1979 yılında hayata gözlerini açan, Diyarbakır'daki Saray Kapı'da bir işletmesi bulunan roman yazarı Zafer Değirmenci edebiyat çalışmalarıma devam ediyor. Ağaç Dalından Kuşlar, Simon, Ölüm var, Hasan ve Çoban isimli eserleri okurlarına sunan Değirmenci, Diyarbakır edebiyatının önemine ve kıymetine de dikkat çekiyor. Yazarlık mesleğinin babasından kalan bir miras olduğunu belirten Değirmenci, babasının hiç bitiremediği romanları olduğunu anlattı.

"DİYARBAKIR'DA GENÇLER VE ORTA YAŞTAKİ İNSANLAR OKUMAYA ÇOK HEVESLİ"

Diyarbakır'ın edebiyat çalışmalarına dikkat çeken Değirmenci, "Şehrimizin edebiyat konumu, çoğu çok gelişmiş şehirin ulaşamayacağı düzeyde aslında. Diyarbakır'da gençler ve orta yaştaki insanlar okumaya çok hevesli. İşletmecisi olduğum cafede sergilediğim kitaplara merak ve ilgi çok güzel. Daha da iyi olması için, biz yazar ve okurlar daha çok çalışıp bu şehri hak ettiği edebiyat konumuna yerleştirmeliyiz. Bu münasebetle de okurlarımıza tavsiye edeceğim yazarlar şöyle; Emile Zola, Gregory Petrov, Tolstoy, George Orwel, Dostoyevski, Yaşar Kemal, Sabahattin Ali, Kemal Tahir, Oğuz Atay, Bilgin Soyuak, Melih Maden, Mehmet uyur ve Ali Mavzer." dedi.

Diyarbakırlılar Diyarbakır’ı bakın nasıl tarif etti Diyarbakırlılar Diyarbakır’ı bakın nasıl tarif etti

"YOZLAŞTIRILMAYA ÇALIŞILAN GENÇLERİMİZ ÜZERİNDE DAHA ÇOK DURMALIYIZ"

Aydınlık görüşlere ihtiyaç duyulduğundan da söz eden Değirmenci, "Nir edebiyatçı, sanatçı, ressam gibi bir konumdaysanız, aydın bir görüşte olmanız gerekir. Aydınlar toplumun öncüsü olmalı, toplumsal olaylara karşı sanatıyla mücadele etmeli, toplumun çıkarları için çalışmalı. Mesela bir yazarın, 'Ben kitabımı yazdım ne olursa olsun' deme gibi bir lüksü olmamalı. Kitap yayımlandığı anda yazarın değil, toplumun malıdır çünkü. Diyarbakır bence edebiyat şehridir ama çeşitli yöntemlerle yozlaştırılmaya çalışılan gençlerimiz üzerinde daha çok durmalıyız. Bizim en yakıcı sorunumuz budur." diye konuştu.

Kitapları hakkında da bilgi veren Değirmenci, "İlk romanım Ağaç Dalından Kuşlar, 1980 öncesi anne ve babası olmayan üç kardeşi anlatıyor. İkinci romanım Simon, 2. Dünya Savaşı döneminde hayatta kalmaya çalışan Polonyalı bir çocuğun hikayesine değiniyor ve bu roman Türkiye’de bir ilk. Üçüncü romanım Ölüm Var! Hasan da ise, ailesinden kibirden başka bir şey görmemiş ve bu kibri miras gibi taşımış bir insanın ibret verici öyküsü çıkıyor karşımıza. Çoban çok farklı bir roman. Çünkü bir sistem eleştirisi." şeklinde konuştu.

Muhabir: Devrim AKTÜRK