Diyarbakır’da zam ve fahiş fiyatlar sebebiyle her gün artan hayat pahalılığı vatandaşın alım gücünü dibe düşürdü. İğneden ipliğe her şeyin ateş pahası olduğu Diyarbakır’da yokluk ve yoksullukla mücadele eden özellikle de dar gelirli vatandaş, karnını doyuramadığı gibi üst-başına da kullanılmamış bir elbise alamıyor.
Denetimlerin yetersizliği yüzünden yıllardır serbest piyasanın kurbanı olan Diyarbakır halkı, geleceğinden büyük bir endişe duyuyor.
Zamlar ve fahiş fiyatlar nedeniyle ekonomik sorunlarla boğuşan kent halkı, geçtiğimiz günlerde 10 liraya çıkan kuru bir ekmek dahi alacak gücü kalmadı, ulaşıma da yapılan zamdan ötürü kavurucu sıcaklara rağmen araçlara binemez oldu.
11 bin 402 liraya yükselen asgari ücret, çalışanın cebine daha girmeden erirken, serbest piyasa nedeniyle iğneden ipliğe her şeyin fiyatı katlanarak artıyor.
Zamlar ve fahiş fiyatlar yüzünden alım gücü düşen gariban vatandaş ay sonunda fatura ve kiralarını nasıl ödeyeceğini ise kara kara düşünüyor.
Yokluk ve yoksullukla mücadele edecek güç ve imkanı kalmayan vatandaş, ne karnı tam olarak doyurabiliyor ne de üst başına kullanılmamış, giyilmemiş bir elbise alabiliyor.
AVM ve mağazalarda yüksek fiyatı nedeniyle sıfır (birinci el) kıyafet alıp giymeyi hayal bile edemeyen düşük gelirli vatandaş, Sur ilçesindeki Ulu Cami, Eski Hal ve Urfa Kapı civarında kurulan seyyar tezgahlarda 50, 100 ve 150 lira arasında değişen fiyatlarla satılan ikinci el giysilere yönelmek zorunda kaldı.
Seyyar tezgahlarda bütçelerine uygun fiyatlarla satılan kazak, tişört, pantolon, gömlek, yelek ve ayakkabı alan dar gelirli vatandaşların sayısı ise her geçen gün artıyor.
Haber: Orhan YALÇIN