç denetim mekanizması kurulmuş mudur?”