Ekrem Sunar Dicle nehri suyunun çekildiği Mayıs ayından itibaren nehrin kıyısında ortaya çıkan az sulu kumlu ve çakıllı alanlarda çay karpuzu dediğimiz ünlü Diyarbekir karpuzunun ekimine başlanılırdı. Ekim için önce 2 metre boyunda 60 santim eninde derin kuyular açılırdı. Açılan kuyulara karpuzun iri olması için önce Koyun, lezzetli olması için de sonra güvercin gübresi titizlikle serilirdi; ardından, serilen gübrelerin üzerine tohum konulurdu. Bu işlemlerin ardından ekim için açılan kuyular kum ve çakılla özenle kapatılırdı. İrilik ve lezzet bakımından dünyaca ünlü Diyarbekir’in çay karpuzunun ekiminden yetişmesine kadar üretici her fide için yaklaşık 6-7 kilo güvercin gübresi kullanmak zorundaydı. Bu nedenle de özellikle Dicle nehri yatağına yakın Şükürlü, Karabaş, Tılalo, Kadıköy, Çöltepe gibi köylerde yabani güvercin barındığı Boranxaneler bulunuyordu. Bu Boranxanelerde özellikle yaban güvercinlerin gübreleri toplanıyordu. Toplanan gübre daha sonra Dicle nehri kıyısında yetiştirilen ünlü Diyarbekir Karpuzlarının köklerinde besleyici olarak kullanılıyordu. Boranxanelerin özelliği, kerpiçten yapılmış, çamur ve tezekle sıvanmış, penceresiz bir tür evler olmasıydı. Arkada bir kapısı olan, güvercinlerin girip çıkması için de Güneydoğuya doğru açılmış sıra sıra küçük pencereleri bulunan bu evlerin iç bölümlerine ‘Lüle’ denilmekteydi. Lülenin içinde de güvercinlerin gece veya gündüz tünemeleri için basamaklar bulunuyordu. Bu evler, kuş beslemek için oldukça büyük ve bazen çok katlı idi. Toprak damlı genellikle iki katlı olan bu evlere ‘Boranxane’, buralarda tüneyen yabani güvercinlere ‘Boran’, güvercin gübresine de ‘Koğ’ deniliyordu. Büyük bir özen ve emekle yetiştirilen Diyarbekir Çay karpuzları Eylül ayı başından itibaren deve, at ya da katırlarla pazara taşınırdı. Oldukça iri olan bu karpuzlar, pazarda müşterinin talebine uygun şekilde satır ya da bıçakla kesilerek kilo hesabı, çok ender de tane halinde satılırdı. Tane halinde satılan karpuzlar da hamal tarafından pazardan eve taşınırdı. Dicle nehrine yakın Hevsel bahçesinde marul yetiştirilen bazı alanlarda da üretici güvercin gübresini kullanıyordu. Güvercin Gübresi ile yetiştirilen bu marullar da, normal şartlarda yetiştirilen marullardan daha büyük (göbekli) ve yaprakları daha yağlı (lezzetli) olurdu. Suni gübrelerin piyasa hakim olmasıyla ne Boranxanelerimiz, ne yaban güvercinlerimiz, ne de Diyarbekir’in ünlü karpuzunun tadı kaldı. Ne yazık ki, Suriçi’nde yaşanan yıkımlarla da ne Kuşbazlarımız ne de evcil Güvercin kültürümüz kaldı.
Editör: TE Bilisim